4773
kendisinin muhtemelen hayatta duyduğu en büyük pişmanlık real madrid'de oynadığı yıllardaki "sakatım, oynayamıyorum, maaşımdan kesebilirsiniz" söylemleridir diye düşünüyorum.
hamit'in bu açıklamayı yapmasının nedeni hem zar zor kadroya girebildiği takımda hocasına ve yönetime şirinlik yapmak, hem taraftarın gözünde değerini arttırmak hem de ben paraya pula o kadar fazla önem vermiyorum benim esas derdim kariyerim diyerek amaçlarını göstermekti. birazcık etik, fazlasıyla da akılcı olan bu söylemleri amacının aksine real madrid tarafında sempati yaratmadığı gibi eleştirilmesine neden oldu. öncelikle diğer futbolcu arkadaşları tarafından bu sporun doğal yapısında olan sakatlık problemini paramı almayayım mantığıyla eşleştirilme kaygısıyla tepki gördü. onlar da ileride sakatlanabilirlerdi ve paralarından feda edecek değillerdi. daha da önemlisi bu açıklamalar kulüp tarafından da pek hoş karşılanmadı çünkü real madrid'in bu paraya muhtaç olduğu gibi bir algıdan çekindiler ve hamit kaş yapayım derken göz çıkarttığıyla kaldı.
hamit muhtemelen bu sözlerinden ötürü hala pişmandır çünkü galatasaray'da da nasıl sakatlıklar peşini bırakmadıysa, bu şirinlik denemesi de peşini bırakmadı. real madrid'de sütten ağzı yanan hamit, galatasaray'daki sakatlık durumlarında parasından vazgeçmeyi elbette düşünmedi ancak taraftar geçmişindeki o sözleri nedeniyle galatasaray'da da aynı öneriyi yapmasını bekleyip durdu. kendiyle çelişen hamit ise bu durumu kurtarmak için konuştukça daha çok battı ve taraftarın halkı olarak tepkisini kazandı. bolluk içerisindeki real madrid'de 3-5 milyon ile gönülleri kazanabileceğini düşünen rızık reis, finansal krizdeki galatasaray'da bu paranın onda birini bile feda etmesinin yaratacağı sempatiden uzak durmayı tercih etti.
hamit zamanında bu taktiği denemeseydi her iki takımdan da bu kadar tepki görmeyecekti. muhtemelen kontratı bitiminde kulüpten ayrılırken "şanssız çocuk sakatlanmasa ne güzel katkı sağlayabilecekti" diye düşünecek olan taraftar, bundan sonra "defol git hamit" seviyesinde fikirlerle hatırlayacak kendisini. en kötü ihtimalle "çocuk ne yapsın ona kontratı verende kabahat" denerek sıradan bir transfer başarısızlığı olarak kulüple yollarını ayırmak varken ben dahil herkes tarafından kendi ile çelişmesi ve rızık konusundaki tutarsız ve mantıksız saçmalıklarıyla akıllarda yer edecek.
zaman zaman futbol hakkındaki tespitleri, diğer oyunculara, yönetimlere idarecilere kamera karşısında yaptığı eleştirilerle filozof görüntüsü çizen hamit'in kendi sözleri nedeniyle bu hallere düştüğünü görmek kendisinden alınacak en büyük ders oldu ironik bir şekilde.
hamit'in bu açıklamayı yapmasının nedeni hem zar zor kadroya girebildiği takımda hocasına ve yönetime şirinlik yapmak, hem taraftarın gözünde değerini arttırmak hem de ben paraya pula o kadar fazla önem vermiyorum benim esas derdim kariyerim diyerek amaçlarını göstermekti. birazcık etik, fazlasıyla da akılcı olan bu söylemleri amacının aksine real madrid tarafında sempati yaratmadığı gibi eleştirilmesine neden oldu. öncelikle diğer futbolcu arkadaşları tarafından bu sporun doğal yapısında olan sakatlık problemini paramı almayayım mantığıyla eşleştirilme kaygısıyla tepki gördü. onlar da ileride sakatlanabilirlerdi ve paralarından feda edecek değillerdi. daha da önemlisi bu açıklamalar kulüp tarafından da pek hoş karşılanmadı çünkü real madrid'in bu paraya muhtaç olduğu gibi bir algıdan çekindiler ve hamit kaş yapayım derken göz çıkarttığıyla kaldı.
hamit muhtemelen bu sözlerinden ötürü hala pişmandır çünkü galatasaray'da da nasıl sakatlıklar peşini bırakmadıysa, bu şirinlik denemesi de peşini bırakmadı. real madrid'de sütten ağzı yanan hamit, galatasaray'daki sakatlık durumlarında parasından vazgeçmeyi elbette düşünmedi ancak taraftar geçmişindeki o sözleri nedeniyle galatasaray'da da aynı öneriyi yapmasını bekleyip durdu. kendiyle çelişen hamit ise bu durumu kurtarmak için konuştukça daha çok battı ve taraftarın halkı olarak tepkisini kazandı. bolluk içerisindeki real madrid'de 3-5 milyon ile gönülleri kazanabileceğini düşünen rızık reis, finansal krizdeki galatasaray'da bu paranın onda birini bile feda etmesinin yaratacağı sempatiden uzak durmayı tercih etti.
hamit zamanında bu taktiği denemeseydi her iki takımdan da bu kadar tepki görmeyecekti. muhtemelen kontratı bitiminde kulüpten ayrılırken "şanssız çocuk sakatlanmasa ne güzel katkı sağlayabilecekti" diye düşünecek olan taraftar, bundan sonra "defol git hamit" seviyesinde fikirlerle hatırlayacak kendisini. en kötü ihtimalle "çocuk ne yapsın ona kontratı verende kabahat" denerek sıradan bir transfer başarısızlığı olarak kulüple yollarını ayırmak varken ben dahil herkes tarafından kendi ile çelişmesi ve rızık konusundaki tutarsız ve mantıksız saçmalıklarıyla akıllarda yer edecek.
zaman zaman futbol hakkındaki tespitleri, diğer oyunculara, yönetimlere idarecilere kamera karşısında yaptığı eleştirilerle filozof görüntüsü çizen hamit'in kendi sözleri nedeniyle bu hallere düştüğünü görmek kendisinden alınacak en büyük ders oldu ironik bir şekilde.
