10932
bu adam bu takımdan ayrıldıktan sonra arkasından hiçbir aklı selim galatasaray taraftarı ağlamaz. kafasına göre maç seçen, istemediği maçlarda kart görüp cezalı duruma düşerek oynamayan, ıslıklandığında taraftara el kol hareketleriyle aklı sıra ayar veren bir adamın arkasından ağlayan da galatasaraylı olamaz zaten. hem koskoca galatasaray, burak'a bağlı olacak seviyeye düşemez, düşmemeli, düşmedi de. böyle adamlar oynayacağına, 10 kişi çıkalım sahaya. zira pek bir farkı yok 10 kişi oynamanın o oynadığında da. veyahut yetenek olarak çok daha yetersiz olsa bile on kere umut oynasın, volkan pala oynasın, ileride 'takım oyununa katkısı yok' denilen lukas podolski oynasın. en azından bu adamlar ıslığa karşı tepki vermiyorlar, kafalarını önlerine eğip işine bakıyorlar.
yeteneksiz, kabiliyetsiz, güçsüz adamlara yine bir yere kadar da; işine, takımına, arkadaşlarına, taraftarına saygısı olmayan, üstüne üstlük daha da pişkinlik yaparak zeytinyağı misali üste çıkmaya uğraşan adamın burada işi yok, kusura bakma burak efendi. bu takımdan kimler geldi, kimler geçti, sen kimsin?
devre arasında bununla beraber fenerbahçe derbisinde formasını çıkarıp kafasına göre 'ben oynamıyorum' diyen 'galatasaray kaptanı' olacak olan herifi, yine taraftarı skine takmayan, maçlarda öncelikli görevini yapmamakla beraber takıma her maç çift haneli rakamlarda tehlikeli pozisyon yemesine sebep olan, aynı şekilde sözleşmesine zam alıp da 'kontrat imzalamam beş dakika sürmedi' diyerek pişkinliğin bir başka versiyonunu gösteren reyizi, geldiğinden beri ilk sezon hariç 5 maç arka arkaya oynayamamış ve takımın en çok maaş alan adamlarından biri olmasına rağmen hala daha rızık işlerine giren filozof beyi, yine florya'ya manitasını, itini, jipini sokup millete hava atma peşinde koşan ve 800 bin lira kazanıp da üçüncü kalecilik için bile güven vermeyen boş insanları gönderebilseydik fair play cezası falan da yemezdik, haberiniz olsun.
bak aynı takımda gol yedikten sonra gözleri dolan, takım kıçı kırık bir lig maçında penaltı kazanınca, hatta onu hiç hak etmediğin halde sen gole çevirince çocuklar gibi hoplayıp zıplayan takım arkadaşların var. azcık utanması olan adam onlara bakar da örnek alır.
şayet satılırsa kendisinden gelecek bonservis, trabzon'a gidecek olan pay, hatta yerine gelecek veya gelmeyecek olan oyuncu da hiç umrumda değil.
yeteneksiz, kabiliyetsiz, güçsüz adamlara yine bir yere kadar da; işine, takımına, arkadaşlarına, taraftarına saygısı olmayan, üstüne üstlük daha da pişkinlik yaparak zeytinyağı misali üste çıkmaya uğraşan adamın burada işi yok, kusura bakma burak efendi. bu takımdan kimler geldi, kimler geçti, sen kimsin?
devre arasında bununla beraber fenerbahçe derbisinde formasını çıkarıp kafasına göre 'ben oynamıyorum' diyen 'galatasaray kaptanı' olacak olan herifi, yine taraftarı skine takmayan, maçlarda öncelikli görevini yapmamakla beraber takıma her maç çift haneli rakamlarda tehlikeli pozisyon yemesine sebep olan, aynı şekilde sözleşmesine zam alıp da 'kontrat imzalamam beş dakika sürmedi' diyerek pişkinliğin bir başka versiyonunu gösteren reyizi, geldiğinden beri ilk sezon hariç 5 maç arka arkaya oynayamamış ve takımın en çok maaş alan adamlarından biri olmasına rağmen hala daha rızık işlerine giren filozof beyi, yine florya'ya manitasını, itini, jipini sokup millete hava atma peşinde koşan ve 800 bin lira kazanıp da üçüncü kalecilik için bile güven vermeyen boş insanları gönderebilseydik fair play cezası falan da yemezdik, haberiniz olsun.
bak aynı takımda gol yedikten sonra gözleri dolan, takım kıçı kırık bir lig maçında penaltı kazanınca, hatta onu hiç hak etmediğin halde sen gole çevirince çocuklar gibi hoplayıp zıplayan takım arkadaşların var. azcık utanması olan adam onlara bakar da örnek alır.
şayet satılırsa kendisinden gelecek bonservis, trabzon'a gidecek olan pay, hatta yerine gelecek veya gelmeyecek olan oyuncu da hiç umrumda değil.
