112
alınmamasıyla galatasaray'ın 2.5 senesi yenmiştir. drogba dönemi de dahil buna. futbolun en temel olayı belki: atanın da tutanın da iyi olacak. galatasaray tarihinde de bu görülüyor zaten. denklemin en zor üyesi kaleci ve forvet. denk getirirsek yürüyüp gidiyoruz. aynı şekilde rakiplerimiz de öyle. iskelet, iskelet deniyor ya. iskeletin de iskeleti bu adamlar. takım ne kadar iyi olursa olsun kaleci bir basit gol yerse veya forvetin o golü atamazsa sürekli sorun yaşarsın. şansa kazanılabilir maçlar ama aşamazsın işte o seviyeyi.
galatasaray takımı 2011-12 yılında muslera-elmander-baros-necati dörtlüsüyle kaleci-forvet sorununu çözmüştü. ne kadar rahattık hepimiz. ondan sonraki sene kale-forvet ikilisi gene rahattı. burak yılmaz olağanüstü oynuyordu ve hepimiz rahattık. ama burak lazio'ya 13-14 senesinde o transferi yapamayınca düşüş başladı. takım yaşlandı, iskelette sorunlar baş göstermeye başladı. aynı dönem çıkan yabancı kuralı da elimizi bağlıyordu ancak gene galatasaray bitti demeden bitmeyecekti ve bitmedi o senede. galatasaray deplasmanda kazanamamasına, fener o kadar son dakika golü atmasına rağmen fark 4'tü ligin bitimine 15 maç kala. ve arena'da oynanacak fener maçı da vardı. lakin drogba'nın 2014'te gerek sahada fiziksel olarak olmaması, gerek mental olarak galatasaray'da olmaması forvet hattını milli takımın yıldızları! burak ve umut'a bırakmıştı. bela geliyorum diyordu işte.
o sene oynanan maçları ya bir kere izleyin veya hatırlamaya çalışın. deplasman atılamayan goller veya üretilemeyen pozisyonlar. hadi diyelim bu iki arkadaş 2.sinden sorumlu değil ki yine sorumlular, 1. maddeye ne demeli? neler kaçırdılar film şeridi gibi geçiyor önümden. sezonun 1. maçından son maçına kadar sürekli gol kaçırdı bu adamlar. ama gene halı altına atalım, bardağın dolu tarafına bakalım. mevcut takım 2 şampiyonluk kazanmıştı üst üste. ünal aysal-fatih terim krizi yaşamıştık ve 2. olabilmiştik, şampiyonlar ligi'ne direk katılabiliyorduk yani havadan parada geliyordu bizimkilere.
artık tuşa basılmalı ve iskelet değişmese de ameliyat şarttı. kale emin ellerdeydi gene ama ya ilerisi? bir kere daha güvenildi bu adamlara. sene başında 1. forvet gene alınmadı, yine burak-umut kazandı. bu maçlar daha taze hafızalarımızda. son haftalarda yaşanan kanser tehlikesini yaşamamızdaki temel sebeplerden en önemlisi belki bu iki adam. 96 sonrası kazanılan şampiyonluklara baktığımızda belki de en kötü oynayarak kazandığımız şampiyonluğu kazandık geçen sene. ilk defa bir kaleci bu kadar ön plana çıktı belki de türkiye liginde. bütün ödülleri şampiyon olan takımın kalecisi alıyorsa o takımda ciddi sorunlar olduğu bir gerçek.
şans yine güldü bize ve şampiyonlar ligi'ne gen biz gitmeyi başardık, para gene gelmişti bize. ama bir kez daha alınmadı bu arkadaş bizim takıma. takımı toptan değiştirmek maddi olarak imkansız durumdayken yamamak en kolay çözüm ama biz burak-umut oynasın diye yamamayı denemedik bile. yeni gelen başkan taraftarı sürekli kandırdı. ünal aysal'ın vaadi olan başarı, başarı, başarı yerine dursun özbek yalan, yalan, yalanı getirdi.
son olarak bir transfer dönemi daha kendisi olmadan geçti. taraftar sürekli burak-umut'a destek vermek zorunda bırakılıyor. galatasaray forması kutsal, hepimizin göz bebeği o forma ama taraftara bir şeyi zorla sevdiremezsiniz veya bunu onlardan bekleyemezsiniz. romantik taraftarda gaza gelip bu oyuncuları koruyor. diyorlar ki forma kutsal ama bu tepki nasıl verilicek ki başka.
değil futbol herhangi bir konuda insanlar zorlanmamalı. özgür irade işte, herkes istediğini düşünebilmeli ve tepkisini en demokratik yolla göstermeli. adamların evini basacak halimiz yok, özel hayatı var herkesin. adam futbolcu olduğundan onu sahada protesto ediceksin, en demokratik yolu bu. taraftar basının karanlık yüzünü her gün görüyor. gerçekler sürekli halı altına süpürülüyor ve gerçekdışı haberler servis ediliyor sürekli.
şu pozisyona bir adam alınması için ne yapmamız gerekiyor? neden bunun açıklaması yapılmıyor yada? bu dönemde transfersiz geçtikten sonra tek dileğim var galatasaray'ı geçtim. diğer türk forvetlerden özür dileyerek söylüyorum bunu: umarım mevcut türk forvetler sakatlanır veya o kadar formsuz olurlar ki euro 2016'ya burak-umut ikilisiyle gideriz. bizim kaç yıldır yaşadıklarımıza yüz çeviren basın bakalım 2. maçın ardından neler yazıcaklar bu adamlar için.
dünyada belki de en bol bulunan pozisyon için yıllardır adam bulmuyoruz, inatla burak-umut'a bağlanmak zorunda bırakılıyoruz.
galatasaray takımı 2011-12 yılında muslera-elmander-baros-necati dörtlüsüyle kaleci-forvet sorununu çözmüştü. ne kadar rahattık hepimiz. ondan sonraki sene kale-forvet ikilisi gene rahattı. burak yılmaz olağanüstü oynuyordu ve hepimiz rahattık. ama burak lazio'ya 13-14 senesinde o transferi yapamayınca düşüş başladı. takım yaşlandı, iskelette sorunlar baş göstermeye başladı. aynı dönem çıkan yabancı kuralı da elimizi bağlıyordu ancak gene galatasaray bitti demeden bitmeyecekti ve bitmedi o senede. galatasaray deplasmanda kazanamamasına, fener o kadar son dakika golü atmasına rağmen fark 4'tü ligin bitimine 15 maç kala. ve arena'da oynanacak fener maçı da vardı. lakin drogba'nın 2014'te gerek sahada fiziksel olarak olmaması, gerek mental olarak galatasaray'da olmaması forvet hattını milli takımın yıldızları! burak ve umut'a bırakmıştı. bela geliyorum diyordu işte.
o sene oynanan maçları ya bir kere izleyin veya hatırlamaya çalışın. deplasman atılamayan goller veya üretilemeyen pozisyonlar. hadi diyelim bu iki arkadaş 2.sinden sorumlu değil ki yine sorumlular, 1. maddeye ne demeli? neler kaçırdılar film şeridi gibi geçiyor önümden. sezonun 1. maçından son maçına kadar sürekli gol kaçırdı bu adamlar. ama gene halı altına atalım, bardağın dolu tarafına bakalım. mevcut takım 2 şampiyonluk kazanmıştı üst üste. ünal aysal-fatih terim krizi yaşamıştık ve 2. olabilmiştik, şampiyonlar ligi'ne direk katılabiliyorduk yani havadan parada geliyordu bizimkilere.
artık tuşa basılmalı ve iskelet değişmese de ameliyat şarttı. kale emin ellerdeydi gene ama ya ilerisi? bir kere daha güvenildi bu adamlara. sene başında 1. forvet gene alınmadı, yine burak-umut kazandı. bu maçlar daha taze hafızalarımızda. son haftalarda yaşanan kanser tehlikesini yaşamamızdaki temel sebeplerden en önemlisi belki bu iki adam. 96 sonrası kazanılan şampiyonluklara baktığımızda belki de en kötü oynayarak kazandığımız şampiyonluğu kazandık geçen sene. ilk defa bir kaleci bu kadar ön plana çıktı belki de türkiye liginde. bütün ödülleri şampiyon olan takımın kalecisi alıyorsa o takımda ciddi sorunlar olduğu bir gerçek.
şans yine güldü bize ve şampiyonlar ligi'ne gen biz gitmeyi başardık, para gene gelmişti bize. ama bir kez daha alınmadı bu arkadaş bizim takıma. takımı toptan değiştirmek maddi olarak imkansız durumdayken yamamak en kolay çözüm ama biz burak-umut oynasın diye yamamayı denemedik bile. yeni gelen başkan taraftarı sürekli kandırdı. ünal aysal'ın vaadi olan başarı, başarı, başarı yerine dursun özbek yalan, yalan, yalanı getirdi.
son olarak bir transfer dönemi daha kendisi olmadan geçti. taraftar sürekli burak-umut'a destek vermek zorunda bırakılıyor. galatasaray forması kutsal, hepimizin göz bebeği o forma ama taraftara bir şeyi zorla sevdiremezsiniz veya bunu onlardan bekleyemezsiniz. romantik taraftarda gaza gelip bu oyuncuları koruyor. diyorlar ki forma kutsal ama bu tepki nasıl verilicek ki başka.
değil futbol herhangi bir konuda insanlar zorlanmamalı. özgür irade işte, herkes istediğini düşünebilmeli ve tepkisini en demokratik yolla göstermeli. adamların evini basacak halimiz yok, özel hayatı var herkesin. adam futbolcu olduğundan onu sahada protesto ediceksin, en demokratik yolu bu. taraftar basının karanlık yüzünü her gün görüyor. gerçekler sürekli halı altına süpürülüyor ve gerçekdışı haberler servis ediliyor sürekli.
şu pozisyona bir adam alınması için ne yapmamız gerekiyor? neden bunun açıklaması yapılmıyor yada? bu dönemde transfersiz geçtikten sonra tek dileğim var galatasaray'ı geçtim. diğer türk forvetlerden özür dileyerek söylüyorum bunu: umarım mevcut türk forvetler sakatlanır veya o kadar formsuz olurlar ki euro 2016'ya burak-umut ikilisiyle gideriz. bizim kaç yıldır yaşadıklarımıza yüz çeviren basın bakalım 2. maçın ardından neler yazıcaklar bu adamlar için.
dünyada belki de en bol bulunan pozisyon için yıllardır adam bulmuyoruz, inatla burak-umut'a bağlanmak zorunda bırakılıyoruz.