• 6
    galatasaray'ın 1 yıl avrupa'dan men cezası alması nedeniyle şimdiden başlayıp düzgün ve net bir şekilde oluşturulması gerekendir.

    mevcut galatasaray yönetimi, ne kadar kötü olursa olsun, kendilerinin de belirttiği üzere ellerine hem mali anlamda hem de başarı anlamında, yönetme işini düzeltmeleri için bir fırsat geçmiştir. uefa'nın verdiği cezanın alt metninde futbolcu maaşlarının ve kulüp profesyonellerine ödenen ücretlerin ayarlanması gerektiği belirtilmektedir. bu maaşlarda ayarlama yapmadan önce var olan mevcut borcu nasıl kapatacaklar? bunun düzgün bir şekilde taraftara anlatılması gerekiyor, yok florya'daki araziyi satarız riva'ya geçeriz, yok tek bilek tek yürek, ne bileyim dumankaya'dan 2+1 süper manzaralı daireler aldık ile bu işler olmaz anca günlük çözümler olurlar. mevcut olan yönetimi rahatlatır mı? evet ama ileride elimizde kurtarma planı için bir çözüm kalmayacağından beraberinde daha da büyük sorunların geleceğini gösterir. bunun dışında bir projelerinin olduğunu da sanmıyorum ama olsa bile bu zamana kadar attıkları yalanlar nedeniyle kimse inanmayacağı için kendilerine, kıssadan hisse, mayıs'ta kongreye gidip yerlerini yeni bir yönetime bırakmaları gerekiyor. yeni bir yönetim gelmeden kadro mühendisliğinin uygun bir şekilde oluşturulacağına şahsen inanmıyorum. galatasaray futbol takımından önce kulüp yönetiminde düzgün bir sistem oturtulmalı. olur da var olan yönetim mayıs'a kadar bir şekilde düzlüğe çıkarsa helal olsun zaten. diyecek bir tek kelime bile olmaz. ama koskoca kulübe aylardır reklam bulamayanlar için görünen köy de uzakta değildir.*

    peki kulüp yönetiminde düzgün bir sistem oturtma işi nasıl olacak ? tüzüktür, divan toplantılarıdır, borsadır, muhasebedir vs. bu kısımlar beni ve milyonları ilgilendirmez. neden? biz bu kulübün taraftarıyız, madem tüzük nedeniyle yönetimde yer alamıyoruz ve sözümüz dinlenmiyor sadece arada sırada da olsa sosyal medya anlamında lafımız dinleniyor, bu işleri düzgün bir şekilde halletmelerini bekliyoruz. biz sahaya, parkeye bakarız. onun için her sezon, kadını ile erkeği ile hemen hemen her branşta başarı bekleriz, voleybol, basketbol ve diğer branşlar da dahil olmak üzere.

    galatasaray futbol takımı da en az 5 sene olmak üzere, ilk 2 içerisinden hiç çıkmayacak şekilde bir yapılanmaya gitmeli. her defasında klasik bir şekilde türk spor basını veya kamuoyu kendisine rol model olarak abartıya giderek, fc barcelona, fc porto, borussia dortmund gibi kulüpleri ya da hollanda ekolü, alman ekolü gibi sistemleri örnek almaya çalışıyor. bir allahın kulu da gidip bir tık altına bakmayı aklından geçirmiyor. ne bileyim, valencia cf'yi, borussia mönchengladbach'ı ya da belçika ligini dikkatli bir şekilde incelemiyor. dediğim kulüplerden de biri yanlış bilmiyorsam bu sezon şampiyonlar liginden elendi diğeri de avrupa kupasında yoluna devam ediyor, belki de 5-10 sene içerisinde tepe taklak olup gidecekler ama adamların bir sistemleri var, iki ekibin de ne kadar bocaladığını geçtiğimiz senelerde şahit olduk ama şu anda üretim çiftliği gibiler birilerini satsalar ya alttan çıkarıyorlar ya da sattıkları fiyatın altında bir fiyata bir oyuncu transfer ediyorlar ya da anlaşma şartları uymadıysa hiç olmazsa kiralamaya çalışıyorlar. hiç kimsenin umrunda olmayan belçika ligi ister kiralamalar olsun ister kendi çıkardıkları olsun bugün brugge, genk, anderlecht rotasyonuyla avrupadan elenmiyor mutlaka en az bir takımıyla mart, nisan aylarına kadar organizasyonlarda tutunuyor.

    peki bu durum nasıl oluşuyor? 1-eğitim 2-güven 3-sabır. daha da bu maddeler arttırılabilir fakat en basitinden bu 3'üyle, 17-18 yaş arası futbolculara ara ara şans veriyor, 18-20 yaş arası futbolcular, ilk 11'in değişmezi haline getiriyorlar. enes ünal, (bkz: manchester city)'e transfer edildikten sonra oğulcan çağlayan ile kameralar karşısına geçip bu maddeler hakkında bir şeyler söyledi. tüm futbol kamuoyu; "çocuklar haklı alkış" deyip hayatlarına devam ettiler, bir kişi de çıkıp bu konularda bir şey yapmadı. yanlışım yoksa valencia cf en son avrupa maçını 6-0 kazanmıştı takımda hatırlayabildiğim kadarıyla 30 yaşında diego alves ve 33 yaşında alvaro negredo vardı. gerisi bir iki tane 26 yaşındaki futbolcu ve 20-23 arası değişen oyunculardan kurulu bir kadroydu. tamam maç içi dinamikleri nedeniyle, rakip dolayısıyla böyle bir skor almış olabilirler fakat adamlar takım olarak şunu gösteriyor. gençler geliyor ya bizim kulüpte başarılı olurlar ya da satarız diğer kulüplerin bünyesinde başarıya koşarlar. peki bizim kulübümüzde böyle bir isim var mı parlatabileceğimiz, biraz sinan gümüş diyebiliriz, o da öyle yokluk içerisinde çıkan bir isim, tepeye oynayan bir avrupa takımına transferi hayal gibi duruyor. kendisinin dışında da performans anlamında mevcut dönemde kimse görünmüyor. yaşı ilerlemiş mevcut yerli futbolcularımızda da bir alvaro negredo'nun yarısı olmadığı için halimiz ortada.

    peki hem gençlerimizin parlaması hem de kulübümüzün başarısı için gereken ne? öncelikle bu takımın sistemi ne olacak? bunun açık bir şekilde ortaya konulması lazım ve bunu teknik adam değil yönetim belirlemeli. ne oynayacak bu takım? savunma mentalitesinde mi olacak? hücum futbolu mu oynayacak? sözün öznesi galatasaray olduğu için cevap bas bas bir şekilde "hücum futbolu" olarak görünüyor. ama hücum futbolu denince de klasik "ya allah bismillah" şeklinde bir saldırma değil, düzgün bir şekilde atak organizasyonlarının sağlanacağı bir takım oluşturmak gerekiyor. yoksa geçtiğimiz senelerde o mantıkla gidip real madrid'den kendi evimizde fark yediğimizde olmuştu hatırlarsanız. bu durumun düzgün bir şekilde sağlanması için de gençlerin dilinden anlayacak, mutlaka bir sistemi olan, disiplinli ve kazanmaya aç bir teknik adam gerekiyor. ve tabi ki en önemlisi yönetimin desteğini her türlü alacak bir isim. en basitinden öyle "mustafa hoca sen gel biz transfer yaparız ya" deyip sonradan "aaa paramız yokmuş bizim, uefa abi kızdı" deyip saçmalamamaları ve türk spor basınından mutlaka korumaları gereken bir yönetim desteği alabilmesi gerekir teknik adamın. gelecek teknik adamın da sir alex ferguson veya arsene wenger kadar kulübümüzde çalışması diye bir kaide yok ama en azından 3 senelik bir plan doğrultusunda teknik adamla çalışılmalı. teknik adamın sisteminin, 7 yaş ve altı oyun kategorisinde bulunanlar hariç, tüm genç takımlara da uygulanabilmeli ve sistemin devamı mutlak suretle sağlanmalı. bu konuda da fazla yukarıya oynayan kulüplere bakmadan bir tık altı takıma bakıp fsv mainz 05 örneği ele alınabilir. kulüp, jürgen klopp ile 7 sene çalıştı, bundesliga'ya yükseldi sonra yine klopp ile düştü ama klopp yine de devam etti, yürütemeyeceğini de anlayınca istifa etti, yerine gelen jorn andersen, kulübü tekrar bundesliga'ya yükseltmeyi başardı ama oynanan oyundan memnun kalınmadığı için yerine thomas tuchel getirildi, tuchel ile 5 sezon içerisinde yine hem de bir kaç defa başarı sağlandı. tuchel'in ayrılmasının ardından da kasper hjulmand ile bir sezonluk ara geçiş dönemi sağlandı yeniden, şimdi de takımı martin schmidt yönetiyor ve ekip bundesligada 24 maç sonunda 5.sırada avrupa kupası potasında. avrupa'ya giderler gitmezler demek istediğim hocalar değişse de bir sistem ve sürekliliği sağlıyorlar. bu dönemlerde alt takımlardan da oyuncu çıkarıyorlar gerekirse dışarıdan futbolcu alıp sistemlerini öğretip, takımlarına katkı sağlanmasını da sağlıyorlar. bizim de bunu yapmamız gerekiyor.

    şahsım adına yapılanma sırasında mevcut kadrodan tutulması gereken türk pasaportları olduğu için* yerli statüsünde sayılan isimler; sinan gümüş ve koray günter'dir. ilk 11'de düzgün yabancı statüsünden de fernando muslera, wesley sneijder ve lukas podolski takım bünyesinde demirbaş olarak bulunmalıdır. yaşları ilerlese de yedek veya ilk 11 oyuncusu olarak, kadroya bir sakatlıkları olmadan ilk yazılması gereken isimlerdir. takımın omurgasının sağlam tutacak mevcut isimler zaten bu futbolcular. ama bel, kol ve baş bölgelerinde sıkıntı olunca sağlam bir vücut oluşmuyor. eğer gelecek adına bir kadro yapılanması söz konusuysa mevcut sezonda bir iyi bir kötü performans gösteren aurelien chedjou, selçuk inan gibi futbolcularla yaşı ilerlemiş isimlerle artık ayrılma kararı verilmelidir ya önümüzdeki sezon içerisinde ya da takip eden sezonda mutlaka yollar ayrılmalıdır bu tip isimlerle. taraftarın çöp olarak isim taktığı adamların zaten bu sezon biter bitmez gönderilmesi gerekir. jason denayer kalitesinde "bu adam olacak" denilen gençlerin de en az iki sene kiralanması ve sonrasında performansından memnun kalınırsa bonservisiyle satın alınması yolu izlenirse yani bu şekilde sözleşmeler imzalanırsa hem mali anlamda çok büyük bir sıkıntı yaşanmaz hem de futbolcunun ülkeye ve ülke futboluna alışma süreci geyiğine girilmesi engellenir. bakın tekrar ediyorum en az jason denayer kalitesinde olmalı bu isimler öyle armindo tue na bangna bruma ya da jose rodriguez martinez gibi "ha oldu ha olacak" değil "bu adam olacak" denilen gençler gerekiyor. oluru olmazı, sadece futbol içi etkenler değil futbolcu sağlığı, psikolojisi gibi diğer konulardan da geçmektedir. bunu da unutmamak lazım.

    not: çok uzun bir yazı oldu, kusura bakma sözlük ama olur da okuyabilen ve yazıyı tamamlayan olduysa değerli zamanlarını aldığım için kusura bakmasınlar. yazı hakkında farklı fikirleri bulunan, yazıda var olan bir eksikliğe gözü çarpan veya genel anlamda eleştirileri bulunan renktaşlar varsa da herkese bir mesaj kadar uzağım.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın