7623
ücretini falan geçiyorum (geçmiyorum da laf olsun işte). ben kendisinin futbolunu falan oldum olası beğenmem. ama hakkını verdiğim, "helal olsun sana sabri" dediğim çok maç oldu. gelelim benim için zurnanın zort dediği yere.
bu adam galatasaray'da eskiden var olan "abilik sistemi" denilen, aslında kötü bir sistem olan, lakin olduğundan da kötü gösterilen bir sistem içinde yetişti. ama bu "abilik sistemi"nde bile abilik vasfı olan (bir nevi sözünü dinletebilme, kendini kabul ettirebilme yeteneği) kişiler yaşı ilerlediğinde diğerlerine abilik yapabiliyor. örneğin hasan şaş bu sistemde yetişti ve bülent'ler falan gidince o vasfı hasan aldı ve takımda sözü geçen bir adam oldu. mesela arda'da da bu vasıf vardı. görüldüğü gibi şu an milli takımın kaptanı ve herkes her topu ona atıyor. ancak sabri'de böyle bir liderlik yeteneği yok. sabri zeki bir insan olmadığı için (mesela o kekeleme açıklaması falan hep bu çözümleme yeteneği olmamasından kaynaklanıyor) kendisinde bu vasfın olmadığının farkında değil. takımın en eskisi olduğu için kendini takımın abisi sanıyor ve saha içindeki bütün hareketlerini de bu çerçevede yapıyor. çok itici gözüküyor, çok konuşuyor. sözünü dinletmeye çalışıyor, taçı hızlı kullanmak isteyene "bırak" diyor. kendisi geriye dönmeyince orta sahadaki arkadaşına "yerime geç" diye komut veriyor. futbolu iyi bildiğini sanıp ona buna el kol yapıyor. aslında ekstra işleri bırakıp, kendini normal bir futbolcu olarak görse, sadece yapması gerekeni yapsa, bir kaç özelliğinden ötürü galatasaray'da oynayabilecek bir futbolcu sayılabilir.
bence bu kaptanlık meselelerinde falan sabri'ye hep dolaylı yoldan "sen yokluktan kaptan oldun, aslında sende kaptanlık vasfı yok" demeye çalıştılar. ama yineliyorum, sabri zeki bir adam olmadığı için bunu yine anlayamadı ve trip attı. sabri, eboue gibi bir futbolcunun yedeği iken iyi futbolcudur. çünkü o zaman bilir, hisseder, eboue benden iyi der. "eboue varken ben yedek futbolcuyum, şans geldiğinde düzgün oynamalıyım" der ama ne zaman sabri orada tek alternatif olarak kalır, o zaman takımın abisi havalarına bürünür, çok konuşur, ona buna el kol yapar.
işte bu tavırları yüzünden kendisinin galatasaray'dan ayrılma vakti gelmiştir. hakkını yemeyelim, iyi maçlar çıkardı ama bu takımın vazgeçilmezi ya da abisi olmadığını idrak etmesi gerekiyor.
bu adam galatasaray'da eskiden var olan "abilik sistemi" denilen, aslında kötü bir sistem olan, lakin olduğundan da kötü gösterilen bir sistem içinde yetişti. ama bu "abilik sistemi"nde bile abilik vasfı olan (bir nevi sözünü dinletebilme, kendini kabul ettirebilme yeteneği) kişiler yaşı ilerlediğinde diğerlerine abilik yapabiliyor. örneğin hasan şaş bu sistemde yetişti ve bülent'ler falan gidince o vasfı hasan aldı ve takımda sözü geçen bir adam oldu. mesela arda'da da bu vasıf vardı. görüldüğü gibi şu an milli takımın kaptanı ve herkes her topu ona atıyor. ancak sabri'de böyle bir liderlik yeteneği yok. sabri zeki bir insan olmadığı için (mesela o kekeleme açıklaması falan hep bu çözümleme yeteneği olmamasından kaynaklanıyor) kendisinde bu vasfın olmadığının farkında değil. takımın en eskisi olduğu için kendini takımın abisi sanıyor ve saha içindeki bütün hareketlerini de bu çerçevede yapıyor. çok itici gözüküyor, çok konuşuyor. sözünü dinletmeye çalışıyor, taçı hızlı kullanmak isteyene "bırak" diyor. kendisi geriye dönmeyince orta sahadaki arkadaşına "yerime geç" diye komut veriyor. futbolu iyi bildiğini sanıp ona buna el kol yapıyor. aslında ekstra işleri bırakıp, kendini normal bir futbolcu olarak görse, sadece yapması gerekeni yapsa, bir kaç özelliğinden ötürü galatasaray'da oynayabilecek bir futbolcu sayılabilir.
bence bu kaptanlık meselelerinde falan sabri'ye hep dolaylı yoldan "sen yokluktan kaptan oldun, aslında sende kaptanlık vasfı yok" demeye çalıştılar. ama yineliyorum, sabri zeki bir adam olmadığı için bunu yine anlayamadı ve trip attı. sabri, eboue gibi bir futbolcunun yedeği iken iyi futbolcudur. çünkü o zaman bilir, hisseder, eboue benden iyi der. "eboue varken ben yedek futbolcuyum, şans geldiğinde düzgün oynamalıyım" der ama ne zaman sabri orada tek alternatif olarak kalır, o zaman takımın abisi havalarına bürünür, çok konuşur, ona buna el kol yapar.
işte bu tavırları yüzünden kendisinin galatasaray'dan ayrılma vakti gelmiştir. hakkını yemeyelim, iyi maçlar çıkardı ama bu takımın vazgeçilmezi ya da abisi olmadığını idrak etmesi gerekiyor.
