49
bu maçı evimizin karşısında, bütün sezon fenerli denyoların doldurup gool sesleriyle inlettiği kahvehanede izleyememiştim. o saatlerde fener-erciyes maçı vardı çünkü, biliyordum yine kafa sikeceklerini. babam da biliyordu ki maçı izlemeyip bizi dışarı çıkardı. necati'nin kaçırdığı penaltıyı arabanın radyosundan dinledik ama fazla önemsemedik, nasıl olsa yeneriz diyorduk. bu rahatlığın arkasında sığır trabzon'un 1 hafta önce fener'e her zamanki gibi kendi sahasında yenilmesi yatıyordu. şampiyonluğu verdiğimizi düşünüyorduk. her neyse. arabadan çıktık 5-10 dakika dolaştık, o arada 2. yarı başladı, biz de eve doğru yola çıktık. skordan falan haberimiz yok. derken açtık radyoyu, hasan kabze attı golü, spiker 1-1 oldu dedi. rasim ozan gibi bir hoaydaaa çektik golü ne ara yedik amk der gibisinden. dakikalar geçti gol gelmedi. eve geldiğimizde son 2 dakika oynanıyordu. koştum televizyonu açtım. trt'de erdoğan arıkan reis anlatıyor maçı. hiçbir şey hissetmiyordum, ne üzüntü ne de heyecan vardı. takıma da kızmıyordum, son haftaya kadar ellerinden geleni yapmışlardı ama olmamıştı. şampiyonluğu deli gibi istediğim, bütün sezon rüyalarımda gördüğüm halde gidişini kolayca kabullenmiştim. sonra bir anda erdoğan arıkan çok sakin bir sesle "hakan şükür indirdi hasan kabze ve top ağlarda gol" dedi. 1 saniye falan algılayamadım. bütün sezon kafamızı siken kahveden boru gibi bir gooooool sesi geldi o sırada. olduğum yerde, hiç koşmadan drogba gibi dizlerimin üstünde halıda 1 metre falan kaydım. hiç bağırmadım. ama bu müthiş bir duygu boşalmasıydı benim için. 1 hafta mal gibi dolandım "bu gol olduysa bir şeyler olmalı o gol boşuna olmadı" diye. harbiden de olmadı. sırf bu maç sayesinde hasan kabze'yi abim gibi seviyorum. vallahi bak dese ki "o kadar sevindin pezevenk ver bakayım mal varlığının yarısını", emrin olur abi der veririm.
edit: o hafta boyu dizlerim parçalanmış vaziyette gezdim aynı zamanda.
edit: o hafta boyu dizlerim parçalanmış vaziyette gezdim aynı zamanda.