409
hafızamın en nadide köşelerinde meskeni olan güzel insan. futbolu bırakmasının üzerinden entry tarihi itibarı ile geçen 10 yılda eşi benzerine rastlanmayan, muhtemelen hayatım boyunca da rastlayamayacağım türden bir karakter. ne yazılsa hep birşeyler eksik kalacak, hakkında ne kadar geniş çaplı derlemeler yapılsa asla tamamlanamayacak; unutulmaz bir sami yen pankartından emanet şekilde "gel gömelim tarihe desek sığmazsın" dedirten bir güzel insan.
öncelikle saha içinde hakan şükür'ün yanında ikinci forvet olarak yeri ve görevi belli olsa da galatasaray camiası içindeki tam olarak belirlenemeyen bir misyona sahip olmuş, net bir görev tanımı yapılamayınca joker arif diyerek işin içinden çıkılmaya çalışılmıştır. hakikaten her taşın altından çıkan, galatasaray'ın neye ihtiyacı varsa o olan, camianın saha içi olsun saha dışı olsun her konuda her eksiğine hızır gibi yetişebilen bir görev adamıydı. hakan şükür'ün daimi yancısı ve sağ kolu, "ya allah" diyerek çekilen şutlarla atılan ve 100 kere vursa 99'u auta gidecek flaş gollerin adamı, akınsel ve televole ortamlarının demirbaşı, esprileriyle takımın neşe kaynağı, her seferinde söylene söylene ve illa ki en arkadan katıldığı saha içi tartışmaların daimi adamı, son dönemlerinde takımın ağabeyi olmak gibi türlü türlü hizmetlerde bulunmuştur.
bütün bunlar yetmezmiş gibi galatasaray futbol takımının magazin dünyasında geri kaldığı dönemlerde eldeki sınırlı imkanlara(!) rağmen "çapkın arif" lakabıyla o alana da el atmış; bir dönem farklı yaş gruplarına saldığı yeğenleriyle "galatasaray'ı ele geçirmeye çalışıyor" şeklindeki haberlerle, safi bir galatasaray fedaisi olmasına rağmen gıkını çıkarmadan konu olmuştur. maksat galatasaray'a hizmet olsun, iyi ya da kötü hiçbir alanda galatasaray geri kalmasındır.
ve bütün bunların ardından emekliliğinin ilk on yılında yaşanan o kadar krize rağmen yollarının galatasaray ile hiç kesişmemiş olması, en az arada sırada attığı fantastik goller kadar enteresandır. halbuki yönetimin elini rahatlatıp camianın gazını almak uğruna, üç beş aylık kötü bir antenörlük macerası sonucu koca bir kariyeri çöpe atmaya hazırdır eminim.
(bkz: seviyoruz seni canı gönülden)
öncelikle saha içinde hakan şükür'ün yanında ikinci forvet olarak yeri ve görevi belli olsa da galatasaray camiası içindeki tam olarak belirlenemeyen bir misyona sahip olmuş, net bir görev tanımı yapılamayınca joker arif diyerek işin içinden çıkılmaya çalışılmıştır. hakikaten her taşın altından çıkan, galatasaray'ın neye ihtiyacı varsa o olan, camianın saha içi olsun saha dışı olsun her konuda her eksiğine hızır gibi yetişebilen bir görev adamıydı. hakan şükür'ün daimi yancısı ve sağ kolu, "ya allah" diyerek çekilen şutlarla atılan ve 100 kere vursa 99'u auta gidecek flaş gollerin adamı, akınsel ve televole ortamlarının demirbaşı, esprileriyle takımın neşe kaynağı, her seferinde söylene söylene ve illa ki en arkadan katıldığı saha içi tartışmaların daimi adamı, son dönemlerinde takımın ağabeyi olmak gibi türlü türlü hizmetlerde bulunmuştur.
bütün bunlar yetmezmiş gibi galatasaray futbol takımının magazin dünyasında geri kaldığı dönemlerde eldeki sınırlı imkanlara(!) rağmen "çapkın arif" lakabıyla o alana da el atmış; bir dönem farklı yaş gruplarına saldığı yeğenleriyle "galatasaray'ı ele geçirmeye çalışıyor" şeklindeki haberlerle, safi bir galatasaray fedaisi olmasına rağmen gıkını çıkarmadan konu olmuştur. maksat galatasaray'a hizmet olsun, iyi ya da kötü hiçbir alanda galatasaray geri kalmasındır.
ve bütün bunların ardından emekliliğinin ilk on yılında yaşanan o kadar krize rağmen yollarının galatasaray ile hiç kesişmemiş olması, en az arada sırada attığı fantastik goller kadar enteresandır. halbuki yönetimin elini rahatlatıp camianın gazını almak uğruna, üç beş aylık kötü bir antenörlük macerası sonucu koca bir kariyeri çöpe atmaya hazırdır eminim.
(bkz: seviyoruz seni canı gönülden)