• 1804
    türkiye'deki tüm taraftarlardan daha uçuk, daha problemli, daha hayalperestler. her takımın taraftarı biraz uçuktur, hayalperesttir ama başka hiçbir taraftar bu konuda beşiktaşlıların eline su dökemez. yıllardır hevesleri kursaklarında kala kala, galatasaray'ın fenerbahçe'nin altında ezile ezile gerçekleri duymaya bile dayanamayacak, kendi kendilerini gerçeklerle alakasız şeylere inandırıp bir de bunları yüksek sesle söyler hale geldiler. ciddi manada psikolojileri bozuk bu insanların. "evet abi biz o kadar da başarılı bir kulüp değiliz" dememek için girebilecekleri her deliğe giriyorlar, işin kötüsü kendileri de söyledikleri safsatalara inanıyorlar.

    "sevinmek için sevmedik" martavalı (öyleyse doğduğun yerin takımını tutsaydın, niye üç büyüklerden birini tutuyorsun),
    "garibanın güçsüzün yanında duracak karakterde olduğumuz için beşiktaş'ı tuttuk" teranesi (evet amına koyim 8 yaşındayken dünyadaki bütün kulüplerin listesini çıkarıp, kendi hayat felsefene en uygun kulüp olarak beşiktaş'ı seçtin),
    normal bir hukuk devletinde hapis cezasıyla yargılanacak olan gökhan töre'yi savunmak için bugüne kadar savundukları her ahlaki prensibi çiğnemeleri (hakan çalhanoğlu'yu yalancılıkla bile suçladılar asdfkjkh),
    uefa kupası'nı almamızı küçümseyip, "ipswich town bile almış nedir yani" deyip orada tur atlayınca sevinçten sapıtmaları,
    "türkiye'nin en büyük taraftarı" dedikleri, yere göğe sığdıramadıkları çarşı grubu'nun 8 yıl boyunca yıldırım demirören'i göndermek için dişe dokunur hiçbir tepki verememesi,
    işin bütün detaylarını eşek gibi bildikleri halde hala "devlet size beleşe stat yaptı" mavalını okumaları,
    "biz çok duyarlıyız, ayrımcılığa karşıyız" deyip rakiplerinden "sarışın kızkardeşler, bilmemnere yosması" diye bahsetmekte bir beis görmemeleri,
    fenerbahçe güçlüyken bizi bırakıp fenerbahçe'ye saldırmaları, biz güçlüyken fener'le barışıp bize saldırmaları, bu uğurda "beşiktaş gelsin bizim statta oynasın" dedi diye aziz yıldırım'ı bile övecek kadar alçalmaları,
    bütün bunları "çok seviyoruz aaabi, siz kötü günde takımının yanında olmayı nereden bileceksiniz" diyerek savunmaya çalışmaları, rakibine saygısızlığı ve aptallığı marifet zannetmeleri....

    ciddi söylüyorum, ortalama bir fenerbahçeliyle oturup futbol konuşmayı beşiktaşlıyla konuşmaya yüz defa tercih ederim. fenerlinin en azından gerçekleşmiş, herkesin kabul ettiği olayları inkar etmek gibi bir huyu yok. orta düzeyde zekaya sahip, mantıklı bir insan zaten böyle bir şeye kalkışmaz çünkü. fakat beşiktaşlıyla futbol konuşmak masai kabilesi'nden biriyle rölativistik fizik konuşmaya benziyor. "he tamam" deyip geçeceksin, en ufak biçimde muhatap olmayacaksın.

    misal geçen sene arena'da fenerbahçe'yi yendiğimiz maçta bruno alves kırmızı kart görmüştü, fenerbahçelilerin neredeyse tamamı alves'i suçladı ve kabahati kendi futbolcusunda ve takımında aradı, hakemin adını anan yoktu. beşiktaş'ı yendiğimiz maçta veli kavlak kırmızı kart gördü, beşiktaşlılar "satılmış hakemler, oç federasyon, sneijder'e niye kart çıkmıyor, saray'a gittiniz diye hakemler sizden yana, bir önceki maçta atiba'nın atılmasından belliydi zaten" diye bir başladılar, sezon sonuna kadar da susmadılar zaten.

    maç kazanıyorlar, şişinmelerinden yanlarına yaklaşılmıyor. maç kaybediyorlar, "hakem, federasyon" diye zırlamalarından geçilmiyor. her derbiden önce "sizi şöyle yeneceğiz, böyle oturtacağız" muhabbeti yapıyorlar, derbide bunları yeniyoruz bu sefer "burak yılmaz öyle yaptı, melo şöyle yaptı" muhabbeti başlıyor. lan bari yenilince bir susun ya. iki dakika sportmenlik yapmayı, rakibinizi tebrik etmeyi öğrenin anasını satayım. her şartta konuşuyor, her durumda kendilerini övüyorlar. tekrar söylüyorum, bütün bu histerik davranışlar psikolojik olarak büyük problemlerin göstergesi. klinikte muayene ettirsen çoğunluğu hastadır bunların.

    ağır galatasaraylı olsam da, çocuğum olduğu zaman gönlünden geçen her takımı tutmasına müsaade edeceğim, benim için en önemli şey çocuğumun mutlu olmasıdır. ama beşiktaş'ı tutmasına ne olursa olsun müsaade etmem. gerekirse harçlığını keser, maç izlemeyi yasaklarım, ama yine de beşiktaş'ı tutturmam evladıma. sen o kadar gözünden sakınıp büyüt, yetiştir, çocuğun gitsin böyle bir illete bulaşıp kendi hayatını mahvetsin. sorumluluk sahibi hiçbir ebeveynin böyle bir hata yapmaması, çocuğunu göz göre göre ateşe atmaması lazım.

    çocuğunuzun beşiktaş'ı tutmasına izin vermek, onu bonzai'ye alıştırmaktan bile daha korkunç bir hatadır. çünkü ölüye bir gün, deliye her gün ağlarsınız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın