• 43
    insanlar artık direk önyargıya dayalı yaşamaya başladı. x teknik direktör hakkında konu açılsa, bu adam kötü, hiç başarılı olamadı vb sözlerle eleştiriyorlar. önemli olan kişiler değil, projelerdir. senin projen sağlamsa eşşeği koysan yedek kulübesine, yine iyi gidersin. örneğin bizim takımdan roberto mancini gibi bir isim geçti, ve bu adam beğenilmedi yahu. açık ara takımımıza teknik direktör olmuş ismen en büyük hocadır mancini. ha şu da var, ben isme bakmam potansiyele ve verime bakarım ama mancini 'de hem isim vardı hem de geleceğe yönelik bir umut. bir tek proje yoktu.proje olmayınca da dımdızlak kaldık işte, bırak 4-5 sene sonrasını 4-5 ay sonrasını bile kestiremiyorsun türkiye gibi kaotik bir ortamda.

    bir teknik adam başarısız olmuş olabilir kariyeri boyunca, ancak bu durum onun önümüzdeki kariyerinin de kötü geçeceği anlamı gelmez. kabak gibi bir claudio ranieri örneği var önümüzde.bu sene antrenörlükte 29. senesi ranieri’nin.chelsea ve fiorentina maceralarında 4,cagliari döneminde ise 3 yıl takımın başında kalıyor, diğer takımlarında hep bir veya iki yıl kalmış. çünkü başarı yok, umut ışığı yok. en son bir yunan adalarını turlamıştı ranieri, oraların havası yaramış olacak ki bu sene yardırıyor.

    futbolda başarı için teknik direktör ve kulüp arasında benzerlikler ve uyum olmalı.ranieri soğuk bir adamdır. tabiri caizse çok dingin biridir. ee ingilizler taraftar profili açısından çok ateşli olsalar da genel itibariyle en soğuk insanlardır. uyum sağladı direk. türkiye gibi italya gibi ülkelerde buz adam profili işlemez. mustafa denizli ‘nin işlemediği gibi. şimdi soruyorum size fatih terim ‘ in mustafa denizli’den ne fazlası vardı da galatasarayda çok daha başarılı oldu? tek fazlası ateşli,heyecanlı,agresif bir kişiliği olması. veya vitor pereira ‘nın bana prandelli ‘den artı olarak bir özelliğini söyleyin. teknik açıdan bence pek yok ama pereira çok daha agresif ve ateşli bir hoca. prandelli ise aşırı soğukkanlıydı ve başarısız oldu. haa tüm bunlar türkiye gibi ülkelerde geçerli, dediğim gibi ülkenin ve takımın aurası teknik direktörün başarısında birinci etkendir.

    bir de şunu anlamıyorum, herhangi yabancı bir takım bir genç hocayla anlaştığında ağzımızın suları akıyor ama ne hikmetse bizim için genç birinin adı geçse ‘’istemezük’’ diyoruz. kendimizle çelişiyoruz yani. thomas tuchel ismini en çok isteyenlerden biriydim. olmadığını öğrendiğimde yıkılmıştım, çünkü çok değerli olduğu belliydi. şimdi tüm dünyaya hücum nasıl yapılır’ın dersini veriyor. diego simeone atleti’ye gelmeden önce ne gibi bir başarı sağlamıştı, sıfırdı, şimdi en gözdelerden biri .

    bizim ülkelerde altyapı hocalarının ismi bile bilinmez, onlar önemsizmiş gibi görülür hep. yahu kardeşim sen a takımın içi geçmiş hocasına 5 milyon dolar veriyorsun, esas bölgen altyapı senin. ona 5 veriyorsun da niçin altyapı hocan için 100 bin dolar bütçe ayırıyorsun. git gullit’e, viera’ya, drogba’ya, kewell’a,barthez’e, zico’ya altyapı teknik direktörlüğünü teklif et. ver 2 milyon euro da senelik, bak bakalım geliyor mu gelmiyor mu. getir mustafa denizli veya matthias sammer’ı sportif direktörlüğe. ona da ver 2 milyon euro. şimdi istersen külübeye sokaktan adam çağır hiç farketmez. çünkü sen kulübün aklını oluşturmuşsun, korkmaya gerek yok ki. bu adamlar sana zaten başarı getirecektir. haa ben derim ki michel preud'homme’u da teknik direktör yapın. ona da 1,5 verseniz alın size 5,5 milyon euro ya dünya standartlarında bir teknik ekip.zaten veriyorsun 3 milyon euro, 2 daha ver iş doğru düzgün olsun yarım olacağına.ahh ah nerde bizim ülkede böyle bir sistem. olmayacak insanlara olmayacak paralar veriliyor, olan taraftara oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın