319
kendisinin nasıl bir şeref ve haysiyet yoksunu olduğunu aşağıdaki röportajından anlamak çok da zor değil;
http://www.futbolmedya.com/...beni-gondermek-oldu/
`kadir çetinçali’nin arabasinin lastiğini patlatirken…
süleyman rodop sayesinde sabah-atv’ye geçerken büşah gencer gibi yeryüzünde göremeyeceğim bir müdürle tanıştım.
1996 yılıydı. vedat inceefe karabük’ten galatasaray’a transfer olmuş ben iki gün iki gece elimde kamerayla vedat’la eskişehir-ayvalık arasında mekik dokuyordum. şarkılar söyletip, danslar ettiriyordum vedat’a. sabah erken saatlerde kadir çetinçalı aradı,”neredesin?” dedi. “evde yatıyorum” dedim. o da bana ben de izinliyim, istanbul’da takılıyorum dedi. iyi dedik kapattık telefonu. halbuki ben vedat ve ailesiyle balıkesir burhaniye’de kahvaltı yapıyordum. 10 dakika sonra araba yanaştı ve içinden kadir çetinçalı ve kameramanı çıkmaz mı? başıma kaynar sular döküldü.` işte gazetecilik,televizyonculuk böyle bir şey. yalan bu işin olmazsa olmazlarından.atlatma haber uğruna bunları da yaşadım. kadir’in magazin programı benim programımdan 1 gün önceydi. o,doğal olarak vedat ve ailesiyle röportaj yapıp hemen yola koyulmayı planlarken ben onların arabasını 4 lastiğini patlatmanın yollarını arıyordum.` elimdeki çiviyi lastiğe geçirirken şoföre suç üstü yakalandım.
ahmet çakar’in kayinpederi beni kovdu!
sonra hayatıma ahmet çakar girdi. şubat 2004’de çakar mecidiyeköy’de vurulurken, derisi kalın ve 120 kilo olduğu için ölmemişti. ailesi beni suçluyordu. hastanede kayınpederi, “damadım senin yaptığın haberler ve sen onu doldurduğun için vuruldu” deyip beni hastaneden kovmaya çalışırken ben sinsice planlar peşindeydim.`
http://www.futbolmedya.com/...beni-gondermek-oldu/
`kadir çetinçali’nin arabasinin lastiğini patlatirken…
süleyman rodop sayesinde sabah-atv’ye geçerken büşah gencer gibi yeryüzünde göremeyeceğim bir müdürle tanıştım.
1996 yılıydı. vedat inceefe karabük’ten galatasaray’a transfer olmuş ben iki gün iki gece elimde kamerayla vedat’la eskişehir-ayvalık arasında mekik dokuyordum. şarkılar söyletip, danslar ettiriyordum vedat’a. sabah erken saatlerde kadir çetinçalı aradı,”neredesin?” dedi. “evde yatıyorum” dedim. o da bana ben de izinliyim, istanbul’da takılıyorum dedi. iyi dedik kapattık telefonu. halbuki ben vedat ve ailesiyle balıkesir burhaniye’de kahvaltı yapıyordum. 10 dakika sonra araba yanaştı ve içinden kadir çetinçalı ve kameramanı çıkmaz mı? başıma kaynar sular döküldü.` işte gazetecilik,televizyonculuk böyle bir şey. yalan bu işin olmazsa olmazlarından.atlatma haber uğruna bunları da yaşadım. kadir’in magazin programı benim programımdan 1 gün önceydi. o,doğal olarak vedat ve ailesiyle röportaj yapıp hemen yola koyulmayı planlarken ben onların arabasını 4 lastiğini patlatmanın yollarını arıyordum.` elimdeki çiviyi lastiğe geçirirken şoföre suç üstü yakalandım.
ahmet çakar’in kayinpederi beni kovdu!
sonra hayatıma ahmet çakar girdi. şubat 2004’de çakar mecidiyeköy’de vurulurken, derisi kalın ve 120 kilo olduğu için ölmemişti. ailesi beni suçluyordu. hastanede kayınpederi, “damadım senin yaptığın haberler ve sen onu doldurduğun için vuruldu” deyip beni hastaneden kovmaya çalışırken ben sinsice planlar peşindeydim.`