• 69
    talihsiz bir demeçtir bu. bunu padagümspor teknik direktörü söylemiş olsa da talihsizdir.

    kaldı ki bunu söyleyen, galatasaray'ımız için başarı ile ter dökmüş, kulübün büyüklüğünü bildiği öngörülen eski futbolcumuz, şimdiki teknik direktörümüz.

    her takım taraftarı, her maç takımından galibiyet bekler. beklemelidir. insanın doğasıdır bu. kendisini mutlu edecek ya da mutlu edeceğini düşündüğü her kavram için beklentili olmak. aşk, para, sağlık, huzur, mutluluk, herkesin mutlu olduğu bir dünya vs...

    bizim taraftar olarak, özellikle galatasaray taraftarı olarak her maç için galibiyet beklentimizin olması normaldir. real madrid ile de oynasak dünyanın en seçkin futbolcularından oluşan bir karma ile de oynasak, maça 3-0 geriden başlasak dahi minicikte olsa her daim beklentimiz olacaktır. bizim galatasaray aşkımızın karşılığı varlığıdır ve varlığını yücelten başarılardır. yüzlerce maç üst üste hezimete uğrasak dahi ne bu aşk biter ne de zafer beklentilerimiz.

    son nefesimizi verene dek seve seve bekleriz.

    seneyi hatırlayamıyorum. 90 lı yıllar. sayın recep yazıcı hocamızın idaresinde antreman maçı . eski galatasaray futbolcusu olan dayım da maçı izlemekte.

    maç bitti. (tüm maç boyu rainbowları, cruyff turnleri, marseille rouletteleri vs... hatasız ve defalarca uygulamışım. biri seri çalımlarla uzaktan çekilen bir şut, diğeri kornerden gelen topa kafa vurmak suretiyle iki adet güzel gol attım. maçı 4-1 kazanmışız. bana göre maçın adamıyım) aynı takımda oynadığım fanatik fenerbahçeli amca oğlum ile beraber soluğu dayımın yanında aldık. amca oğlum maç boyu kanattan bindirmiş, 1-2 lere girmiş, sayısız orta denemiş, gerektiğinde geriye oynamış, savunmaya yardıma gitmiş. falan feşmekan. ama istatistiği yok. ben iyice kasıldım. dayımın yanında rahmetli turgan baba (turgan ece), müfit hoca ve fatih hoca var. orda tanıştım üçüyle de. heyecan tavan. dayıma döndüm zank diye. ağzım kulaklarımda "nasıl oynadım dayı?" dedim. sırıtıyorum tabi bi yandan. çünkü inanılmazım ya kendime göre. dayımın "senden bi bok olmaz. ama selçuk'ta (amcaoğlu) iş var." deyişiyle dünyam yıkıldı. kalem kalem anlattı neden böyle dediğini. benim yaptığımın sirk oyunu olduğunu, futbolun ne olduğunu. 2 saat susmadan anlattı. o günden sonra toparlayamadım kendimi. futbol, oynadığım gibi oynanır düşüncesi inat oldu bende. o sebeple bi bok olamadım cidden. he amcaoğlu bu mevzudan 2-3 hafta sonraki fenerbahçe maçında 2 gol 1 asistle oynadı. ben kulübeden izledim...

    bu böyle baya bir sürdü. pat diye bıraktım sonra. amcaoğlu ise ilerleyen yıllarda bir kaç kulüp gezdi. bense okul takımının en iyisi, mahallenin en çok top sektireni oldum. arif şenel'in bahçesinde iddiasına sektirme yarışı ve minyatür kale maçlar yaparak sigara, votka, bira vs. şişelerce, paketlerce zehir kazandım.

    neden mi anlattım bu saçma hikayeyi.

    hayattan çok beklentim var.
    çünkü hala içimde sentilyarda birde olsa o formayı tekrar giyme beklentim var.
    alkolü sigarayı bırakacağım sağlık günlere dair beklentim var.
    evlenme beklentim, doğacak çocuklarımla florya'ya, sami yen'e gitme beklentim var.
    88. dakikada galatasaray'ımın 4-0 mağlup olduğu maçı alacağına dair beklentim var.
    bu saydıklarımdan sadece galatasaray'ım için uğraşıyorum.

    bu sebeple "her maç galibiyet beklentim" var. bu sebeple "maalesef her maç galibiyet bekliyoruz" diyen zihniyetleri barındırmayacak galatasaray'a dair beklentim var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın