• 86
    öncelikle avukatlık hakkında bilinmesi gereken bir şey var. savunulmak en aşağlık suçlunun bile hakkıdır. bu hakkı yerine getiren avukatın toplum tarafından sosyal lince uğraması belki de gerçek suçlunun sokaklarda serbestce gezmesine neden olacaktır. bir suçun işlenip işlenmediğinin ve işlendiyse suçun kim tarafından işlendiğini tespiti gereklidir. yargılama kurumu bunun için vardır. savunulma hakkının bir suçun toplumda infial yaratılmasına göre sınırlandırılması ise düşünülemez. suç zaman içerisinde ve toplumdan topluma değişiklik gösteren bir kavramdır. hindistan'da inek öldürmek büyük suçken türkiye'de mala zarar verme suçunu oluşturur en fazla. ya da galileo döneminin en ağır suçlusuyken bu gün saygı duyulan bir bilim adamıdır. dolayısıyla avukat belli suçları ve suçluları savunmayı tercih etmeyebilecekken, savunmayı tercih eden avukatın da bir temel insan hakkının gerçekleşmesine hizmet ettiği unutulmamalıdır. özgecan davasında sanıkları savunan avukat belki bundan binlerce yıl sonra bile %100 suç sayılacak bir eylemle ilgili konuştu, önemli değil ama bu sanıklar bu gün savunuldukları için, yarın belki başlangıçta çok suçlu görünen bir masum savunulacak ve cezadan kurtulacak. belki belli suçlara karşı yapılacak savunmalar suça bakış açısını değiştirecek ve kanun koyucu artık o eylemin suç olmaktan çıkarılmasına karar verecek. bu daha önce oldu. örneği zina'dır.

    burada kızılması gereken görevi sanığı savunmak olan avukatlar değildir. bunca zaman toplumun adalet duygusunu zedeleyen hakimlerdir. çünkü ceza yargısının bir ayağı da sanık müdafiliğidir(avukatlığı). müdafinin görevi sanığın savunmasını yapmaktır. adalet dağıtmak değil. adaleti hakim dağıtır. zaten belli sınırı aşan cezalarda da sanığa avukat atanması sadece bizim hukukumuza göre değil, imzaladığımız uluslararası anlaşmalara göre de yükümlülüğümüzdür. yani özgecan davasının sanıkları istemese bile zoraki olarak bir avukat tarafından temsil edileceklerdi.

    bu davada avukat çirkin bir savunma yapmış. bana göre de hatalı ve hukukda yeri olmayan bir savunma... zaten sonuç da ortada. ama sanıkların savunması yapılmış mı? yapılmış. yani adamlar bu suçla ilgili düşüncelerini söylemişler. kendilerini ifade etmişler. mahkeme iddiayı da, savunmayı da katılan vekillerini de dinlemiş ve gerekli cezayı vermiş. verilen ceza öleni geri getirmemiş fakat en azından suçun karşılığı olmuş. ağırlaştırılmış müebbet hapis. topluma bir mesaj vermiş, özgecan yakınlarına zayıf bir teselli sağlamış, toplum içerisinde dolaşmaması gereken insanları soyutlamış. keşke her davada yargı bu şekilde işlese. o zaman adalet duygusu zedelenmiş yazarların kızgınlıklarını okumayız.

    ama evet, keşke sanıkların avukatı o sanıkların kafa yapısını aşabilen bir savunma yapsaydı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın