5
abi düşünüyorum şimdi. babam bu sabah doktora gitti. sol kolu bir süredir sızlıyormuş. babam emekli öğretmen, şimdilerde zihinsel engellilere öğretmenlik yapıyor ve pazartesileri tatil. bugünü fırsat bilip doktora gitti. babamla 2-3 yıldır diyalogumuz yok denecek kadar az. geçen hafta da tartıştık ve şu an konuşmuyoruz. sabah ayakkabılarını kapının önüne koyarken çıkan sesle irkildim, istemsizce baktım. eğilirken yavaş hareket ediyor. benim hayatımda gördüğüm en güçlü adam. çocukken başımıza bir şey gelecek diye korktuğumda, "saçmalama lan, babam var; ne gelir başımıza" derdim içimden. bu ırak abd gerilimi vardı hani 90ların başında, saddam'ın kimyasal silahları varmış da biz de tehlike altındaymışız. haberlerde bir görsel vardı, muhtemel saddam saldırısından etkilenebilecek bölgeleri taramışlardı. bizim yaşadığımız yer de taralı alandaydı. babama baktım korkarak, "korkma oğlum, bir şey olmaz" dedi. 1-2 saniye sürdü korkum. babam saddamdan da, kimyasal silahlardan da güçlüydü. büyükbabamın cenazesindeki halini hatırlıyorum şimdi, -ben 6 yaşındayım o vakit- dünyanın en güçlü adamının çaresizliğini. parmak uçlarını göz pınarlarına bastırmış, ağlamamak için tutuyordu kendisini. sanırım bu görüntünün zihnimde tekrar canlandığı anların birinde farkettim babamın ne demek olduğunu. daha bu sabah korktum ya babamı kaybedersem diye. üzerine konuşulacak çok şey vardır belki ama, yaşamadığım ve yaşamaktan korktuğum bir acıdan bahsederken haddimi aştığımı hissediyorum. mekanın cennet olsun kemal baba. senin hatırana sahip çıkmak benim boynumun borcudur. gurur duyacak bir evlat yetiştirmiş, göğsünü gere gere izlemiş bir baba için öldü denmez ama, mekanın cennet olsun. seni vakitsizce sevdiklerinden koparanların hepsi ama hepsi perişan olsun.