512
oynadigi her mactan sonra oturup hakkinda yazi yazmak geliyor icimden. oylesine muthis bir oyuncu ki, bize gelmesini sadece tembelligine baglayabiliyorum. topu gordugu ve topun arkasinda oldugu muddetce yapmasi gereken her seyi muhtesem yapiyor ve rakibin kosularini iyi analiz edip pas arasi yapiyor, rakibi kovaliyor. ancak ne zaman topun onunde kalsa hareket etmeyi birakip tembel davraniyor.
zaten bu dedigimi de yapiyor olsa real madrid'in bu adami birakmasi mumkun olmazdi. muhtesem bir yetenek. daha once de yazdim yine yazayim, turkiye super liginden ilk 11 yapacak olsam ilk sececegim oyuncu kendisi olurdu. topun arkasinda olmadiginda yaptigi tembellikle bana ivan de la pena'yi hatirlatiyor. daha 18 yasinda barcelona a takimda oynamaya baslamisti, muhtesem yetenegini gozardi etmek imkansizdi. ancak 3 sene sonunda oyun tembelligi yuzunden gozden cikarildi. hos gittigi takim da o donemin en sukseli italyan takimi lazio'ydu. fakat yasadigi sakatliklar performans vermesine izin vermedi. ispanyaya geri donup espanyol formasi giydiginde ise oturdugu yerden takimi yoneten birine donusmustu.
aslinda de la pena'yi ilk kesfettigim yillarda tugay'a cok benzetiyordum. tugay da futbola basladigi ilk yillardan sonra benzer bir doneme girmisti. belki de 99'da takimdan gitmesine izin verilmesinde o oyun ici tembelliginin de etkisi vardi. tugay futbol icinde sacma kosular yapmadan, kosu mesafesini artirmadan ve tembellik de yapmadan tek ve net pas oyununu 32 yasindan sonra cozdu. sonrasi malum, blackburn rovers'in efsaneleri arasina girdi. de la pena ise prilo tarzinda bir oyuncu olmaya evrildi fakat asla super star olamadi.
rodriguez ise bacak boyu nedeniyle belki, de la pena ve tugay'dan ayriliyor. tugay ve de la pena kadar teknik olmasa da onlar kadar iyi saha gorusune ve yumusak ayaklara sahip. vurus teknigi de la pena'dan cok daha dusuk, tugay kadar iyi pasor degil ancak zidane gibi iyi oldugu seyleri futbol akliyla birlestirebilen bir oyuncu. zidane'in da en buyuk avantaji bacak boyu ve ayaklarinda beyni var gibi oynamasiydi. yanlis anlasilmasin rodriguez'e zidane gibi iyi demiyorum, futbola yaklasimlari birbirine benziyor diyorum. zidane de dribling uzerinden oynayan bir oyun kurucuydu. uzun paslarla quarter back misali oynamazdi. rodriguez de oyle.
bu noktada tekrar katedilen mesafeden bahsetmek gerekiyor. bilal'in cok mesafe katedip takima katki verdiginden bahsedilmis 26 eylul antep macinda. umut'un da cok kostugundan bahsediliyor podolski iyi oynamadi denilip. ben de sunu soyluyorum, dunyanin en sacma istatistigidir katedilen mesafe. tek basina hicbir anlam ifade etmez. turk teknik direktor masturbasyonundan baska bir sey degil. adamlar bu mesafe uzerinden disiplin uyguladiklarini falan saniyorlar. kosmayan oyuncu oynamaz deniyor mesela. peki ne zaman kosan oyuncu? nasil kosan oyuncu?
bilal antep macinda 30 ve 65 arasi futbol oynadi dogru. ancak bunun disinda kalan zamanlarda hicbir etkisi yoktu oyuna. mac basladiginda surekli yanlis tercihle selcuk tarzinda oynadi. bunu birakmasiyla takim futbol oynamaya biraz daha yaklasti. 65 sonrasi ise aslinda rakibe basacak hali bile kalmamisti. yaptigi dusuk tempo saglik kosularinin kosu mesafesine katilmasi yaptigi isi iyi gostermemeli. ozellikle sneijder'in yerine gectiginde 3 metre onundeki oyuncuyu bile kovalamamaya basladi. cikmasi gereken kisi bilal'di, yerine emre gecmeliydi.
rodriguez'in katettigi mesafe ise hep efektif alan kosusu. topun onunde kaldigi zamanki tembelligi atarsa bu adam her mac 12 km ile tamamlar. eger tabi bu istatistik hosunuza gidiyorsa bundan heyecanlanabilirsiniz. hamza da kendisini asla kesemez. fakat ben 12 km kosmasindansa 11 ile mac bitirip o topun pesinden kosmaya calistigi anlari yasamayip (ozellikle orta sahadaki diger oyuncularin yerlerini kaybetmesinden dolayi olan) onun yerine tembellik yapmamasini tercih ederim. cunku biri futbolcuyu yorarken digeri ise rakibin alanini daraltir.
ideal bir dunyada galatasaray'in orta sahasi 3 oyuncuyla yapilirdi. boylelikle melo'nun eksikligini hissetmezdik. maalesef turkiye'deki futbol anlayisinda capa oyuncu fetisi var. bu nedenle chedjou'yu melo'nun yerinde gorme olasiligimiz yuksek. eger bursaspor olsaydik bunu hakli bile bulabilirdim. mesela su anki bursaspor'da huseyin cimsir olsaydi yine sampiyonluk adayi bir takim olurlardi.
biz ise top oynamadan kazanamayiz. rakipten daha hizli top cevirip, rakipten daha iyi bosluk oyunu yapmamiz gerekiyor. cunku biz galatasaray'iz, bursaspor degil. bunu saglayabilecek takimdaki tek oyuncu rodriguez.
melo'nun menejeri eger gelmesini sagladiysa adama ekstra'dan 1 milyon euro versinler sesimi cikarmam. eger scout ekibi baski yapip getirdiyse adamlara zam yapsinlar. bu transferi kim bilincli olarak isteyip gerceklestirdiyse allah razi olsun. dun aksam maci pep ile birlikte seyrettik, her top rodriguez'e geldiginde aaa uuuu ooo demekten yorulduk, adam guzel futbol adina hareket yapmaktan yorulmadi.
muhtesem futbolcu.
zaten bu dedigimi de yapiyor olsa real madrid'in bu adami birakmasi mumkun olmazdi. muhtesem bir yetenek. daha once de yazdim yine yazayim, turkiye super liginden ilk 11 yapacak olsam ilk sececegim oyuncu kendisi olurdu. topun arkasinda olmadiginda yaptigi tembellikle bana ivan de la pena'yi hatirlatiyor. daha 18 yasinda barcelona a takimda oynamaya baslamisti, muhtesem yetenegini gozardi etmek imkansizdi. ancak 3 sene sonunda oyun tembelligi yuzunden gozden cikarildi. hos gittigi takim da o donemin en sukseli italyan takimi lazio'ydu. fakat yasadigi sakatliklar performans vermesine izin vermedi. ispanyaya geri donup espanyol formasi giydiginde ise oturdugu yerden takimi yoneten birine donusmustu.
aslinda de la pena'yi ilk kesfettigim yillarda tugay'a cok benzetiyordum. tugay da futbola basladigi ilk yillardan sonra benzer bir doneme girmisti. belki de 99'da takimdan gitmesine izin verilmesinde o oyun ici tembelliginin de etkisi vardi. tugay futbol icinde sacma kosular yapmadan, kosu mesafesini artirmadan ve tembellik de yapmadan tek ve net pas oyununu 32 yasindan sonra cozdu. sonrasi malum, blackburn rovers'in efsaneleri arasina girdi. de la pena ise prilo tarzinda bir oyuncu olmaya evrildi fakat asla super star olamadi.
rodriguez ise bacak boyu nedeniyle belki, de la pena ve tugay'dan ayriliyor. tugay ve de la pena kadar teknik olmasa da onlar kadar iyi saha gorusune ve yumusak ayaklara sahip. vurus teknigi de la pena'dan cok daha dusuk, tugay kadar iyi pasor degil ancak zidane gibi iyi oldugu seyleri futbol akliyla birlestirebilen bir oyuncu. zidane'in da en buyuk avantaji bacak boyu ve ayaklarinda beyni var gibi oynamasiydi. yanlis anlasilmasin rodriguez'e zidane gibi iyi demiyorum, futbola yaklasimlari birbirine benziyor diyorum. zidane de dribling uzerinden oynayan bir oyun kurucuydu. uzun paslarla quarter back misali oynamazdi. rodriguez de oyle.
bu noktada tekrar katedilen mesafeden bahsetmek gerekiyor. bilal'in cok mesafe katedip takima katki verdiginden bahsedilmis 26 eylul antep macinda. umut'un da cok kostugundan bahsediliyor podolski iyi oynamadi denilip. ben de sunu soyluyorum, dunyanin en sacma istatistigidir katedilen mesafe. tek basina hicbir anlam ifade etmez. turk teknik direktor masturbasyonundan baska bir sey degil. adamlar bu mesafe uzerinden disiplin uyguladiklarini falan saniyorlar. kosmayan oyuncu oynamaz deniyor mesela. peki ne zaman kosan oyuncu? nasil kosan oyuncu?
bilal antep macinda 30 ve 65 arasi futbol oynadi dogru. ancak bunun disinda kalan zamanlarda hicbir etkisi yoktu oyuna. mac basladiginda surekli yanlis tercihle selcuk tarzinda oynadi. bunu birakmasiyla takim futbol oynamaya biraz daha yaklasti. 65 sonrasi ise aslinda rakibe basacak hali bile kalmamisti. yaptigi dusuk tempo saglik kosularinin kosu mesafesine katilmasi yaptigi isi iyi gostermemeli. ozellikle sneijder'in yerine gectiginde 3 metre onundeki oyuncuyu bile kovalamamaya basladi. cikmasi gereken kisi bilal'di, yerine emre gecmeliydi.
rodriguez'in katettigi mesafe ise hep efektif alan kosusu. topun onunde kaldigi zamanki tembelligi atarsa bu adam her mac 12 km ile tamamlar. eger tabi bu istatistik hosunuza gidiyorsa bundan heyecanlanabilirsiniz. hamza da kendisini asla kesemez. fakat ben 12 km kosmasindansa 11 ile mac bitirip o topun pesinden kosmaya calistigi anlari yasamayip (ozellikle orta sahadaki diger oyuncularin yerlerini kaybetmesinden dolayi olan) onun yerine tembellik yapmamasini tercih ederim. cunku biri futbolcuyu yorarken digeri ise rakibin alanini daraltir.
ideal bir dunyada galatasaray'in orta sahasi 3 oyuncuyla yapilirdi. boylelikle melo'nun eksikligini hissetmezdik. maalesef turkiye'deki futbol anlayisinda capa oyuncu fetisi var. bu nedenle chedjou'yu melo'nun yerinde gorme olasiligimiz yuksek. eger bursaspor olsaydik bunu hakli bile bulabilirdim. mesela su anki bursaspor'da huseyin cimsir olsaydi yine sampiyonluk adayi bir takim olurlardi.
biz ise top oynamadan kazanamayiz. rakipten daha hizli top cevirip, rakipten daha iyi bosluk oyunu yapmamiz gerekiyor. cunku biz galatasaray'iz, bursaspor degil. bunu saglayabilecek takimdaki tek oyuncu rodriguez.
melo'nun menejeri eger gelmesini sagladiysa adama ekstra'dan 1 milyon euro versinler sesimi cikarmam. eger scout ekibi baski yapip getirdiyse adamlara zam yapsinlar. bu transferi kim bilincli olarak isteyip gerceklestirdiyse allah razi olsun. dun aksam maci pep ile birlikte seyrettik, her top rodriguez'e geldiginde aaa uuuu ooo demekten yorulduk, adam guzel futbol adina hareket yapmaktan yorulmadi.
muhtesem futbolcu.