1351
derbinin beğenilenlerinden biri: sabri sarıoğlu. futbolumuzun antipatik portrelerinden. 2007 ilkbaharındaki meşhur fener maçında tribünlerin pet şişe savletine amigoluk yapışıyla, rakiplerine yönelik gaddarlığıyla, hakemlerin, kibarca söyleyelim, işini zorlaştırmasıyla... koçbaşı gibi seğirtirken yanına yöresine bakmayışı, orta yapmaktan önündeki adamı şişlemeyi anlaması, sportif yönden de itibarını zedeleyen özellikleri. beş yıl önce gafil bir malzemecinin ona teslim ettiği formada adı sarbi’ diye yazılmış, çapaçulluğu ismine de vurmuştu çocuğun. peki, galatasaray taraftarlarının birçoğu ondan yaka silkerken, nasıl rijkaard’ın sabitlerinden biri oluverdi? alnında rikjaard yazmıyor ki hocanın... yoksa sabri’nin meziyetlerini küçümsememeli miyiz? çabukluğu, kemirgenliği, saçma şutlardan sonra arkasına bile bakmadan vazifesine dönüşü, bazen bölgesini allaha emanet edebildiği gibi bazen de ters kademenin hızır’ı olabilmesi, o çapaçulluğun beklenmedik sololar doğurabilmesi... en azından, rijkaard’ın kontrolündeki sabri’nin mütecavizlikten uzaklaştığını gözlüyoruz ki, başlı başına kazanımdır.
tanıl bora - radikal
tanıl bora - radikal