292
odamda bilgisayar başında oturuyordum. yapmam gereken şeyler de var. yarısını falan yaptım ama sonra sıkıldığımı fark edip kafamı kaldırdım. karşımda asılı duran radamel falcao posterini gördüm. atletico madrid'te oynarken four four two vermişti. sonrasında ise veryansın düşünceler.
kendisine olan aşırı sempatim ilk olarak şu videonun başındaki golle başladı; http://www.sporx.com/...spartakSXTVQ22535SXQ bu maçı izledikten sonra kendisinin çok sıkı bir takipçisi oldum. kariyerinde 2 avrupa ligi şampiyonluğu, 1 uefa süper kupası, 2 portekiz ligi şampiyonluğu ve 1 tane de ispanya kupası var. daha neler neler de olurdu bu kariyerde de olmadı.
yukarıda bahsettiğim golde yaptığı kafa vuruşu her babayiğidin harcı değildir. yerden gelen topa kafayla uçuyor ve bakarak bile isteye topu uzak köşeye gönderiyor. 10 üzerinden 10'luk bir kafa vuruşudur. porto, villas boas yönetiminde bu maçlarla spartak moskova'yı eledikleri bu sezon 5'er 5'er gol atıp avrupa ligi şampiyonu olurken falcao yine süper kafa golleri atmaya devam etti. finalde de benfica'ya karşı tek golü yine çok iyi bir kafa vuruşuyla attı. 1,77 boyu var ama müthiş bir sıçrama yeteneği ve süper bir kafa tekniği vardı. porto'da 2 sezonda 87 maçta 72 gol 18 asist ile oynadı. bu müthiş performans ile 25 yaşında 40 milyon euro'ya atletico madrid'e transfer oldu.
yükselme devrindeki atletico madrid'te hiç boş durur mu? tabi ki durmadı ve 2 sezonda kariyer zirvesini yaptı. 90 maçta 70 gol 9 asistlik süper bir performans gösterdi. sonra mı? biz "real madrid mi? barcelona mı? manchester united mı? bayern münih mi?" diye düşünürken, atletico madrid'in oyuncu satma hevesi ve jorge mendes'in iş güzarlığı yüzünden 43 milyon euro karşılığında monaco'ya transfer oldu. yüksek müsaadenizle yazmak istiyorum;" yarrak var monaco'da yarrak!". yahu monaco'ya ya süper kupa maçına ya da kura çekimine gidilir. ya da oradaki bir sokağa döşenmiş efsane futbolcuların ayak kalıplarını incelemeye gidilir. gezmeye gidilir gezmeye. lige yeni çıkmış monaco futbol takımına gitmek ne demek?
monaco kariyerine bir başladı. adamın üzerine lanet çöktü. sürekli sakatlıklar falan derken bağları koptu. 22 maçta 13 gol ile bitirdi monaco kariyerini. kolombiya'nın santrafor eksikliği çektiği halde dosta düşmana korku saldığı bir dünya kupası kaçırdı. devamında da osmanlı devleti gibi bir çöküş ama ne çöküş. geçen sezon manchester united'a kiralık gitti. bir açtık manchester united maçını o da ne? 2. falcao dönemi başlamış. ağır, vuruşları güçsüz, fiziği düzgün gözüküyor ama incelmiş, paslar isabetsiz. eh kolay değil tabi ki çapraz bağlar bunlar şakaya gelmez. ha toparladı, ha gollere başlayacak derken sezon bitti. buyurun bu sezon da chelsea'de kiralık. 11 maçta 1 golü var. artık saçları falan da kısa. çıktığı kafa topları keyif vermiyor. zaten eskisi gibi zıplayamıyor da.
hani ağaçları kesip dağ yamaçlarına villa yaparlar, doğa bunu kabul etmez de o villa bir heyelanda yıkılır ya aynen öyle oldu. dünya üzerindeki her takımda oynayabilecekken menajer iş güzarlığı ve para pul işlerinden ötürü monaco'yu tercih etmesine futbolun doğası çok ters tepki verdi ve maalesef en kötü sakatlıklardan birisini yaşadı ve şimdi 29 yaşında ceza sahası içinde boş pozisyonda gol kovalıyor. üstelik 12 maçta 3 galibiyet 2 beraberlik 7 mağlubiyet alan bir chelsea forması altında.
https://www.youtube.com/watch?v=YDfjYoW4Bvk şu gollere bakıp iç geçirmemek mümkün değil. o sene fenerbahçelilerin stoch iş güzarlığı yüzünden puskas ödülünü de kazanamadı. halbuki göz var izan var. video'daki 1 numaralı golü izleyen adam diğer gollere bakmadan puskas'ı falcao'ya verirdi ya neyse. (stoch'a orta açan fenerbahçe'nin 10 numarası alex, falcao'ya ortayı açan fenerbahçe'nin şu anki 10 numarası diego).
dünya'nın sayılı striker'larından birisi olmuşken ve daha da iyisi olabilecekken, gençliğinin baharında kariyerinin zirvesinde, "su çok güzel gelsene" diyen jorge mendes'e inandın ve yosunlu, pis, lanet bir suya atladın. eğer atlamasaydın şimdi seni de lewandovski, aguero, suarez, benzema, cavani ile sayıyor olacaktık. belki 1. belki 2. sayacaktık. attığın golleri elimizde tivit ile paylaşacaktık. bu sezon olur ya chelsea dirilirse bu diriliş seninle başlasın. illa saçını uzatmana gerek yok birazcık kıpırdansan yetecek. ben, bu yazımı sonlandırırken çok özür dileyerek huzurlarınızda şunu tekrar söylemek istiyorum. "yarrak var monaco'da yarrak!".
saygılar.
kendisine olan aşırı sempatim ilk olarak şu videonun başındaki golle başladı; http://www.sporx.com/...spartakSXTVQ22535SXQ bu maçı izledikten sonra kendisinin çok sıkı bir takipçisi oldum. kariyerinde 2 avrupa ligi şampiyonluğu, 1 uefa süper kupası, 2 portekiz ligi şampiyonluğu ve 1 tane de ispanya kupası var. daha neler neler de olurdu bu kariyerde de olmadı.
yukarıda bahsettiğim golde yaptığı kafa vuruşu her babayiğidin harcı değildir. yerden gelen topa kafayla uçuyor ve bakarak bile isteye topu uzak köşeye gönderiyor. 10 üzerinden 10'luk bir kafa vuruşudur. porto, villas boas yönetiminde bu maçlarla spartak moskova'yı eledikleri bu sezon 5'er 5'er gol atıp avrupa ligi şampiyonu olurken falcao yine süper kafa golleri atmaya devam etti. finalde de benfica'ya karşı tek golü yine çok iyi bir kafa vuruşuyla attı. 1,77 boyu var ama müthiş bir sıçrama yeteneği ve süper bir kafa tekniği vardı. porto'da 2 sezonda 87 maçta 72 gol 18 asist ile oynadı. bu müthiş performans ile 25 yaşında 40 milyon euro'ya atletico madrid'e transfer oldu.
yükselme devrindeki atletico madrid'te hiç boş durur mu? tabi ki durmadı ve 2 sezonda kariyer zirvesini yaptı. 90 maçta 70 gol 9 asistlik süper bir performans gösterdi. sonra mı? biz "real madrid mi? barcelona mı? manchester united mı? bayern münih mi?" diye düşünürken, atletico madrid'in oyuncu satma hevesi ve jorge mendes'in iş güzarlığı yüzünden 43 milyon euro karşılığında monaco'ya transfer oldu. yüksek müsaadenizle yazmak istiyorum;" yarrak var monaco'da yarrak!". yahu monaco'ya ya süper kupa maçına ya da kura çekimine gidilir. ya da oradaki bir sokağa döşenmiş efsane futbolcuların ayak kalıplarını incelemeye gidilir. gezmeye gidilir gezmeye. lige yeni çıkmış monaco futbol takımına gitmek ne demek?
monaco kariyerine bir başladı. adamın üzerine lanet çöktü. sürekli sakatlıklar falan derken bağları koptu. 22 maçta 13 gol ile bitirdi monaco kariyerini. kolombiya'nın santrafor eksikliği çektiği halde dosta düşmana korku saldığı bir dünya kupası kaçırdı. devamında da osmanlı devleti gibi bir çöküş ama ne çöküş. geçen sezon manchester united'a kiralık gitti. bir açtık manchester united maçını o da ne? 2. falcao dönemi başlamış. ağır, vuruşları güçsüz, fiziği düzgün gözüküyor ama incelmiş, paslar isabetsiz. eh kolay değil tabi ki çapraz bağlar bunlar şakaya gelmez. ha toparladı, ha gollere başlayacak derken sezon bitti. buyurun bu sezon da chelsea'de kiralık. 11 maçta 1 golü var. artık saçları falan da kısa. çıktığı kafa topları keyif vermiyor. zaten eskisi gibi zıplayamıyor da.
hani ağaçları kesip dağ yamaçlarına villa yaparlar, doğa bunu kabul etmez de o villa bir heyelanda yıkılır ya aynen öyle oldu. dünya üzerindeki her takımda oynayabilecekken menajer iş güzarlığı ve para pul işlerinden ötürü monaco'yu tercih etmesine futbolun doğası çok ters tepki verdi ve maalesef en kötü sakatlıklardan birisini yaşadı ve şimdi 29 yaşında ceza sahası içinde boş pozisyonda gol kovalıyor. üstelik 12 maçta 3 galibiyet 2 beraberlik 7 mağlubiyet alan bir chelsea forması altında.
https://www.youtube.com/watch?v=YDfjYoW4Bvk şu gollere bakıp iç geçirmemek mümkün değil. o sene fenerbahçelilerin stoch iş güzarlığı yüzünden puskas ödülünü de kazanamadı. halbuki göz var izan var. video'daki 1 numaralı golü izleyen adam diğer gollere bakmadan puskas'ı falcao'ya verirdi ya neyse. (stoch'a orta açan fenerbahçe'nin 10 numarası alex, falcao'ya ortayı açan fenerbahçe'nin şu anki 10 numarası diego).
dünya'nın sayılı striker'larından birisi olmuşken ve daha da iyisi olabilecekken, gençliğinin baharında kariyerinin zirvesinde, "su çok güzel gelsene" diyen jorge mendes'e inandın ve yosunlu, pis, lanet bir suya atladın. eğer atlamasaydın şimdi seni de lewandovski, aguero, suarez, benzema, cavani ile sayıyor olacaktık. belki 1. belki 2. sayacaktık. attığın golleri elimizde tivit ile paylaşacaktık. bu sezon olur ya chelsea dirilirse bu diriliş seninle başlasın. illa saçını uzatmana gerek yok birazcık kıpırdansan yetecek. ben, bu yazımı sonlandırırken çok özür dileyerek huzurlarınızda şunu tekrar söylemek istiyorum. "yarrak var monaco'da yarrak!".
saygılar.
