102
evladım,ne el nino ne de ismi calinmis ne terörist ne de apocular.yalnız açıkca belirtiyorum bu adamlar hainler !
sizin "vatan" diye yüceltip kutsadığınız toprak parçasının, üzerinde yaşayan insanlardan bağımsız zerre kadar değeri, kıymeti yok bu adamların gözünde. sizin "millet" dediğiniz şeye aidiyet hissetmiyorlar, sizin "devlet" diye taptığınız tanrıya da tapmıyorlar.
ibn arabi gibi söyleyeyim daha net olsun: sizin taptığınız şey ayaklarının altındadır bu adamların.
ve bu size, bu adamları ve bu adamlar gibi düşünen başkalarını hedef gösterme hakkı vermez. bu ülkede bizim de en az sizin kadar hakkımız var. bu ülkedeki insanların nasıl daha mutlu yaşayabileceğine dair bizim de bir fikrimiz var, fikrimizi ifade etme hakkımız var.
apocu diyerek, terörist diyerek yok saymayı, sesimizi kısmayı, hatta mümkünse yok etmeyi gönlünüzden geçirdiğinizi biliyoruz,siyasi olarak müşterek olduğunuz tek nokta insanların özgürlüklerine tecavüz edilmesini savunmak olduğunu da biliyoruz, sözlükte elinizden tek gelen şey farklı düşünen insanların özgürlüğüne tecavüz edilmesini savunmak olduğu için sabah akşam çığırdığınızı biliyoruz, ama dünya sizin istediğiniz yönde dönmüyor maalesef. engelleyerek başınızı kuma sokabilirsiniz en fazla, ama götünüz açıkta, görüyoruz.
alexander cockburn ve noam chomsky gibi yazarlar,on yıllardır dünyanın en büyük terör örgütünün abd olduğunu söylüyor, on yıllardır altını çize çize abd ordusunun terör örgütü olduğunu söylüyor ve bunu dünyanın en büyük eğitim birimlerinde söylüyor. on yıllarca cornell'de, mit'de ders veriyor, abd'nin ve aynı zamanda dünyanın en büyük üniversitelerinde konferanslar veriyor, abd politikalarını en ağır dille eleştiriyor.biri amerikalı diğeri hem amerikalı hem yahudi olarak israil'i yerden yere vuruyorlar, filistin davasını sonuna kadar sahipleniyor, ve bunu da yine muazzam güçte bir yahudi lobisinin bulunduğu abd'de yapıyorlar. yani adamlar her iki kimliğine de, amerikalı ve yahudi kimliklerine de düpedüz "ihanet" ediyor. ve başına hiçbir iş gelmiyor, hiçbir zaman hakkında en ufak bir soruşturma açılmıyor, işini kaybetmek gibi bir korku yaşamıyor, ifade özgürlüğüne hiçbir zaman tecavüz edilmiyor.
chomsky'nin yazdığı kitaplara şu ana kadar tek bir yerde dava açılıyor: türkiye'de. evet, chomsky'nin "kitle medyasının ekonomi politiği: rızanın imalatı" isimli kitabı türkiye'de yayınlandığı zaman, yayıncı hakkında tck 301'den "türklüğü, cumhuriyeti ve tbmm'yi aşağılamak" ithamıyla dava açılıyor, chomsky 75 yaşında kalkıp yayıncısına destek vermek için türkiye'ye geliyor, dgm'ye kendisini ihbar ediyor.
yaşayan insanlar arasında kendisinden en çok alıntı yapılan insan olan, dünyanın yaşayan en büyük entelektüelleri arasında her zaman ilk sıralarda gösterilen, yazdığı kitaplar her dile çevrilip dünyanın her yerinde üniversitelerde okutulan, dünyanın her yerinden konferans vermesi için davetler alan bir adam, yazdıklarından dolayı mahkeme salonuyla sadece bu ülkede muhatap oluyor.
çünkü neden? çünkü bu ülkeye hakim olan zihniyet, sizin gibi gerizekalı nesilleri yetiştirmekle gurur duyan bir zihniyet. bu devlete hakim olanlar da zihniyet olarak sizden iki adım daha ileride değiller, onlar da aynı mekanizmanın ürünleri, ve aynı mekanizma yeni ürünler üretmeye devam ediyor, bu ülkeyi esir alan aptallık kendisini sürekli yeniden üretiyor, nesilden nesile taşıyor. evet, chomsky türkiye'nin kürtlere yönelik politikalarını on yıllardır sert bir şekilde eleştiriyor, çünkü bildiniz, o da bir apocu.
sartre fransa'nın cezayir politikasına karşı en şiddetli, en sert muhalefeti yürütüyordu, paris sokaklarında fransa aleyhine bildiriler dağıtıyordu. "yeryüzünün lanetlileri"ne yazdığı önsözde, apaçık şiddet övgüsü sayılabilecek ifadeler kullanır, sömürge ülkelerin haysiyetleri için savaşmalarını selamlar.
fransa'nın gerzekleri de, sartre'nın tutuklanması talebiyle devlet başkanına gittiler, devlet başkanı charles de gaulle, ki kendisi bir generaldir, dedi ki: "sartre fransa'dır."
yani abd, fransa, kendi içinden çıkan chomsky gibi, sartre gibi adamları, kendisine karşı azılı bir düşman olsalar da, "vatan haini" olsalar da, bir "değer" olarak benimsiyor ve onların ifade özgürlüğünü her ne pahasına olursa olsun koruyor. çünkü o ülkelerin muktedirleri, yani aynı zamanda dünyanın da en güçlü muktedirleri, o adamların ne kadar değerli olduklarını biliyor. çünkü ifade özgürlüğünün laf olsun diye savunulası bir şey değil, gerçekten de ülkenin değerini yükselten bir şey olduğunu biliyorlar, kendilerini en ağır şekilde eleştiren insanları bir övünç kaynağı olarak benimsiyor, "sartre fransa'dır" diyorlar. çünkü biliyorlar ki yüz yıl sonra, sartre'ın tutuklanmasını isteyen gerzeklerin hiçbirinin adını kimse anmayacak, ama sartre anılmaya devam edecek, insanların aklına fransa dendiği zaman sartre gelecek. çünkü biliyorlar ki 2400 yıl önce sokrates'i ödürenlerin adını şu an kimse bilmiyor, ama hepimiz sokrates'i tanıyoruz.
sen ise en mikro boyuttaki eleştirilere,hatta ve hatta eleştrileri bırak barış!!!! barış!!! diye çığlıklar atan insanları iki yüzlülükle suçluyor,sırf insanlar birbirlerini öldürmesinler,bu bir fizik kanunudur,etki tepkiyi doğurur,öldürdükçe ölürsünüz diyen (gayet rasyonel bir açıklamadır) adamı linç etmeye kalkıyorsun.bu ülkedeki muhalif yazar ve gazetecilerin yaşadığı baskıyı ve uğradığı zulmü tahayyül edemiyorum bile.
bu yüzden onlar abd, fransa; sen ise götü boklu türkiye'sin.bir daha yazıyorum bak "götü boklu türkiyesin" ulan milliyetçilik milliyetçilik diye ağlıyorsun, milliyetçiliği bile onlardan öğrendin, onların filozoflarının 250 sene önce düşünüp yazdığı şeylerden ilham aldın. aydınlanma düşüncesini de, liberalizmi de, sosyalizmi de, moderniteyi de, postmodern düşünceyi de onlar üretti, sen mal mal seyretmeye devam ediyorsun.
onlar rousseau, descartes, hobbes, spinoza, kant, hegel, schopenhauer,kant, engels, marx, nietzsche, freud, heidegger, foucault, sartre, weber, hume, bergson, wittgenstein, bentham gibi nice insanlar yetiştirdi. locke, milton, stuart mill gibi insanlar yüzlerce yıl önce ifade özgürlüğünü teorize ederek savunmaya çalıştı, sen 2015 yılında hala onları anlamaya bir gram yaklaşmış değilsin.
sen onların ürettiklerini çoğunlukla götünden anladın, güya dine savaş açıp yalan dolan seküler bir milliyetçiliği yeni din olarak benimsedin, devlet fetişini de aynen muhafaza ettin. bütün hukukunu onlardan ithal ederek, onlar gibi giyinip onlar gibi yaşayarak onların seviyesine çıkacağını zannettin. onlar şimdi insan haklarından bahsediyorlar, sen hala ahmakça bir milliyetçiliği tek varoluş formasyonu olarak bütün vatandaşlarına dayatmaya çalışıyorsun, bu dayatmaya karşı duranların her türlü özgürlüğüne tecavüz etmek için fırsat kolluyorsun, senin devlet ideolojine iman etmeyen herkesi hedef haline getiriyorsun, farklı hiçbir düşünceye tahammül edemiyorsun. sonra "niye bu haldeyiz" diye soruyorsun utanmadan, "şehitler ölmez vatan bölünmez" diye başlıklar açıyorsun. niye bu ülkeden dünya çapında filozoflar, bilim adamları çıkmıyor diye soruyorsun. cemil meriç'in dediği gibi, "düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı ülkede, düşünen adam nasıl çıksın?"
bunca rezilliğin içinde, şu sözlüğe bakıyorum da insanların dörtte üçü türk olmaktan gurur duyuyor. çünkü gurur duyabileceği başka hiçbir şey olmadığı için, kendi tercihi olmayan bir şeyle, türk olarak doğmakla gurur duymaya çalışıyor. çünkü boğazımıza kadar boka battığımız için, başımızı dik tutmaya çalışıyoruz.
velhasıl, bu rezillikte ısrar ediyorsun sevgili kardeşim. tamamen senin gibi düşünen, daha doğrusu düşünmeyen insanlarla dolu bir ülke hayal ediyorsun. ilkokulda 5 yıl boyunca her sabah andımız okuya okuya beyni çürüyen, milli bayramlarda marşlar eşliğinde uygun adım yürüyerek ibadet eden, ayin gibi törenleri, ritüelleri benimseyerek şiirler okuyarak büyütülen bir robot sürüsü hayal ediyorsun. bayrak görünce duygulanmayan, marş okunduğu zaman eşlik etmeyen, 10 kasımda saat dokuzu beş geçe bütün ülkede siren çalınınca saygı duruşuna geçmeyen insanlara tahammül edemiyorsun.
farklılığa, çeşitliliğe, çoğulculuğa hiçbir tahammülü olmayan, renksiz, daha doğrusu tek renk, yani sizin gibi bok rengi bir ülke hayal ediyorsunuz, çünkü size başka bir şeyi hayal etme fırsatı bile tanımadılar. kitlesel bir beyinsizliği milli değer olarak benimseyip dayatmaktan başka hiçbir vizyonunuz yok. bu zamana kadar büyük ölçüde başarılı da olundu bu konuda, ama dediğim gibi, dünya sizin istediğiniz yönde dönmüyor maalesef. çünkü insan aklı böyle bir ahmaklığa, böyle bir irrasyonelliğe bu kadar uzun süre tahammül edemez, edemiyor nitekim, zorla giydirmeye çalıştığınız don yırtılıyor illaki. "amanın ülkemiz bölünecek" manyaklığıyla devlet ideolojisini eleştiren herkesi hedef haline getirmek, sürdürülebilir bir politika değil, sürdürülemiyor nitekim.
kaldı ki, ben bu ülkenin bölünmesini bile açıkça ve rahatlıkla savunabilmeliyim icabında, çünkü bu da siyasi bir fikirdir ve korunmaya hakkı vardır. "medeni" dediğiniz ülkelerde insanlar bu gibi konuları da rahatlıkla oturup konuşurlar, tartışırlar, bölünme için referandum yaparlar, insan gibi iletişim kurarak karar verirler. çünkü bilirler ki, vatan, devlet denilen soyut kavramlar, bütün anlamlarını ve meşruiyetlerini insandan alırlar, insandan bağımsız hiçbir değerleri yoktur, insanların mutluluğu ülkelerin bölünmemesinden daha değerlidir. çünkü aslında dünyanın bütün toprakları, tek bir insanın kanını akıtmaya değmez.
siz ise, geçtim bölünmekten bahsetmeyi, insanları "ben kürdüm" dedikleri için hapislerde işkencelerde süründürmeyi norm diye bellediğiniz için, insanlara şiddete başvurmadan seslerini duyurabilme imkanı tanımadığınız için bu kadar rezil bir haldeyiz.
sonra da bir tanesi pkk'nın eylemlerinin değil kendinin bir hata olduğunu söylüyor.pek bilgili yazar arkadaş soruyorum o zaman sana,bu hatayı kim yaptı ? bana bu yıl üniversiteden mezun 2500 gencin neden dağa çıktığının açıklamasını yapmasını istiyorum.devletin hiç mi suçu yok ? şerefsizlik kalıtsal tabii size göre kürtlerde..
sonra bir diğeri de sözüm ona insanlık dersi vermeye çalışırken "haberleri izlerken keşke vur emri verilse diye baktığımız kalabalıktakilerden" diye bir laf ediyor,insan olan birinin ötekine keşke şunun kafasına sıksalar minvalinde bir laf edebileceğini hücrelerim kabul etmiyor,arkadaş içinde bulunduğu oksimorononun farkında değil.
burada şehitler ölmez diye bas bas bağıranlara da söyleyeyim,ölen askerlerin hiçbiri umurunuzda da değil biliyoruz. hadi ırkçısınız, sokaklarda keskin nişancılar tarafından öldürülen kürt çocukları, sırf kürt olduğu için linç edilen insanlar umurunuzda bile değil biliyoruz. ancak o çok sevdiğiniz, şehit edebiyatı yaptığınız askerler de umurunuzda değil. eğer birazcık değer verseydiniz o gençlere, bu savaşın bitmesi barışın gelmesi için yırtınırdınız siz de. ancak klavye delikanlılığı insanların yaşaması için çırpınmaktan daha tatlı geliyor tabii.
size "terörist ya da apocu" olmadığımızı, yani "kötü" insanlar olmadığımızı, en az sizin kadar onurlu ve özgür yaşamaya hakkımız olduğunu anlatmaya çalışmak zorunda kalmamız hazin, ama nasibimize bu düştü, bu ülkede doğduk. ve çekinmeden söylemek zorundayız, biz vatan hainiyiz, sizi de vatan haini olmaya davet ediyoruz. kendinizi bu zavallılığa mahkum etmeyin, kafanızı kuma gömmeyin, farklı fikirleri duymaya tahammül edin, başka türlü insan olmanıza imkan yok çünkü.
ama yine de ısrar ediyorsanız nazımla bitirelim,
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
sizin "vatan" diye yüceltip kutsadığınız toprak parçasının, üzerinde yaşayan insanlardan bağımsız zerre kadar değeri, kıymeti yok bu adamların gözünde. sizin "millet" dediğiniz şeye aidiyet hissetmiyorlar, sizin "devlet" diye taptığınız tanrıya da tapmıyorlar.
ibn arabi gibi söyleyeyim daha net olsun: sizin taptığınız şey ayaklarının altındadır bu adamların.
ve bu size, bu adamları ve bu adamlar gibi düşünen başkalarını hedef gösterme hakkı vermez. bu ülkede bizim de en az sizin kadar hakkımız var. bu ülkedeki insanların nasıl daha mutlu yaşayabileceğine dair bizim de bir fikrimiz var, fikrimizi ifade etme hakkımız var.
apocu diyerek, terörist diyerek yok saymayı, sesimizi kısmayı, hatta mümkünse yok etmeyi gönlünüzden geçirdiğinizi biliyoruz,siyasi olarak müşterek olduğunuz tek nokta insanların özgürlüklerine tecavüz edilmesini savunmak olduğunu da biliyoruz, sözlükte elinizden tek gelen şey farklı düşünen insanların özgürlüğüne tecavüz edilmesini savunmak olduğu için sabah akşam çığırdığınızı biliyoruz, ama dünya sizin istediğiniz yönde dönmüyor maalesef. engelleyerek başınızı kuma sokabilirsiniz en fazla, ama götünüz açıkta, görüyoruz.
alexander cockburn ve noam chomsky gibi yazarlar,on yıllardır dünyanın en büyük terör örgütünün abd olduğunu söylüyor, on yıllardır altını çize çize abd ordusunun terör örgütü olduğunu söylüyor ve bunu dünyanın en büyük eğitim birimlerinde söylüyor. on yıllarca cornell'de, mit'de ders veriyor, abd'nin ve aynı zamanda dünyanın en büyük üniversitelerinde konferanslar veriyor, abd politikalarını en ağır dille eleştiriyor.biri amerikalı diğeri hem amerikalı hem yahudi olarak israil'i yerden yere vuruyorlar, filistin davasını sonuna kadar sahipleniyor, ve bunu da yine muazzam güçte bir yahudi lobisinin bulunduğu abd'de yapıyorlar. yani adamlar her iki kimliğine de, amerikalı ve yahudi kimliklerine de düpedüz "ihanet" ediyor. ve başına hiçbir iş gelmiyor, hiçbir zaman hakkında en ufak bir soruşturma açılmıyor, işini kaybetmek gibi bir korku yaşamıyor, ifade özgürlüğüne hiçbir zaman tecavüz edilmiyor.
chomsky'nin yazdığı kitaplara şu ana kadar tek bir yerde dava açılıyor: türkiye'de. evet, chomsky'nin "kitle medyasının ekonomi politiği: rızanın imalatı" isimli kitabı türkiye'de yayınlandığı zaman, yayıncı hakkında tck 301'den "türklüğü, cumhuriyeti ve tbmm'yi aşağılamak" ithamıyla dava açılıyor, chomsky 75 yaşında kalkıp yayıncısına destek vermek için türkiye'ye geliyor, dgm'ye kendisini ihbar ediyor.
yaşayan insanlar arasında kendisinden en çok alıntı yapılan insan olan, dünyanın yaşayan en büyük entelektüelleri arasında her zaman ilk sıralarda gösterilen, yazdığı kitaplar her dile çevrilip dünyanın her yerinde üniversitelerde okutulan, dünyanın her yerinden konferans vermesi için davetler alan bir adam, yazdıklarından dolayı mahkeme salonuyla sadece bu ülkede muhatap oluyor.
çünkü neden? çünkü bu ülkeye hakim olan zihniyet, sizin gibi gerizekalı nesilleri yetiştirmekle gurur duyan bir zihniyet. bu devlete hakim olanlar da zihniyet olarak sizden iki adım daha ileride değiller, onlar da aynı mekanizmanın ürünleri, ve aynı mekanizma yeni ürünler üretmeye devam ediyor, bu ülkeyi esir alan aptallık kendisini sürekli yeniden üretiyor, nesilden nesile taşıyor. evet, chomsky türkiye'nin kürtlere yönelik politikalarını on yıllardır sert bir şekilde eleştiriyor, çünkü bildiniz, o da bir apocu.
sartre fransa'nın cezayir politikasına karşı en şiddetli, en sert muhalefeti yürütüyordu, paris sokaklarında fransa aleyhine bildiriler dağıtıyordu. "yeryüzünün lanetlileri"ne yazdığı önsözde, apaçık şiddet övgüsü sayılabilecek ifadeler kullanır, sömürge ülkelerin haysiyetleri için savaşmalarını selamlar.
fransa'nın gerzekleri de, sartre'nın tutuklanması talebiyle devlet başkanına gittiler, devlet başkanı charles de gaulle, ki kendisi bir generaldir, dedi ki: "sartre fransa'dır."
yani abd, fransa, kendi içinden çıkan chomsky gibi, sartre gibi adamları, kendisine karşı azılı bir düşman olsalar da, "vatan haini" olsalar da, bir "değer" olarak benimsiyor ve onların ifade özgürlüğünü her ne pahasına olursa olsun koruyor. çünkü o ülkelerin muktedirleri, yani aynı zamanda dünyanın da en güçlü muktedirleri, o adamların ne kadar değerli olduklarını biliyor. çünkü ifade özgürlüğünün laf olsun diye savunulası bir şey değil, gerçekten de ülkenin değerini yükselten bir şey olduğunu biliyorlar, kendilerini en ağır şekilde eleştiren insanları bir övünç kaynağı olarak benimsiyor, "sartre fransa'dır" diyorlar. çünkü biliyorlar ki yüz yıl sonra, sartre'ın tutuklanmasını isteyen gerzeklerin hiçbirinin adını kimse anmayacak, ama sartre anılmaya devam edecek, insanların aklına fransa dendiği zaman sartre gelecek. çünkü biliyorlar ki 2400 yıl önce sokrates'i ödürenlerin adını şu an kimse bilmiyor, ama hepimiz sokrates'i tanıyoruz.
sen ise en mikro boyuttaki eleştirilere,hatta ve hatta eleştrileri bırak barış!!!! barış!!! diye çığlıklar atan insanları iki yüzlülükle suçluyor,sırf insanlar birbirlerini öldürmesinler,bu bir fizik kanunudur,etki tepkiyi doğurur,öldürdükçe ölürsünüz diyen (gayet rasyonel bir açıklamadır) adamı linç etmeye kalkıyorsun.bu ülkedeki muhalif yazar ve gazetecilerin yaşadığı baskıyı ve uğradığı zulmü tahayyül edemiyorum bile.
bu yüzden onlar abd, fransa; sen ise götü boklu türkiye'sin.bir daha yazıyorum bak "götü boklu türkiyesin" ulan milliyetçilik milliyetçilik diye ağlıyorsun, milliyetçiliği bile onlardan öğrendin, onların filozoflarının 250 sene önce düşünüp yazdığı şeylerden ilham aldın. aydınlanma düşüncesini de, liberalizmi de, sosyalizmi de, moderniteyi de, postmodern düşünceyi de onlar üretti, sen mal mal seyretmeye devam ediyorsun.
onlar rousseau, descartes, hobbes, spinoza, kant, hegel, schopenhauer,kant, engels, marx, nietzsche, freud, heidegger, foucault, sartre, weber, hume, bergson, wittgenstein, bentham gibi nice insanlar yetiştirdi. locke, milton, stuart mill gibi insanlar yüzlerce yıl önce ifade özgürlüğünü teorize ederek savunmaya çalıştı, sen 2015 yılında hala onları anlamaya bir gram yaklaşmış değilsin.
sen onların ürettiklerini çoğunlukla götünden anladın, güya dine savaş açıp yalan dolan seküler bir milliyetçiliği yeni din olarak benimsedin, devlet fetişini de aynen muhafaza ettin. bütün hukukunu onlardan ithal ederek, onlar gibi giyinip onlar gibi yaşayarak onların seviyesine çıkacağını zannettin. onlar şimdi insan haklarından bahsediyorlar, sen hala ahmakça bir milliyetçiliği tek varoluş formasyonu olarak bütün vatandaşlarına dayatmaya çalışıyorsun, bu dayatmaya karşı duranların her türlü özgürlüğüne tecavüz etmek için fırsat kolluyorsun, senin devlet ideolojine iman etmeyen herkesi hedef haline getiriyorsun, farklı hiçbir düşünceye tahammül edemiyorsun. sonra "niye bu haldeyiz" diye soruyorsun utanmadan, "şehitler ölmez vatan bölünmez" diye başlıklar açıyorsun. niye bu ülkeden dünya çapında filozoflar, bilim adamları çıkmıyor diye soruyorsun. cemil meriç'in dediği gibi, "düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı ülkede, düşünen adam nasıl çıksın?"
bunca rezilliğin içinde, şu sözlüğe bakıyorum da insanların dörtte üçü türk olmaktan gurur duyuyor. çünkü gurur duyabileceği başka hiçbir şey olmadığı için, kendi tercihi olmayan bir şeyle, türk olarak doğmakla gurur duymaya çalışıyor. çünkü boğazımıza kadar boka battığımız için, başımızı dik tutmaya çalışıyoruz.
velhasıl, bu rezillikte ısrar ediyorsun sevgili kardeşim. tamamen senin gibi düşünen, daha doğrusu düşünmeyen insanlarla dolu bir ülke hayal ediyorsun. ilkokulda 5 yıl boyunca her sabah andımız okuya okuya beyni çürüyen, milli bayramlarda marşlar eşliğinde uygun adım yürüyerek ibadet eden, ayin gibi törenleri, ritüelleri benimseyerek şiirler okuyarak büyütülen bir robot sürüsü hayal ediyorsun. bayrak görünce duygulanmayan, marş okunduğu zaman eşlik etmeyen, 10 kasımda saat dokuzu beş geçe bütün ülkede siren çalınınca saygı duruşuna geçmeyen insanlara tahammül edemiyorsun.
farklılığa, çeşitliliğe, çoğulculuğa hiçbir tahammülü olmayan, renksiz, daha doğrusu tek renk, yani sizin gibi bok rengi bir ülke hayal ediyorsunuz, çünkü size başka bir şeyi hayal etme fırsatı bile tanımadılar. kitlesel bir beyinsizliği milli değer olarak benimseyip dayatmaktan başka hiçbir vizyonunuz yok. bu zamana kadar büyük ölçüde başarılı da olundu bu konuda, ama dediğim gibi, dünya sizin istediğiniz yönde dönmüyor maalesef. çünkü insan aklı böyle bir ahmaklığa, böyle bir irrasyonelliğe bu kadar uzun süre tahammül edemez, edemiyor nitekim, zorla giydirmeye çalıştığınız don yırtılıyor illaki. "amanın ülkemiz bölünecek" manyaklığıyla devlet ideolojisini eleştiren herkesi hedef haline getirmek, sürdürülebilir bir politika değil, sürdürülemiyor nitekim.
kaldı ki, ben bu ülkenin bölünmesini bile açıkça ve rahatlıkla savunabilmeliyim icabında, çünkü bu da siyasi bir fikirdir ve korunmaya hakkı vardır. "medeni" dediğiniz ülkelerde insanlar bu gibi konuları da rahatlıkla oturup konuşurlar, tartışırlar, bölünme için referandum yaparlar, insan gibi iletişim kurarak karar verirler. çünkü bilirler ki, vatan, devlet denilen soyut kavramlar, bütün anlamlarını ve meşruiyetlerini insandan alırlar, insandan bağımsız hiçbir değerleri yoktur, insanların mutluluğu ülkelerin bölünmemesinden daha değerlidir. çünkü aslında dünyanın bütün toprakları, tek bir insanın kanını akıtmaya değmez.
siz ise, geçtim bölünmekten bahsetmeyi, insanları "ben kürdüm" dedikleri için hapislerde işkencelerde süründürmeyi norm diye bellediğiniz için, insanlara şiddete başvurmadan seslerini duyurabilme imkanı tanımadığınız için bu kadar rezil bir haldeyiz.
sonra da bir tanesi pkk'nın eylemlerinin değil kendinin bir hata olduğunu söylüyor.pek bilgili yazar arkadaş soruyorum o zaman sana,bu hatayı kim yaptı ? bana bu yıl üniversiteden mezun 2500 gencin neden dağa çıktığının açıklamasını yapmasını istiyorum.devletin hiç mi suçu yok ? şerefsizlik kalıtsal tabii size göre kürtlerde..
sonra bir diğeri de sözüm ona insanlık dersi vermeye çalışırken "haberleri izlerken keşke vur emri verilse diye baktığımız kalabalıktakilerden" diye bir laf ediyor,insan olan birinin ötekine keşke şunun kafasına sıksalar minvalinde bir laf edebileceğini hücrelerim kabul etmiyor,arkadaş içinde bulunduğu oksimorononun farkında değil.
burada şehitler ölmez diye bas bas bağıranlara da söyleyeyim,ölen askerlerin hiçbiri umurunuzda da değil biliyoruz. hadi ırkçısınız, sokaklarda keskin nişancılar tarafından öldürülen kürt çocukları, sırf kürt olduğu için linç edilen insanlar umurunuzda bile değil biliyoruz. ancak o çok sevdiğiniz, şehit edebiyatı yaptığınız askerler de umurunuzda değil. eğer birazcık değer verseydiniz o gençlere, bu savaşın bitmesi barışın gelmesi için yırtınırdınız siz de. ancak klavye delikanlılığı insanların yaşaması için çırpınmaktan daha tatlı geliyor tabii.
size "terörist ya da apocu" olmadığımızı, yani "kötü" insanlar olmadığımızı, en az sizin kadar onurlu ve özgür yaşamaya hakkımız olduğunu anlatmaya çalışmak zorunda kalmamız hazin, ama nasibimize bu düştü, bu ülkede doğduk. ve çekinmeden söylemek zorundayız, biz vatan hainiyiz, sizi de vatan haini olmaya davet ediyoruz. kendinizi bu zavallılığa mahkum etmeyin, kafanızı kuma gömmeyin, farklı fikirleri duymaya tahammül edin, başka türlü insan olmanıza imkan yok çünkü.
ama yine de ısrar ediyorsanız nazımla bitirelim,
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.