7
galatasayımız için çok önemi olan bu tarihi maçla ilgili kendi anımı ve şimdi teknik direktör olan mesut bakkal'ın anısını paylaşmak istedim.
yıl 1987 idi ve şampiyonluksuz geçen yılların 14.'sü idi.
ben o zaman 17 yaşındaydım. zaten hiç şampiyonluk yaşamamıştım. ama büyürken anlatılan galatasaray ruhunu o zaman bile kapmıştım yani içimde hep “galatasaray kazanır” duygusu oluşmuştu.
1 yıl öncesi yani şampiyon olamayışımızın 13. yılında ligi namağlup olarak averajla ikinci olarak bitirmek de çok acı koymuştu.
buna rağmen 1986-1987 yılının son 3 haftasına girildiğinde beşiktaş'ın 3 puan gerisinde olmamıza rağmen - ki o zamanlar galibiyet 2 puan idi- ilginçtir, içimde şampiyon olacağımız duygusu vardı. yani son üç haftada şampiyon olabilmemiz için beşiktaş'ın bir yenilgi ve bir de beraberlik alması gerekiyordu.
o zamanlar zor kaybeden beşiktaş sondan üçüncü hafta malatyaspor'a 1-0 yenilmişti ama kalan iki haftada çok az kişi beşiktaş'ın puan kaybedeceğine inanıyordu.
derken sondan ikinci hafta geldi çattı. evinde oynayacağı maçta beşiktaş'ın rakibi denizlispor'du. o gün bizim maçı radyodan dinlerken, beşiktaş'ın maçını sesi kısık olarak televizyondan takip ediyordum. maçların son 5 dakikasına girilmişti biz 3-1 öndeydik ama beşiktaş da 1-0 öndeydi.
ve beşiktaş-denizlispor maçının 85. dakikasında denizlispor bir frikik kazandı. o anda ben acaba mı lan diye düşünürken ah nerede o talih diye de düşünüyordum.
denizlisporlu oyuncu(mesut bakkal) frikikte hafif dokunarak topu küçük erol'un(erol tolga) önüne yuvarlamıştı. küçük erol sol ayağıyla füze gibi bir şut çıkarmıştı top bir anda beşiktaş kalesine doksandan takılınca ben tabii kendimi kaybetmiştim. ve o maç 1-1 bitince son haftaya 1 puan önde girmiştik.
son maçı da kazanınca 14 senelik bu çile bitti artık bu sene şarkısı tüm taraftarımızın diline pelesenk olmuştu.
işte böyle, denizlispor’un ve bu delikanlı takımın galatasaray için böyle bir değeri vardır.
bu maçta oynayan mesut bakkalın anısı da şöyle:
--- alıntı ---
1986-1987 sezonunda beşiktaş ve galatasaray'ın şampiyonluk mücadelesinde çekiştiğini ve son maçtan bir önceki maçta beşiktaş'la deplasmanda karşılaştıklarını belirten mesut bakkal, "ligin sondan bir önceki maçıydı. beşiktaş ile galatasaray şampiyonluk mücadelesinde çekişiyordu. ali sami yen stadı'nda beşiktaş'la oynayacaktık. bizi yenseler şampiyon olacaklardı. iyi mücadele ettiğimiz bir maçtı ancak 1-0 mağlup durumdaydık. maçın 86. dakikasında frikik kazanmıştık. topun başında ben, mahmut ve erol vardı. erol'un da maçtan 3 gün önce perşembe günü çocuğu dünyaya gelmişti. erol bize 'çocuğumun hatırı için ben vurabilir miyim?' diye sordu. biz de kabul ettik. beşiktaş barajında ulvi, samet hoca falan vardı. barajdakilerin 'son dakika golü olursa çıkaramayız' konuşmalarını duyuyordum. o zamanlar beşiktaş'ın çok iyi bir kadrosu vardı. fikret, feyyaz, ulvi, samet, kadir gibi oyuncuları vardı. kaleci de jurkoviç'ti. ben topun üstüne bastım çekildim ve erol topa vurdu. çok güzel bir gol oldu. seyirci birden sustu. büyük sevinç yaşadık ama sahadan da zor çıktık.
--- alıntı ---
yıl 1987 idi ve şampiyonluksuz geçen yılların 14.'sü idi.
ben o zaman 17 yaşındaydım. zaten hiç şampiyonluk yaşamamıştım. ama büyürken anlatılan galatasaray ruhunu o zaman bile kapmıştım yani içimde hep “galatasaray kazanır” duygusu oluşmuştu.
1 yıl öncesi yani şampiyon olamayışımızın 13. yılında ligi namağlup olarak averajla ikinci olarak bitirmek de çok acı koymuştu.
buna rağmen 1986-1987 yılının son 3 haftasına girildiğinde beşiktaş'ın 3 puan gerisinde olmamıza rağmen - ki o zamanlar galibiyet 2 puan idi- ilginçtir, içimde şampiyon olacağımız duygusu vardı. yani son üç haftada şampiyon olabilmemiz için beşiktaş'ın bir yenilgi ve bir de beraberlik alması gerekiyordu.
o zamanlar zor kaybeden beşiktaş sondan üçüncü hafta malatyaspor'a 1-0 yenilmişti ama kalan iki haftada çok az kişi beşiktaş'ın puan kaybedeceğine inanıyordu.
derken sondan ikinci hafta geldi çattı. evinde oynayacağı maçta beşiktaş'ın rakibi denizlispor'du. o gün bizim maçı radyodan dinlerken, beşiktaş'ın maçını sesi kısık olarak televizyondan takip ediyordum. maçların son 5 dakikasına girilmişti biz 3-1 öndeydik ama beşiktaş da 1-0 öndeydi.
ve beşiktaş-denizlispor maçının 85. dakikasında denizlispor bir frikik kazandı. o anda ben acaba mı lan diye düşünürken ah nerede o talih diye de düşünüyordum.
denizlisporlu oyuncu(mesut bakkal) frikikte hafif dokunarak topu küçük erol'un(erol tolga) önüne yuvarlamıştı. küçük erol sol ayağıyla füze gibi bir şut çıkarmıştı top bir anda beşiktaş kalesine doksandan takılınca ben tabii kendimi kaybetmiştim. ve o maç 1-1 bitince son haftaya 1 puan önde girmiştik.
son maçı da kazanınca 14 senelik bu çile bitti artık bu sene şarkısı tüm taraftarımızın diline pelesenk olmuştu.
işte böyle, denizlispor’un ve bu delikanlı takımın galatasaray için böyle bir değeri vardır.
bu maçta oynayan mesut bakkalın anısı da şöyle:
--- alıntı ---
1986-1987 sezonunda beşiktaş ve galatasaray'ın şampiyonluk mücadelesinde çekiştiğini ve son maçtan bir önceki maçta beşiktaş'la deplasmanda karşılaştıklarını belirten mesut bakkal, "ligin sondan bir önceki maçıydı. beşiktaş ile galatasaray şampiyonluk mücadelesinde çekişiyordu. ali sami yen stadı'nda beşiktaş'la oynayacaktık. bizi yenseler şampiyon olacaklardı. iyi mücadele ettiğimiz bir maçtı ancak 1-0 mağlup durumdaydık. maçın 86. dakikasında frikik kazanmıştık. topun başında ben, mahmut ve erol vardı. erol'un da maçtan 3 gün önce perşembe günü çocuğu dünyaya gelmişti. erol bize 'çocuğumun hatırı için ben vurabilir miyim?' diye sordu. biz de kabul ettik. beşiktaş barajında ulvi, samet hoca falan vardı. barajdakilerin 'son dakika golü olursa çıkaramayız' konuşmalarını duyuyordum. o zamanlar beşiktaş'ın çok iyi bir kadrosu vardı. fikret, feyyaz, ulvi, samet, kadir gibi oyuncuları vardı. kaleci de jurkoviç'ti. ben topun üstüne bastım çekildim ve erol topa vurdu. çok güzel bir gol oldu. seyirci birden sustu. büyük sevinç yaşadık ama sahadan da zor çıktık.
--- alıntı ---