• 23
    3 aydır yazmıyorum sözlüğe; belki daha da fazla olmuştur.
    yazmayı da düşünmüyordum ama insanların yaşadığını gözlemlediğim hafıza kaybı gerçekten delirtti beni ve işimi gücümü bırakıp yazmaya; hatırlatmaya karar verdim.
    twitter'da okuduklarımız sebebiyle gaza gelmememizi salık veriyor bazı arkadaşlar.
    veya galatasaray taraftarının diğer büyük takım taraftarlarına göre çabuk gaza geldiğini falan iddia ediyorlar.

    öncelikle şunu söyleyeyim; siz galatasaraylı ne demek, galatasaraylıyı diğer takımların taraftarlarından ve hatta galatasaray taraftarından farklı kılan etkenlerin neler olduğunu bilmiyorsunuz.
    neden bilmiyorsunuz?
    galatasaraylı daha çabuk gaza gelmez. galatasaraylı eleştirir güzel kardeşim.
    galatasaraylı farkındadır. farkındalık nedir bilir misin?
    beşiktaş taraftarı gibi 3 tane portekizli görünce iki hafta önce itin götüne soktuğu başkanının kıçını yalamaz.
    fener taraftarı gibi "çıkarımız için her şey mübahtır" diyerek kulübün yüzyıl silinmeyecek bir pisliğe batmasına tepkisiz kalmaz, aziz yıldırım gibi bir ucubeyi kabullenmez ki
    (bkz: adnan polat)

    ben sizin hafızanızı tazeleyeyim şimdi arkadaşlar.

    http://onedio.com/...tisma-yaratti-370974

    anderlecht maçı sonrası, takımın kaptanı olacak zibidinin menajeri, takımda direniş gösteren, hoca seçmeyen, maç seçmeyen ender adamlardan, varını-yoğunu her zaman verdiği tartışılmaz bir adam olan felipe melo hakkında, kahpelik ve şerefsizlik dolu şeyler yazıyor.
    bu batur altıparmak denen haddinini bilmez şahsın başlığına gidin bakın; "altı-üstü bir menajer; niye söylediklerinin üzerinde bu kadar duruluyor ki" falan diye soran, bu hadsiz vesilesiyle yaşananları önemsizleştirmeye ve normalleştirmeye çalışan girilere denk geleceksiniz. bunu bilerek yapıp yapmadıklarını bilemem yazar arkadaşların. ben sadece olguları yazıyorum. takdir sizlere aittir.
    neyse.
    neden önemli bu konu?
    neden sıradan bir menajerin sıradan bir açıklaması değil?
    ilk önce ne dediğine bakalım batur lüzumsuzparmak'ın.
    beyfendi diyor ki, anderlecht maçı sonrası melo'nun üçlü çektirmesinden bazı yerli oyuncular rahatsız olmuşlar.
    bu olay burada bitse, selçuk zibidisini sadece menajerini açıkça uyarmamakla eleştirirdim.
    ama sayın takım kaptanı ne yapıyor?
    menajerini eleştiren taraftara menajerinin verdiği yanıtları favlıyor.
    akılsız çünkü.
    beyin yok adamda.
    karakter desen hiç yok.
    takım arkadaşının yüzüne karşı konuşamayacak kadar korkak -belki de dayak yemekten korkuyordur bilemiyorum çünkü sahada takım arkadaşının sırtına atlandığında kenardan izlemekle yetinen bir kaptan kendisi ve sezonun en önemli maçında taraftar kötü oynadığı için kendisini ıslıkladığında formasını çıkarıp hocasına verebilecek kezbanlık ve düşüncesizlikte- ama menajerinin takım arkadaşının arkasından konuşmasını favlayacak kadar da akılsız ve karaktersiz.
    takım kötü oynadığında çıkıp "evet kötü oynuyoruz" diyebilecek tıynette olması gerekirken "şunu şunu yapanlar galatasaray taraftarı değil" diyebilme hakkını kendinde görebilecek bir terbiyesizlik ve şuursuzlukta bir insan.

    öbürü çıkar "yabancı sınırı 1 olmalı" der. diğeri yarım yamalak bir pasımsı verir, o pasımsı gol olur, gider reklam panolarına tekme atar. taraftara artistlik yapar. yok "yolda görseler titrerler"miş de, yok "sözleşme görüşmem 5 dakika sürdü" de.

    biri çıkar tribündeki bir gerizekalıyla polemiğe girer. içeriye gel falan der.

    neyse.

    velhasıl, gaza geldiğimiz falan yok. galatasaraylıyız. ve hafızamız kuvvetli.
    böyle çakal sürüsünü galatasaray'a yakıştıramıyoruz olay bu.

    bunca şeyi neden anlatıyorum?
    yeaaa yoktur öyle bi mafya yeaaaa diyen, olayı küçümseyen, normalleştirenlere mahal vermemek için.
    belki bir kişiyi daha uyandırmak için.

    çünkü bir uyanmış galatasaraylı, bin galatasaray taraftarına bedeldir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın