20
herhangi bir avrupa şampiyonluğu bulunmayan, dünya kupasını ise topun çizgiyi geçmediği bir golle sadece 1 defa kazanan ingiltere, bir nevi 2008 öncesi ispanya gibi her turnuva öncesi favori gösterilip beklentileri karşılayamayanlardan. son 20 yılda sadece 1994 dünya kupasını es geçen ingilizler 2010'a da katılmayı garantiledi.
1998 dünya kupasına glenn hoddle yönetiminde giren ingiltere bu turnuvayı sıkıntılı geçirmişti. son maçta kolombiya'yı yenerek gruptan çıkan ingilizler ikinci turda arjantin karşısında owen'ın jeneriklerdeki o güzel golüyle öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamamış, penaltılarla kupaya erken veda etmişti. bu derece adams'lı, le saux'lu, beckham'lı, shearer'lı, anderton'lı ve parlayan genç yıldızları owen'lı kadrosuyla şampiyonluk hedefleyen ingiltere için tam bir felaketti.
2002'de ise ingiltere'nin başında sven goran eriksson vardı ve arjantin, nijerya ve isveç'ten oluşan zor bir gruba düşmüşlerdi. ingiltere gruptaki tek galibiyetini arjantin'e karşı alacak, böylece hem güney amerika ekibini kupanın dışına iterek onlara büyük bir şok yaşatacak hem de gruptan çıkmayı başaracaktı. ikinci turu da son şampiyon fransa'nın grubunu süper bir futbol oynayarak lider bitiren danimarka'yı 3-0 yenerek rahat geçen ingiltere çeyrek finalde ronaldinho'ya, daha doğrusu david seaman'a takıldı. nick hancock'un da dediği gibi eğer seaman'ın babası zamanında prezervatif kullansaydı ingilizler 2002'den elenmeyecek, belki de şampiyon olacaklardı.
2006'da ise yine eriksson'lu ingiltere'nin kadrosu tarihlerinin en iyi kadrolarından biri olarak gösteriliyordu. hiç kuşkusuz bunda defansta ferdinand ve terry, orta sahada ise gerrard lampard ikilisinin olmasının etkisi büyüktü. forvette de rooney'e fazlasıyla güvenen ingilizlerin şaşalı kadrosunu süsleyen diğer isimler beckham, carragher, joe cole, ashley cole, carrick, lennon, crouch, owen, neville gibi starlardı. ingilizler bu sefer olacağına inanmıştı ama orta sahalarındaki dev isimler gerrard ve lampard'ın kaçırdığı penaltılar sonucu çeyrek finalde portekiz'e boyun eğdiler.
steve mclaren yönetimindeki ingiltere'nin euro 2008'i şok bir hırvatistan maçından dolayı evinde izlemesinin faturası doğal olarak mclaren'e kesilmiş, takımın başına dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olarak kabul edilen; ama benim gerek ukala görüntüsünden, gerekse olaylı roma maçında eser özaltındere'nin saçını çekmesinden dolayı nefret ettiğim fabio capello'yu getirmişlerdi. bu hamle yaramışa benziyor ki ingilizler şık görünümlü klasik formalarıyla 2010 elemelerinde grupta oynadığı bütün maçları kazandı ve güney afrika vizesini aldı. capello yönetiminde grupta her ne kadar hırvatistan'ı iki kere yenseler de yakın zamanda yaptıkları hollanda ve ispanya maçlarından galibiyet çıkaramadılar. bu tür üst seviye takımları yenmeden dünya şampiyonu olunmaz; ama turnuvaya daha 10 ay gibi bir süre var. capello gibi tecrübeli bir teknik adam bu süreyi en iyi şekilde değerlendirip, ingilizlere 44 yıl sonra bir dünya şampiyonluğu hediye etmek isteyecektir.
1998 dünya kupasına glenn hoddle yönetiminde giren ingiltere bu turnuvayı sıkıntılı geçirmişti. son maçta kolombiya'yı yenerek gruptan çıkan ingilizler ikinci turda arjantin karşısında owen'ın jeneriklerdeki o güzel golüyle öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamamış, penaltılarla kupaya erken veda etmişti. bu derece adams'lı, le saux'lu, beckham'lı, shearer'lı, anderton'lı ve parlayan genç yıldızları owen'lı kadrosuyla şampiyonluk hedefleyen ingiltere için tam bir felaketti.
2002'de ise ingiltere'nin başında sven goran eriksson vardı ve arjantin, nijerya ve isveç'ten oluşan zor bir gruba düşmüşlerdi. ingiltere gruptaki tek galibiyetini arjantin'e karşı alacak, böylece hem güney amerika ekibini kupanın dışına iterek onlara büyük bir şok yaşatacak hem de gruptan çıkmayı başaracaktı. ikinci turu da son şampiyon fransa'nın grubunu süper bir futbol oynayarak lider bitiren danimarka'yı 3-0 yenerek rahat geçen ingiltere çeyrek finalde ronaldinho'ya, daha doğrusu david seaman'a takıldı. nick hancock'un da dediği gibi eğer seaman'ın babası zamanında prezervatif kullansaydı ingilizler 2002'den elenmeyecek, belki de şampiyon olacaklardı.
2006'da ise yine eriksson'lu ingiltere'nin kadrosu tarihlerinin en iyi kadrolarından biri olarak gösteriliyordu. hiç kuşkusuz bunda defansta ferdinand ve terry, orta sahada ise gerrard lampard ikilisinin olmasının etkisi büyüktü. forvette de rooney'e fazlasıyla güvenen ingilizlerin şaşalı kadrosunu süsleyen diğer isimler beckham, carragher, joe cole, ashley cole, carrick, lennon, crouch, owen, neville gibi starlardı. ingilizler bu sefer olacağına inanmıştı ama orta sahalarındaki dev isimler gerrard ve lampard'ın kaçırdığı penaltılar sonucu çeyrek finalde portekiz'e boyun eğdiler.
steve mclaren yönetimindeki ingiltere'nin euro 2008'i şok bir hırvatistan maçından dolayı evinde izlemesinin faturası doğal olarak mclaren'e kesilmiş, takımın başına dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olarak kabul edilen; ama benim gerek ukala görüntüsünden, gerekse olaylı roma maçında eser özaltındere'nin saçını çekmesinden dolayı nefret ettiğim fabio capello'yu getirmişlerdi. bu hamle yaramışa benziyor ki ingilizler şık görünümlü klasik formalarıyla 2010 elemelerinde grupta oynadığı bütün maçları kazandı ve güney afrika vizesini aldı. capello yönetiminde grupta her ne kadar hırvatistan'ı iki kere yenseler de yakın zamanda yaptıkları hollanda ve ispanya maçlarından galibiyet çıkaramadılar. bu tür üst seviye takımları yenmeden dünya şampiyonu olunmaz; ama turnuvaya daha 10 ay gibi bir süre var. capello gibi tecrübeli bir teknik adam bu süreyi en iyi şekilde değerlendirip, ingilizlere 44 yıl sonra bir dünya şampiyonluğu hediye etmek isteyecektir.