6151
öncelikle hamza hocayı iki şekilde ele almak lazım; özel yaşamında ve yeşil sahada.
hamza hamzaoğlu kişilik olarak gayet dürüst, iyi niyetli, saygı duyulası bir insan. örneğin bir fatih gibi yüksek egoya sahip değil ve yapı olarak fazlasıyla sakin. işte bu noktada teknik direktörlüğüne de geçmek gerekiyor çünkü egonuz yoksa ve fazlasıyla sakinseniz sahada mucizeler yaratacak bir futbol aklınız olması gerekir. maalesef bu kendisinde yok.
ek olarak şu klasikleşen 'taraftara laf sokma' tavrına da değinmek istiyorum. hamza hoca, takımın kazandığı 20 şampiyonluktan 1 tanesine sahip ki basit bir hesapla bu onu kulüp tarihinde %5 yapar. buna türkiye kupası ve süper kupayı da koyarsanız müzedeki efektif katkısı da hayli yüksek. fakat hamza hocayı -en azından benim gibi- taraftarların gözünde başkalaştıran şey bu hoş olmayan değişimi ve tavırları. benim için hamza hoca akhisar belediyespor'a güzel futbol oynatma gayretinde, koca bir şehre futbolu sevdiren ve destekleten bir simge olmasıydı. evet o dönemleri çok iyiydi ama hamza hoca galatasaray'a geldiğinde akhisardaki ceketini de asmış olmalıydı, yapamadı. akhisar'da mali konulara fazlasıyla eğilmesi normaldir, pahalı transferler yapmaması anlaşılabilir, taraftar eleştirileri neredeyse hiç olmadığı için istediği gibi hareket edebilir ama burasi galatasaray. bu kulüpte taraftarların beklentileri ve hedefleri çok başka, buraya gelen hoca bunu bilmek zorunda.
ikincil olarak hamza hocanın hemen her maç sonrası taraftara laf itelemesi, sonuç ne olursa olsun artık kabak tadı veren o "bize destek olsunlar, biz şampiyon takımız" söylemleri kendisini taraftardan daha da uzaklaştırıyor. kimse kusura bakmasın ama bu kulüpten bülent korkmaz'dan tutun gerets'e, rijkaard'dan hagi'ye kadar her kariyer ve ağırlıkta hoca kovuldu. sanırım kimse hamza hamzaoğlu'nun lucescu'dan daha başarılı olduğunu iddia edemez? fakat işte lucescu da kovuldu.
dün benfica maçını izleyemedim, yani internetten izlemeye çabaladım ama olmadı. bu yüzden taktiksel anlamda bir şey söyleyemiyorum ama hamza hamzaoğlu'nun taktiksel manada yeterli olduğuna da inanmıyorum. zaten düne dair galibiyetten çok dikkatimi çeken şey maçtan sonra hamza hocanın ne söylediği oldu ki yine taraftara hitaben bir şeyler söylemiş. yahu hamza hoca; taraftar senin başarı tablonla falan ilgilenmiyor, haliyle kazandığın zaman da kimse bundan mutsuzluk duymuyor. bu söylemler sadece taraftardaki kredini yok ediyor ve ilk başarısızlıkta büyük bir tepkiye dönüşecek.
bi de hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'daki gol ortalaması konusunu gördüm şimdi. hayatta olduğu gibi futbolda da uzun vadeli istatistiklere elbette şans diyemeyiz fakat bazı faktörleri de unutamayız. bunun başında takımın prandelli'ye olan tepkisi ve kamuoyuna vermek istediği "biz istersek neler yaparız" imajı geliyor. bunun dışında yakın zamanla bir gol istatistiği kıyaslaması yapmak gerekirse hamza hamzaoglu ve mancini'yi farklı bir açıdan kıyaslayalım madem:
mancini'nin trabzonspor deplasmanında 1-4 skorlu bir galibiyeti var. bu trabzonspor'un o sezon evindeki iki mağlubiyetinden biri (diğeri hamza hamzaoğlu'nun akhisar'ına 2-4)
bursaspor'u lig maçında tt arena'da 6-0, kupa maçında bursa'da 2-5 mağlup ediyor.
içeride hamza hamzaoğlu'nun akhisar'ı 6-1 ile geçiliyor.
tokatspor'a neden o kadar gol atmadığını, hamza hamzaoğlu amedspor'a tt arena'da neden yenildiyse orada arayabiliriz.
önemli: hamza hamzaoğlu'nu en net eleştirdiğim konu tavrındaki agresyon. baskıdan olduğuna inanıyorum ama baskıyı kaldıramıyor oluşu benim kendisi hakkındaki fikirlerimi de netleştiriyor.
hamza hamzaoğlu kişilik olarak gayet dürüst, iyi niyetli, saygı duyulası bir insan. örneğin bir fatih gibi yüksek egoya sahip değil ve yapı olarak fazlasıyla sakin. işte bu noktada teknik direktörlüğüne de geçmek gerekiyor çünkü egonuz yoksa ve fazlasıyla sakinseniz sahada mucizeler yaratacak bir futbol aklınız olması gerekir. maalesef bu kendisinde yok.
ek olarak şu klasikleşen 'taraftara laf sokma' tavrına da değinmek istiyorum. hamza hoca, takımın kazandığı 20 şampiyonluktan 1 tanesine sahip ki basit bir hesapla bu onu kulüp tarihinde %5 yapar. buna türkiye kupası ve süper kupayı da koyarsanız müzedeki efektif katkısı da hayli yüksek. fakat hamza hocayı -en azından benim gibi- taraftarların gözünde başkalaştıran şey bu hoş olmayan değişimi ve tavırları. benim için hamza hoca akhisar belediyespor'a güzel futbol oynatma gayretinde, koca bir şehre futbolu sevdiren ve destekleten bir simge olmasıydı. evet o dönemleri çok iyiydi ama hamza hoca galatasaray'a geldiğinde akhisardaki ceketini de asmış olmalıydı, yapamadı. akhisar'da mali konulara fazlasıyla eğilmesi normaldir, pahalı transferler yapmaması anlaşılabilir, taraftar eleştirileri neredeyse hiç olmadığı için istediği gibi hareket edebilir ama burasi galatasaray. bu kulüpte taraftarların beklentileri ve hedefleri çok başka, buraya gelen hoca bunu bilmek zorunda.
ikincil olarak hamza hocanın hemen her maç sonrası taraftara laf itelemesi, sonuç ne olursa olsun artık kabak tadı veren o "bize destek olsunlar, biz şampiyon takımız" söylemleri kendisini taraftardan daha da uzaklaştırıyor. kimse kusura bakmasın ama bu kulüpten bülent korkmaz'dan tutun gerets'e, rijkaard'dan hagi'ye kadar her kariyer ve ağırlıkta hoca kovuldu. sanırım kimse hamza hamzaoğlu'nun lucescu'dan daha başarılı olduğunu iddia edemez? fakat işte lucescu da kovuldu.
dün benfica maçını izleyemedim, yani internetten izlemeye çabaladım ama olmadı. bu yüzden taktiksel anlamda bir şey söyleyemiyorum ama hamza hamzaoğlu'nun taktiksel manada yeterli olduğuna da inanmıyorum. zaten düne dair galibiyetten çok dikkatimi çeken şey maçtan sonra hamza hocanın ne söylediği oldu ki yine taraftara hitaben bir şeyler söylemiş. yahu hamza hoca; taraftar senin başarı tablonla falan ilgilenmiyor, haliyle kazandığın zaman da kimse bundan mutsuzluk duymuyor. bu söylemler sadece taraftardaki kredini yok ediyor ve ilk başarısızlıkta büyük bir tepkiye dönüşecek.
bi de hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'daki gol ortalaması konusunu gördüm şimdi. hayatta olduğu gibi futbolda da uzun vadeli istatistiklere elbette şans diyemeyiz fakat bazı faktörleri de unutamayız. bunun başında takımın prandelli'ye olan tepkisi ve kamuoyuna vermek istediği "biz istersek neler yaparız" imajı geliyor. bunun dışında yakın zamanla bir gol istatistiği kıyaslaması yapmak gerekirse hamza hamzaoglu ve mancini'yi farklı bir açıdan kıyaslayalım madem:
mancini'nin trabzonspor deplasmanında 1-4 skorlu bir galibiyeti var. bu trabzonspor'un o sezon evindeki iki mağlubiyetinden biri (diğeri hamza hamzaoğlu'nun akhisar'ına 2-4)
bursaspor'u lig maçında tt arena'da 6-0, kupa maçında bursa'da 2-5 mağlup ediyor.
içeride hamza hamzaoğlu'nun akhisar'ı 6-1 ile geçiliyor.
tokatspor'a neden o kadar gol atmadığını, hamza hamzaoğlu amedspor'a tt arena'da neden yenildiyse orada arayabiliriz.
önemli: hamza hamzaoğlu'nu en net eleştirdiğim konu tavrındaki agresyon. baskıdan olduğuna inanıyorum ama baskıyı kaldıramıyor oluşu benim kendisi hakkındaki fikirlerimi de netleştiriyor.
