• 65
    --- flying dutchman ---

    1-proleterin burjuva ile imtihanı: tamamen sallıyorum, denizlispor, fenerbahçe'yi mağlup eder. maç sonu futbol tartışma programları başlar. hepsinden ağız birliği etmişcesine aynı şey duyulur. "fenerbahçe'ye bakıyorum, guiza 14 milyon euro, denizlispor'a bakıyorum, tüm takımın değeri 5 milyon euro, guiza'nın parasıyla bir takım kurulur". eeeee..ne yapalım peki, fenerbahçe almasın mı guiza'yı? burnley geçen hafta manchester united'ı 1-0 mağlup etti alan shearer'ın ağzından "rio ferdinand'a bakıyorum 30 milyon pound, onun parasıyla burnley takımını kurarsın" diye bir laf çıkmadı. bu mantıkla bakarsak da cristiano ronaldo'nun parasıyla galatasaray kuruluyor. futbolda bazı takımlar her zaman daha pahalı transferler yaparlar, bazıları da mütevazi bütçelere sahiptir. lig sonunda ikisi de birbirine yakın sıralamada bitirse anlayacağım da 16. sıradaki takım 2. sıradaki takımı mağlup edince hemen bu muhabbeti temcit pilavı gibi önümüze getirmek kolaycılık oluyor.

    2-10'un vedası: "dünya futbolunda 10 numara devri bitti". son yıllarda daha da sık duymaya başladık bu lafı. yine altı doldurulamadığı zaman çok havada kalan bir başka ifade. lampard ve gerrard, 8 numara giyip liverpool ve chelsea'nin orta sahasında bir ileri bir geri koşuyorlar ya, hemen 10 numarayı bitirdiler dünya futbolunda. duyan da messi her maç puyol'a yüz kere yardıma geliyor sanar. wolfsburg'lu misimiovic de jüpiter premier ligi'nde oynuyor zaten. dünya futbolunda 10 numaranın bittiği falan yok. buyurun beşiktaş harıl harıl arıyor kaç aydır. bunun sebebi şu, diğer 10 adamın koordinasyonu ile çıkan sinerjiden 11 kişilik bir performans alırsanız, elinizde defansa çok katkı yapmayan ama oyunda da çok yorulmayan bir yaratıcı adam kalır. böyle zamanlarda pekala performans alırsınız bu adamdan. ama günümüzde bir takımın orta sahası prekazi, oğuz çetin ve sergen yalçın'dan oluşursa elbette hiç birisinden verim alamazsınız.

    3-iki cambaz-bir ip: ne zaman bir takım orta sahanın ortasına iki tane birebirde adam transfer eder hemen muhabbet başlar. "bu iki adam yanyana oynamaz". tümer-sergen, alex-deivid, sergen-hagi ve türevleri için söylendi durdu yıllar boyunca. niye yanyana oynamazlar ben çözemedim, bir de misal yan yana oynamazlar ama arka arkaya oynarlar mı? ya da biri kalede öbürü forvette olsa oynarlar mı? bu aslında "dünya futbolunda 10 numara kalmadı?" düşüncesinin bir uzantısı. bereket real madrid türk takımı değil. 2 aydır ronaldo ile kaka yanyana oynar mı plağını dinliyorduk.

    4-aldım verdim ben seni yendim: bu da son yıllarda moda bir yorum haline geldi. "şimdi şu sion takımına bak, fenerbahçe'ye hangi adamını alırsın?" yahu niye illa bir adam almak zorundayım o takımın benimkinden iyi takım olduğunu kanıtlamak için? bir de kaç adam alacağım, misal 2 adam alırsam kötü takım mı oluyor? optimum rakam kaç bu iş için? united orta sahasından, carrick, scholes, fletcher oynarsa hiç bir adamı almam mesela? united kötü takım mı oluyor bu durumda? bunun uzantıları var tabi. galatasaray'ın yedeklerinden hepsi beşiktaş'ta ilk onbir oynar, real'in kapının önüne koyduğu adam türkiye'de banko oynar vesaire vesaire...

    5-sahur sevdalıları: bir maç 0-0 mı bitti? çok gol pozisyonu olmadı mı? daha programa girmeden yorum hazırdır. "güntekin, sabaha kadar oynansa bu maç 0-0 biter". futbol yorumcularının kullandığı en iddialı yorum bu sanırım. tüm futbol programlarının istisnalar dışında prime time'da başladığı düşünülürse adamlar 7-8 saatlik bahis yapıyorlar, özgüvene helal olsun. dünya tarihi sıkıcı, çok pozisyon olmayan maçların son 2-3 dakikada gidip geldiği örneklerle dolu ama (euro 2008 hırvatistan-türkiye) kim takar onları? bir de niye illa sabaha kadar oynuyorlar 0-0 biteceğini kanıtlamak için? sahura kadar oynasınlar yetmiyor mu?

    6-kumaşı iyi: işte en sevdiklerimden birisi daha. yeni transfer, maça çıkmış, gol yok, çok büyük bir atraksiyon yok, göze çarpan bir hareketi bile yok, ama adamı ilk maçtan yerin dibine batırmak da olmaz, yorum hazır: "çok etkili olamadı ama kumaşı iyi, belli oluyor". ne kumaşı lan, mahmutpaşa gabardin atölyesi mi bu? bir adam kötüyse, "kötüydü ama kumaşı iyi kumaşı, bizim üzerimize uymadı" bahanesini hiç anlamam. marek heinz için duymuştum en son. ilk maçında sami yen'deydim, bir sivas maçı olması lazım. basit ifadeyle hiç bir şey yapmadı. eve geldim. erman toroğlu başlamış, "heinz pek görünmedi", şansal ordan bağlıyor, "erman hocam ama kumaşı iyi, o belli oluyor, yani ne yaptığını bilen.....". daha çok avrupa'lı topçular için söylenir bu, türkler bir anda merserize muamelesi görür sinir olurum.

    7-değiştir formaları: yıllar önce bir beşiktaş-kocaelispor maçı vardı. maç sonunda hakem kararından şikayetçi olan hikmet karaman burnundan soluyarak sahadan çıkarken kameralara "laaaaaaaan........değiştir formaları beş olur beş!!!!!" diye patlayarak beni yerlere yeksan etmişti. bu da bir klişe. "şimdi sevgili dutchman iki takımın formaları değişsen hangisi galatasaray hangisi gaziantepspor anlayamazsın, fark olmaz." illa sırtına galatasaray forması geçiren aslan kesilecek ya.

    8-trink avrupa: türk futbolcularının avrupa'ya gitme istekleri veya birinci lig kulüplerinin mali durumları masaya yatırılır. amcam atlar oradan hemen. "şimdi hocam, avrupa'da böyle değil, günü geldi mi, paran trink hesabına yatıyor, öyle kulüple muhattap olma yok, bankaya gidip hesabından çekiyorsun". bu adamlar ya hiç eft ücreti ödememişler ya da hiç dayak yememişler. gretna, ferencvaros, bir dolu ingiliz kulübü, borussia dortmund avrupa'da değil zaten başka bir gezegende (son örnek feyenoord ile oldu). futbolcu maaşlarını ödeyemeyen bir dolu kulüp varken avrupa'da, bu yıllardır söylenir, son 10 yılda bu yüzden topu atan bir dolu kulüp oldu ama sözlem değişmedi. trink yatıyor, onu biliyoruz.

    9-cavcav işini bilir: bu aslında ilhan cavcav'a özgü bir durum değil. anadoluya, afrika'dan cüzi bedellerle transfer olan her futbolcu için söyleniyor bu. hele bir de dört büyüklere gol atmışsa. son ürünü tazemeta bunun. "hocam anadolu kulüpleri arıyor buluyor, fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş milyon dolarları saçıyorlar, yazık değil mi bu paralara"...sonra o adam istanbula geliyor bavulu toplayıp....eee...1 yıl sonra anadolu'ya geri dönüş. bu tür takımların afrika'lıların kendilerini gösterebilmek için özel hazırlandıkları maçlardan tüm bir transfer politikasını değerlendirmemek lazım.

    10-face-off: "şimdi bak haşmet, galatasaray'dan iki takım çıkar, ikisi de ilk ikiye oynar, bu takımı gerets bu hale getirdi, inanılır gibi değil". 10 yıldır galatasaray'dan 2 takım çıkıyor ikisi de ilk ikiye oynuyor türk futbolunda. bu klişenin temelini atan adam hıncal uluç'tur. terim, hagi, gerets, skibbe, feldkamp, rijkaard farketmedi. geniş kadrolu bir dolu takım var dünyada. farklı oyuncuları kullanıp başarıya ulaşabilen tipik takımlar manchester united, arsenal ve liverpool olarak sayılabilir ama bular için hiç ingiliz basınında yedeklerle asları sahanın iki yanına dağıtıp, "united'dan iki takım çıkar, ikisi de şl'de finale gider" yazıldığını görmedim. bize özgü bu da. tamam kadro genişliği önemlidir, rotasyon güzeldir de volkan yaman, orkun uşak, aydın yılmaz'la neyin ilk ikisine oynuyorsunuz?

    --- flying dutchman ---

    http://vliegendenederlander.blogspot.com/...ulemasi-klisesi.html

    harika bir yazi, bi solukta okudum acayip guldum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın