11003
barcelona'da sağ/sol iç pozisyonuna devşirilmeye çalışılan futbolcu. barcelona oyununu oynamayı çözse de bu evrimi tamamlamak bu sezon sonuna kadar mümkün olmayacak gibi gözüküyor.
iyi bir çizgi oyuncusunu sağ/sol iç pozisyonuna devşirmek bence doğru değil. ama elbette barcelona'ya transfer oluyorsan "kaleye geç" deseler bile geçersin. bu yüzden barcelona'ya transferi elbette hatalı bir transfer değil. rakitic gibi ofansif oynayan oyuncu devşirilir, sağ bek oynayan bile orta sahaya devşirilir ama açık oyuncularını devşirmek sancılı olur. arda şimdiye kadar bunun altından iyi bile kalktı. kanattan orta sahaya geçen david beckham'ı bilirim. beckham benden torpilli olduğu için ona her şey yakışır efenim.
galatasaray'da ofansif orta sahada oynadığı birçok maç vardır ama atletico madrid'te ben pek hatırlamıyorum orta saha oynadığını. adam sol ya da sağ kanatta oynadığı zamanlarda kanattan oyun kurabiliyor, adam geçip orta yapabiliyor, içe kat edip şut ya da ver-kaç deneyebiliyor, çizgiye inip orta açabiliyor, hatta arda çizgiye inip çizgiden kaleye bile gidebiliyor. dar alanda arda kadar iş yapabilen, dar alandan onun kadar iyi sıyrılabilen pek fazla futbolcu aklıma gelmiyor. e şimdi bu adamdan orta sahada iniesta ve rakitic gibi oynaması bekleniyor. dar alan ve pas becerilerinden ötürü bir şekilde idare edebiliyor ama arda'nın o saydığım asıl özellikleri, arda'yı arda yapan özellikleri sağ/sol açıkta oynadığı zaman ön plana çıkıyor.
kariyerindeki kritik nokta bence galatasaray'dan ayrılma sezonu idi. diyeceksiniz ki "adam barcelona'nın 14-15 kişilik kemik kadrosunda yer alıyor kardeşim, ne kritik noktası?". şöyle ki; bence arda, galatasaray'dan ya bir sezon erken ya bir sezon geç ayrılmalıydı.
eğer adnan polat, arda'ya enteresan anlamlar yüklemeyip bir sezon önce transferine onay verseydi galatasaray ile berbat geçirdiği bir 10-11 sezonunu yaşamamış olacaktı. hem fiziksel olarak hem psikolojik olarak yıpranmayacak ve atletico madrid gibi bir kulüpte 4 sezon değil 2 sezon geçirerek belki barcelona, belki başka bir dünya devine transfer olacaktı. böylece kariyer zirvesine 28 değil 25-26 yaşında ulaşmış olacaktı.
eğer galatasaray'ın adeta yeniden doğduğu 11-12 sezonunda takımda olup 4-4-2'nin solunda oynasaydı, müthiş bir sezon geçirip 25 yaşında şampiyon takımın olgun ve en önemli futbolcusu unvanıyla transfer olacaktı. bu seviye artışından sonra doğal olarak da en az 20 milyon euro'ya transfer olacaktı. hem de bir şekilde galatasaray'da bir misyon tamamlamış gibi olacaktı. bu sefer de yine atletico madrid gibi bir kulüpte 4 sezon kalmayacak, 2-3 sezon sonra yine barcelona'ya transfer olabilecekti. galatasaray 11-12 sezonunu arda'sız da eze eze şampiyon tamamladı. ancak daha iyi bir bonservis bedelinden oldu diyebiliriz. yine de ne olacağını bilemeyiz tabi. bu benim tahminim, artık üzerinden kaç yıl geçmiş, "olsaydı yapsaydı" kelimeleri bir şey ifade etmiyor.
milli takım adına ise arda merkezli bir eleştiri getirmek isterim. topu ayağına alanın gözü her zaman arda'yı arıyor. her top mu arda'ya atılır arkadaş? abartmıyorum bizim yasin the cristiano öztekin ile aynı anda sahada olsalar, yasin "bile" her aldığı topu arda'ya verir. mahallede iyi top oynayan, özellikle kendisine pas atılmadığı zaman da iyi yumruk atan küfürbaz ağabey muamelesi yapılmıyor mu bu adama sizce de? sanki takımdaki 9 kişinin yegane amacı arda'ya pas vermek. soldan atak yapıyoruz, arda topa 30-40 metre uzaklıkta ama arda gelsin de ona pas atalım diye bekliyor bütün takım. af edersiniz sıçmaya giderken bile arda'ya soracaklar yahu. "arda, şu klozeti bir konuşturayım diyorum, ne diyorsun?". evet, arda en iyi oyuncumuz. evet, arda merkezli bir oyun kurmak mantıklı ama oyunun herhangi bir diliminde arda'dan bağımsız olarak da oynayabilmemiz lazım.
zaten barcelona'ya transfer olduğundan beri adama türkiye ile avrupa arasındaki boğaziçi köprüsü muamelesi yapılıyor. adam kendini nato'nun türkiye temsilcisi sanmakta haklı. tamam bugüne kadar ki en kariyerli yerli futbolcumuz olmuş olabilir de yani sanki biraz abartmıyor muyuz? şu opet reklamında da misal aynı hava var. sanki adam barcelona mafyasını çökertmek için gizli görevde. bir memleket özlemi temasıdır, verdikçe veriştiriyorlar. adam barcelona'da futbol oynuyor, bir nevi top tepici yani. nedir bu gururumuz, temsilcimiz, efendimiz, kıymetlimiz lafları? ermenistan mkhitarian'a, avusturya alaba'ya, galler bale'ye aynısını yapıyor mu acaba? insanlara değer verirken bile ayarımız yok. hiçbir işi seviyesinde ve adam akıllı yapamıyoruz. gerçekten çok ilginç. adam programa çıkıyor mütevazilik yapmaya çalışıyor, "arda, kendine haksızlık etme, sen en iyisin, gururumuzsun, adamsın, arda'mızsın". ondan sonra da şunları duyuyoruz; "ya arda'nın da götü çok kalktı be abicim, bak bak hareketlere bak. şu giydiği pantolana bak. iki topa vuruyorsunuz diye adam oldunuz başımıza". eleştirinin de övgünün de ne zaman tam ayarında yapıldığını göreceğiz, merakla bekliyorum. daha da çok beklerim gibime geliyor.
saygılar.
iyi bir çizgi oyuncusunu sağ/sol iç pozisyonuna devşirmek bence doğru değil. ama elbette barcelona'ya transfer oluyorsan "kaleye geç" deseler bile geçersin. bu yüzden barcelona'ya transferi elbette hatalı bir transfer değil. rakitic gibi ofansif oynayan oyuncu devşirilir, sağ bek oynayan bile orta sahaya devşirilir ama açık oyuncularını devşirmek sancılı olur. arda şimdiye kadar bunun altından iyi bile kalktı. kanattan orta sahaya geçen david beckham'ı bilirim. beckham benden torpilli olduğu için ona her şey yakışır efenim.
galatasaray'da ofansif orta sahada oynadığı birçok maç vardır ama atletico madrid'te ben pek hatırlamıyorum orta saha oynadığını. adam sol ya da sağ kanatta oynadığı zamanlarda kanattan oyun kurabiliyor, adam geçip orta yapabiliyor, içe kat edip şut ya da ver-kaç deneyebiliyor, çizgiye inip orta açabiliyor, hatta arda çizgiye inip çizgiden kaleye bile gidebiliyor. dar alanda arda kadar iş yapabilen, dar alandan onun kadar iyi sıyrılabilen pek fazla futbolcu aklıma gelmiyor. e şimdi bu adamdan orta sahada iniesta ve rakitic gibi oynaması bekleniyor. dar alan ve pas becerilerinden ötürü bir şekilde idare edebiliyor ama arda'nın o saydığım asıl özellikleri, arda'yı arda yapan özellikleri sağ/sol açıkta oynadığı zaman ön plana çıkıyor.
kariyerindeki kritik nokta bence galatasaray'dan ayrılma sezonu idi. diyeceksiniz ki "adam barcelona'nın 14-15 kişilik kemik kadrosunda yer alıyor kardeşim, ne kritik noktası?". şöyle ki; bence arda, galatasaray'dan ya bir sezon erken ya bir sezon geç ayrılmalıydı.
eğer adnan polat, arda'ya enteresan anlamlar yüklemeyip bir sezon önce transferine onay verseydi galatasaray ile berbat geçirdiği bir 10-11 sezonunu yaşamamış olacaktı. hem fiziksel olarak hem psikolojik olarak yıpranmayacak ve atletico madrid gibi bir kulüpte 4 sezon değil 2 sezon geçirerek belki barcelona, belki başka bir dünya devine transfer olacaktı. böylece kariyer zirvesine 28 değil 25-26 yaşında ulaşmış olacaktı.
eğer galatasaray'ın adeta yeniden doğduğu 11-12 sezonunda takımda olup 4-4-2'nin solunda oynasaydı, müthiş bir sezon geçirip 25 yaşında şampiyon takımın olgun ve en önemli futbolcusu unvanıyla transfer olacaktı. bu seviye artışından sonra doğal olarak da en az 20 milyon euro'ya transfer olacaktı. hem de bir şekilde galatasaray'da bir misyon tamamlamış gibi olacaktı. bu sefer de yine atletico madrid gibi bir kulüpte 4 sezon kalmayacak, 2-3 sezon sonra yine barcelona'ya transfer olabilecekti. galatasaray 11-12 sezonunu arda'sız da eze eze şampiyon tamamladı. ancak daha iyi bir bonservis bedelinden oldu diyebiliriz. yine de ne olacağını bilemeyiz tabi. bu benim tahminim, artık üzerinden kaç yıl geçmiş, "olsaydı yapsaydı" kelimeleri bir şey ifade etmiyor.
milli takım adına ise arda merkezli bir eleştiri getirmek isterim. topu ayağına alanın gözü her zaman arda'yı arıyor. her top mu arda'ya atılır arkadaş? abartmıyorum bizim yasin the cristiano öztekin ile aynı anda sahada olsalar, yasin "bile" her aldığı topu arda'ya verir. mahallede iyi top oynayan, özellikle kendisine pas atılmadığı zaman da iyi yumruk atan küfürbaz ağabey muamelesi yapılmıyor mu bu adama sizce de? sanki takımdaki 9 kişinin yegane amacı arda'ya pas vermek. soldan atak yapıyoruz, arda topa 30-40 metre uzaklıkta ama arda gelsin de ona pas atalım diye bekliyor bütün takım. af edersiniz sıçmaya giderken bile arda'ya soracaklar yahu. "arda, şu klozeti bir konuşturayım diyorum, ne diyorsun?". evet, arda en iyi oyuncumuz. evet, arda merkezli bir oyun kurmak mantıklı ama oyunun herhangi bir diliminde arda'dan bağımsız olarak da oynayabilmemiz lazım.
zaten barcelona'ya transfer olduğundan beri adama türkiye ile avrupa arasındaki boğaziçi köprüsü muamelesi yapılıyor. adam kendini nato'nun türkiye temsilcisi sanmakta haklı. tamam bugüne kadar ki en kariyerli yerli futbolcumuz olmuş olabilir de yani sanki biraz abartmıyor muyuz? şu opet reklamında da misal aynı hava var. sanki adam barcelona mafyasını çökertmek için gizli görevde. bir memleket özlemi temasıdır, verdikçe veriştiriyorlar. adam barcelona'da futbol oynuyor, bir nevi top tepici yani. nedir bu gururumuz, temsilcimiz, efendimiz, kıymetlimiz lafları? ermenistan mkhitarian'a, avusturya alaba'ya, galler bale'ye aynısını yapıyor mu acaba? insanlara değer verirken bile ayarımız yok. hiçbir işi seviyesinde ve adam akıllı yapamıyoruz. gerçekten çok ilginç. adam programa çıkıyor mütevazilik yapmaya çalışıyor, "arda, kendine haksızlık etme, sen en iyisin, gururumuzsun, adamsın, arda'mızsın". ondan sonra da şunları duyuyoruz; "ya arda'nın da götü çok kalktı be abicim, bak bak hareketlere bak. şu giydiği pantolana bak. iki topa vuruyorsunuz diye adam oldunuz başımıza". eleştirinin de övgünün de ne zaman tam ayarında yapıldığını göreceğiz, merakla bekliyorum. daha da çok beklerim gibime geliyor.
saygılar.