7
gereksiz oğlu gereksiz bir insanla gittiğim, öylesine geçip giden karşılaşma. halbuki yıllar yılı hayalini kurduğum bir şeydi, galatasaray'ı canlı seyretmek. gel gelelim şu satırları yazarken yaşadığım duygu yoğunluğu bile maç gününün toplamının ötesindeydi ki melankolik bir müzik eşliğinde çapak dolu gözlerle yazıyorum şu an, ne kadar duygu birikimi olabilir ki? hayatta her zaman öyle olmuştur, en azından benim açımdan. çok beklediğin şeyleri yaşaması hiç de tahmin ettiğin, gözünde büyüttüğün gibi olmaz. yıllar yılı üniversite mezuniyeti için beklersin, o gün zerre keyif alamayacak bir durumda olursun tek ders sınavının verdiği stresten dolayı. askerde bir sene şafak sayarsın, ama askerlik bitene kadar öyle bir kayıp yaşarsın ki o günlerde dünya umrunda olmaz; sanki her zaman yaptığın bir şeymiş gibi kapıdan ifadesiz bir suratla çıkar gidersin. bu derece arızalı bir taraftarsın, yıllar yılı arkadaşların kıbrıs'tan maçlara gidip gelirken parmak ısırmışsın, ailenle defalarca kavga etmişsin gitmek için. takım karşına gelmiş, hem de efsane bir şampiyonluğun 3-4 ay sonrasnda neredeyse aynı kadroyla. maça dair hatıratım bomboş. 1989 doğumluyum ben, 1987'de oynanmış maçlardan bile daha çok şey hatırlıyorum. bu maça dair tek hatırladığm koca bir hiç...
ya ben hayatı yaşamayı bilmiyorum, ya da bu kalpsiz dünya beni sevemedi bir türlü...
ya ben hayatı yaşamayı bilmiyorum, ya da bu kalpsiz dünya beni sevemedi bir türlü...