127
jimnastik kulübü olarak kurulmuş; ancak jimnastikle uzaktan yakından alakası olmayan, ligi domine eden kulüplerin arasına "üç büyükler" yaftası altında dahil edilmeye çalışılan kulübün; yaptıkları, medya şişirmesi ve toplumun bunlara kanmasıyla göklere çıkarılan, anarşist olduklarına inanan destekleyicileridir, beşiktaş taraftarı. tekel bayii ve kimyasal madde satıcıları için ekmek kapısı, medya için ekstra haber kaynağıdırlar. 15 eylül 2009 beşiktaş manchester united maçında da, çakma destekleyici olduklarını bir kez daha gördük. takımı ateşleyecek, rakibi baskı altına alacak bir destek göremedim tribünlerde. binlerce kişi eğlenmek için oraya gelmiş, ara sıra hep bir ağızdan bağırmış, sonra da stadı terketmiş gibi bir izlenim vardı. zaman zaman ıslık rekoru kırmaya kalktılar, haklarını yemeyelim.
bahsedilen maç öncesi dönen geyikleri az çok biliyoruz. yeni bir rekor gelir mi, hakan psikolojik destek almalı, rooney hat-trick yapar... zaman zaman abartılsa da, beşiktaşın kaybedeceğine nerdeyse emindik hepimiz. tek beklediğimiz kaç gol yiyecekleriydi. neyse efendim maç başladı, beklenenden çok daha kötü bir manu ve onlara direnen bir beşiktaş vardı sahada. oynanan oyun, beşiktaş adına beklentilerimin üzerindeydi. hakan'ın kurtarışları, manu'nun beceriksizliği, beşiktaş ataklarının zaman zaman heyecanlandırması derken maç ilerliyordu. maç ilerliyordu; ancak tribünlerde saçma sapan tezahüratlar can sıkıcıydı. beşiktaş taraftarının sesini, sadece karşılıklı siyah-beyaz çekerken duydum diyebilirim. hoş, bu siyah-beyaz tezahüratı da çok uzun sürmüyordu. hele bir "kartal gol gol gol" tezahüratı var ki, aman yarabbi evlere şenlik. adamların ne dedikleri belli değil.
manu'nun etkisiz görünen; ama tehlike yaratan atakları karşısında zorlanan futbol takımı, taraftarın sıfır desteğiyle kendi evinde üvey evlat muamelesi görüyordu. çok övülen, göklere çıkarılan, ultra duyarlı beşiktaş taraftarı; bu maçta da süper şeyler başarıyor, ara sıra ıslık çalıyordu. işte takıma destek, işte rakibe sahayı dar etmek tam olarak budur. beşiktaş taraftarının dün akşamki hali, malum "a" harfi yüzünden stada sokulmayan pankartlarından da kaynaklanabilir. her şeye karşı olan çarşı, tribüne bakıp iki pankart göremeyince yıkıldı tabi. can evinden vuruldu. ne takımı desteklemek kaldı ne de desibel rekoru kıralım diye boğazını yırtmak. o pankartlar gitti; çarşı, takımı desteklemeye de karşı oldu. çarşı şampiyonlar ligine de karşı!
yahu canım kardeşim; sen ki bu ülkenin üç büyük kulübünden birinin taraftarısın. sen ki desibel rekorları kırmış, orkinosları korumuş, yeri geldiğinde ozon tabakası olmuş, seksenlerin müzik ilahı m. jackson ölünce pankart açmış hatta onu en büyük beşiktaşlı ilan etmiş taraftar topluluğusun. takımın çıkmış, manu gibi bir dünya deviyle elinden geldiğince mücadele ediyor. herkesin gol rekoru beklediği karşılaşmada, golsüz beraberlikle maç devam ediyor. belki de kimsenin beklemediği bir şekilde berabere bitecek bu maç. adam gibi destek versene takımına. takıma süper destek veriyoruz ayağına bir desibel rekoru daha kırsana. takımı ateşleyip, rakip futbolcuları sağır etsene tezahüratlarınla. yok mümkün değil. olmuyor abi işte, zorlamayalım değil mi? belli ki beşiktaş taraftarı da gol rekoru olur diye gelmiş maça. güzel goller izlemek için biletini almış, formasını giymiş kopmuş gelmiş.
mıymıntı tezahüratlar eşliğinde, beşiktaş kalesinde bir gol görüyor. manu gol atamamanın stresinden kurtulurken, tribünlerden o tezahürat yükseliyor; yenilsen de yensen de... işte büyük taraftar! takımına güveni olmayan, ilk golde yenilgiyi kabullenen, futbolcuları da buna alıştırmaya çalışan müthiş beşiktaş taraftarı. takımın desteğe en çok ihtiyacı olan yerde "yenildiniz olum işte, zorlamayın" demenin legal yolunu bulmuş, tribünden haykırıyor. hep destek tam destek bu olsa gerek. ali sami yen'e edilen küfürlerle, metin oktay'a yapılan hakaretlerle ne denli kolpa olduklarını ilan etmişlerdi; bu maçla beraber teyit ettiler.
manu takımının şapka çıkarılacak birkaç oyuncusu, teknik direktörleri tarafından, takım elbiselerini giyip tribünde beklemeleri emriyle getirilmiş istanbul'a. bu saygı duyulası oyuncular, tüm efendilikleriyle oturuyorlar tribünde. derken beşiktaşlı taraftar, kaç megapiksel kamerası olduğunu kestiremediğim cep telefonuyla bu oyuncuların fotoğraflarını çekmek istiyor. oyunculardan biri nezaketen kameraya dönse de, diğeri umursamıyor bile. işte büyük beşiktaş taraftarı, böyle müthiş bir heyecanla destekliyor takımını. takım elbiseli futbolcuların fotoğrafını çekebilmek için, parasına kıyıp bileti alıyor, kulübüne maddi yönden büyük katkı yapıyor. büyüksün beşiktaş taraftarı. ince düşünceli haline hastayım.
derbide ali sami yen'e ve metin oktay'a yaptığın hakeretlerden sonra senden nefret ettim beşiktaş taraftarı. ülkenin en çakma, en saygısız ve en boş taraftar gurubusunuz benim için. kendinizi feshedin de medya bir çalkalansın, sonra yeniden kurun gurubunuzu. çarşı kendini feshetmeye de karşı olsun sonra. küfür dağarcığını geliştir beşiktaş taraftarı. dün akşam küfür duyamadım ben. aman formdan düşmeyin. hadi canım, hadi kolay gelsin.
bahsedilen maç öncesi dönen geyikleri az çok biliyoruz. yeni bir rekor gelir mi, hakan psikolojik destek almalı, rooney hat-trick yapar... zaman zaman abartılsa da, beşiktaşın kaybedeceğine nerdeyse emindik hepimiz. tek beklediğimiz kaç gol yiyecekleriydi. neyse efendim maç başladı, beklenenden çok daha kötü bir manu ve onlara direnen bir beşiktaş vardı sahada. oynanan oyun, beşiktaş adına beklentilerimin üzerindeydi. hakan'ın kurtarışları, manu'nun beceriksizliği, beşiktaş ataklarının zaman zaman heyecanlandırması derken maç ilerliyordu. maç ilerliyordu; ancak tribünlerde saçma sapan tezahüratlar can sıkıcıydı. beşiktaş taraftarının sesini, sadece karşılıklı siyah-beyaz çekerken duydum diyebilirim. hoş, bu siyah-beyaz tezahüratı da çok uzun sürmüyordu. hele bir "kartal gol gol gol" tezahüratı var ki, aman yarabbi evlere şenlik. adamların ne dedikleri belli değil.
manu'nun etkisiz görünen; ama tehlike yaratan atakları karşısında zorlanan futbol takımı, taraftarın sıfır desteğiyle kendi evinde üvey evlat muamelesi görüyordu. çok övülen, göklere çıkarılan, ultra duyarlı beşiktaş taraftarı; bu maçta da süper şeyler başarıyor, ara sıra ıslık çalıyordu. işte takıma destek, işte rakibe sahayı dar etmek tam olarak budur. beşiktaş taraftarının dün akşamki hali, malum "a" harfi yüzünden stada sokulmayan pankartlarından da kaynaklanabilir. her şeye karşı olan çarşı, tribüne bakıp iki pankart göremeyince yıkıldı tabi. can evinden vuruldu. ne takımı desteklemek kaldı ne de desibel rekoru kıralım diye boğazını yırtmak. o pankartlar gitti; çarşı, takımı desteklemeye de karşı oldu. çarşı şampiyonlar ligine de karşı!
yahu canım kardeşim; sen ki bu ülkenin üç büyük kulübünden birinin taraftarısın. sen ki desibel rekorları kırmış, orkinosları korumuş, yeri geldiğinde ozon tabakası olmuş, seksenlerin müzik ilahı m. jackson ölünce pankart açmış hatta onu en büyük beşiktaşlı ilan etmiş taraftar topluluğusun. takımın çıkmış, manu gibi bir dünya deviyle elinden geldiğince mücadele ediyor. herkesin gol rekoru beklediği karşılaşmada, golsüz beraberlikle maç devam ediyor. belki de kimsenin beklemediği bir şekilde berabere bitecek bu maç. adam gibi destek versene takımına. takıma süper destek veriyoruz ayağına bir desibel rekoru daha kırsana. takımı ateşleyip, rakip futbolcuları sağır etsene tezahüratlarınla. yok mümkün değil. olmuyor abi işte, zorlamayalım değil mi? belli ki beşiktaş taraftarı da gol rekoru olur diye gelmiş maça. güzel goller izlemek için biletini almış, formasını giymiş kopmuş gelmiş.
mıymıntı tezahüratlar eşliğinde, beşiktaş kalesinde bir gol görüyor. manu gol atamamanın stresinden kurtulurken, tribünlerden o tezahürat yükseliyor; yenilsen de yensen de... işte büyük taraftar! takımına güveni olmayan, ilk golde yenilgiyi kabullenen, futbolcuları da buna alıştırmaya çalışan müthiş beşiktaş taraftarı. takımın desteğe en çok ihtiyacı olan yerde "yenildiniz olum işte, zorlamayın" demenin legal yolunu bulmuş, tribünden haykırıyor. hep destek tam destek bu olsa gerek. ali sami yen'e edilen küfürlerle, metin oktay'a yapılan hakaretlerle ne denli kolpa olduklarını ilan etmişlerdi; bu maçla beraber teyit ettiler.
manu takımının şapka çıkarılacak birkaç oyuncusu, teknik direktörleri tarafından, takım elbiselerini giyip tribünde beklemeleri emriyle getirilmiş istanbul'a. bu saygı duyulası oyuncular, tüm efendilikleriyle oturuyorlar tribünde. derken beşiktaşlı taraftar, kaç megapiksel kamerası olduğunu kestiremediğim cep telefonuyla bu oyuncuların fotoğraflarını çekmek istiyor. oyunculardan biri nezaketen kameraya dönse de, diğeri umursamıyor bile. işte büyük beşiktaş taraftarı, böyle müthiş bir heyecanla destekliyor takımını. takım elbiseli futbolcuların fotoğrafını çekebilmek için, parasına kıyıp bileti alıyor, kulübüne maddi yönden büyük katkı yapıyor. büyüksün beşiktaş taraftarı. ince düşünceli haline hastayım.
derbide ali sami yen'e ve metin oktay'a yaptığın hakeretlerden sonra senden nefret ettim beşiktaş taraftarı. ülkenin en çakma, en saygısız ve en boş taraftar gurubusunuz benim için. kendinizi feshedin de medya bir çalkalansın, sonra yeniden kurun gurubunuzu. çarşı kendini feshetmeye de karşı olsun sonra. küfür dağarcığını geliştir beşiktaş taraftarı. dün akşam küfür duyamadım ben. aman formdan düşmeyin. hadi canım, hadi kolay gelsin.