4
türkiye'de futbolcu olmak zor, genç futbolcu olmak daha da zor. çünkü teknik direktörler ve kulüp başkan ve yöneticileri ile taraftarlar hep günlük başarılarla avunan, hareket eden ve de karar veren insanlar. takım iki maç kötü sonuç aldı mı hemen taraftar baskısı başlar. yönetim kurulu, başkan derken teknik direktör protesto edilir. onlarda bu baskıya dayanamaz ve günü kurtarmak için gençleri hemen elerler.
büyük takımlarda bu durum daha da vahimdir. zaten camia baskısı o genç üzerinde yeterince baskı ve stres yaratır. bunun üzerine bir de taraftar, yönetici ve teknik direktör baskısı biner. bu baskıları göğüsleyebilen çok az futbolcu vardır. onlar da işte yıldız oluyorlar.
yapılması gereken çok basit. genç futbolcuyu oynatacaksın, baskıyı kaldırması için destekleyeceksin, elli bin kişinin önüne atacaksın, yani kısaca ateşe atacaksın ama yakmadan çekeceksin. yavaş yavaş pişirecek ve tecrübe kazandıracaksın.
bizim ligimizde bunlar yapılmadığından gençler kısa sürede pişemiyor, uzun serüvenlerin ardından 26-27 yaşlarında kendilerini ancak ispat edebiliyorlar. bunun yüzlerce örneği vardır.
defalarca söyledim yine söylüyorum. teknik direktörde cesaret olmalı. 21-22 yaşındaki futbolcuları , eğer kalitelerine inanıyorsa oynatmaktan asla çekinmemeli. işte size karl hainz feldkamp örneği. bir sezonda 7-8 genç futbolcuyu kadroya monte etmiş, türkiye ligi şampiyonu olmuş, ertesi sezon o takım manu'yu elemiş ve yine iskeletini o futbolcuların oluşturduğu galatasaray, usta teknik adam fatih terim'in elinde, uefa ve süper kupa şampiyonu olmuş ve hemen ardından kore-japonya ortaklığında düzenlenen dünya şampiyonası'nda dünya üçüncüsü olmuştu.
şimdi takımıma bakıyorum, rodriguez, carole, volkan pala süre alamıyor. halbuki enerjik ve yetenekli gençler. bir sinan sıyrıldı aradan o da ne çilelerle. alt yapıdan ya da diğer takımlardan daha ne genç yetenekler vardır ama onları alıp kadroya koymak dediğim gibi yürek ister, ileri görüş ister, vizyon ister ve de sabır ister.
büyük takımlarda bu durum daha da vahimdir. zaten camia baskısı o genç üzerinde yeterince baskı ve stres yaratır. bunun üzerine bir de taraftar, yönetici ve teknik direktör baskısı biner. bu baskıları göğüsleyebilen çok az futbolcu vardır. onlar da işte yıldız oluyorlar.
yapılması gereken çok basit. genç futbolcuyu oynatacaksın, baskıyı kaldırması için destekleyeceksin, elli bin kişinin önüne atacaksın, yani kısaca ateşe atacaksın ama yakmadan çekeceksin. yavaş yavaş pişirecek ve tecrübe kazandıracaksın.
bizim ligimizde bunlar yapılmadığından gençler kısa sürede pişemiyor, uzun serüvenlerin ardından 26-27 yaşlarında kendilerini ancak ispat edebiliyorlar. bunun yüzlerce örneği vardır.
defalarca söyledim yine söylüyorum. teknik direktörde cesaret olmalı. 21-22 yaşındaki futbolcuları , eğer kalitelerine inanıyorsa oynatmaktan asla çekinmemeli. işte size karl hainz feldkamp örneği. bir sezonda 7-8 genç futbolcuyu kadroya monte etmiş, türkiye ligi şampiyonu olmuş, ertesi sezon o takım manu'yu elemiş ve yine iskeletini o futbolcuların oluşturduğu galatasaray, usta teknik adam fatih terim'in elinde, uefa ve süper kupa şampiyonu olmuş ve hemen ardından kore-japonya ortaklığında düzenlenen dünya şampiyonası'nda dünya üçüncüsü olmuştu.
şimdi takımıma bakıyorum, rodriguez, carole, volkan pala süre alamıyor. halbuki enerjik ve yetenekli gençler. bir sinan sıyrıldı aradan o da ne çilelerle. alt yapıdan ya da diğer takımlardan daha ne genç yetenekler vardır ama onları alıp kadroya koymak dediğim gibi yürek ister, ileri görüş ister, vizyon ister ve de sabır ister.