bilal kısa

hani mancini döneminde yüklenip de baskı kuramadığımız ya da golü atamadığımız, veya o son nokta pası atamadığımız maçlar vardı ya; mesela konyaspor, karabükspor, çaykur rizespor, içerideki kayserispor maçları falan. işte o kilidi açamadığımız maçlarda yorulan ve oyundan düşen selçuk yerine, ceyhun yerine, yekta yerine, uğursuz hajropiç yerine, belki felipe melo yerine ve hatta sneijder'in de yerine oyuna girecek, gerek duran top, gerekse de hareketli oyunda tecrübesi ve top tekniği ile umut, burak ve drogba'yı golle buluşturacak maçların adamıydı. hatta mancini'nin ilk lig maçı olan akhisar maçında da çok beğendiğini biliyoruz. işte öyle top oynayan bir takımda ve hücumda ne yaptığını bilen oyuncuları beslesin diye sonradan oyuna dahil olabilecek bir adamdı. hoş, bilal hala daha öyle ama malesef şu an öyle bir takım, o şekilde oynatan bir teknik adam ve beklentileri olan bir kulüp yok malesef.

biz ne yaptık, şunun bunun yerine transfer ettik, 90 falan dk falan oynatacağız da demiyorum. keşke sadece bu şekilde faydalanabilseydik. yani en azından onu yapabilseydik, en azından yine ne yaptığını, saçma bile olsa bilen bir takımda olsaydı da olurdu. zira bunları bile yapamıyoruz. plansızlığı bile beceremiyoruz anasını satayım. plansızlığı bile beceremeyen bir takım olur mu amk, oluyor işte.

hiç umut yok içimde, ama inşallah seneye en azından kadro planlaması ve beklentileri olan bir takımda ve hocanın altında yer alır. hiçbir zaman uçup kaçan, winner özelliği olan bir oyuncu elbette olmadı. ama her zaman aşağı yukarı neler vereceği, takıma neler katacağı belli ve kesin bir oyuncu oldu bilal.

şu anki takımda kimin ne yaptığı, ne vereceği belli ki, bilal'in de belli olsun?