4346
kendisinin döneminde kazanılan kupaların galatasaray'ın büyüklüğüyle ilgili olduğunu düşündüğüm yetersiz teknik direktör. şöyle bir bakalım. geçen sene ligdeki son 7 maç mesela. hanginiz arkanıza yaslandınız da rahat rahat izleyebildiniz galatasaray'ı? beşiktaş geçen sene oynadığı futbolla bize göre daha çok hak etmişti şampiyonluğu. ellerinde muslera, melo ve sneijder gibi papazlar yoktu ve son düzlüğü kaldıramadılar. galatsaray tarihi boyunca potaya girdiği bir şampiyonada %90 şampiyon olmuş bir takımdır. finaline kaldığı uefa ve avrupa super kupasını bile efsane arsenal ve real madrid kadrolarından almıştır. tarif edilemeyecek bir kazanma güdüsüdür bu ve kulübün genlerine işlemiştir artık. bundan sonraki senelerde de ne zaman potaya girersek o zaman o turnuvayı kazanırız. bunu salt teknik direktör veya futbolcuya mal edemezsiniz. zira daha evvel bu zaferleri yaşamayan oyuncu ve antrenörler için konuşursak, onların kazanma duygusunu bilmediği noktada da devreye bence kulübün asıl gücü olan taraftar girecektir. yani bu alışkanlık her zaman devam edecektir evelallah.
ama şurada bir allah'ın kulu bile geçen sene kazanılan çifte kupayla dün kazanılan süper kupayı dibine kadar hak ettik diyemez. kupa finalinde bursa'nın kaçırdıkları, ligde son 7 maçta muslera'nın özellikle mersin ve beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlar, gençler maçında stancu'nun kaçırdığı akıl almaz gol, beşiktaş'ın berabere kaldığı antep maçında atamadığı goller. şöyle bir hatırlayın. bunların hocayla falan bir ilgisi yok, olsa da en fazla baldır. ya da kulübün winner yapısı. yoksa hangi maçı hamza çevirdi? hangi maçta eze eze üstün oynayarak rakiplerini geçti? sıfır, koskoca bir sıfır.
galatasaray futbol takımı'nın hamza efendi geldiğinden beri 1 tane maçını gösterin bana lütfen. belki deplasmadaki konya maçı. veya bilic'in beşiktaş'ının oynadığı gibi 'avrupa'da sağlam rakiplere karşı bu oyun tutar' diyebileceğiniz 1 tane oyununu gösterin yahu. 1 tane. şu ana kadar elimizde olan tüm veriler avrupada bizi bir felaketin beklediğini göstermiyor mu? doğru değilse doğru değil, saçmalıyorsun deyin. ne hız, ne kuvvet, ne hareketli ya da duran top organizasyonu. tüm planımız sneijder'in doğuştan gelen ve hollanda eğitim sistemiyle gelişen kafasındaki oyun setleri, muslera'nın de kedi refleksleri, o kadar.
malesef galatasaray'ı bu oyun ve oyuncu yapısıyla iyi günler beklemiyor. kısmet de bir yere kadar. özellikle şampiyonlar ligi maçlarında çok üzülecek ve yine sefillerin maytap konusu olacağız. bu çok net. avrupa refleksi falan, geçin bunları, sabri'yle chedjou'yla selçuk ya da burak yılmaz'la olmaz o işler. sneijder, muslera ve podolski de takım olamadıktan sonra mucize yaratamazlar.
kulüp açık bir şekilde hamle yapmak için 15 ağustos'u bekliyor. belli ki vasıfsız yönetim ve vizyonsuz hamza ffp'den allah gibi korkuyor ve çare üretemiyor çünkü vasıfları ve akılları yok malesef. oradan erteleme için olumlu bir sonuç çıkarsa belli ki birkaç adam alınacak ama o adamların kalitesi avrupa'da tüm liglerin başladığı ve takımların kadrolarına son şeklini verdikleri bu dönemde ne kadar olabilir, büyük bir soru işareti?
allah bu yönetim ve hocayla tüm galatasaray taraftarına sabır versin. zira taraftarın endişesini ne gören ne de ona göre hareket eden birileri var.
ama şurada bir allah'ın kulu bile geçen sene kazanılan çifte kupayla dün kazanılan süper kupayı dibine kadar hak ettik diyemez. kupa finalinde bursa'nın kaçırdıkları, ligde son 7 maçta muslera'nın özellikle mersin ve beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlar, gençler maçında stancu'nun kaçırdığı akıl almaz gol, beşiktaş'ın berabere kaldığı antep maçında atamadığı goller. şöyle bir hatırlayın. bunların hocayla falan bir ilgisi yok, olsa da en fazla baldır. ya da kulübün winner yapısı. yoksa hangi maçı hamza çevirdi? hangi maçta eze eze üstün oynayarak rakiplerini geçti? sıfır, koskoca bir sıfır.
galatasaray futbol takımı'nın hamza efendi geldiğinden beri 1 tane maçını gösterin bana lütfen. belki deplasmadaki konya maçı. veya bilic'in beşiktaş'ının oynadığı gibi 'avrupa'da sağlam rakiplere karşı bu oyun tutar' diyebileceğiniz 1 tane oyununu gösterin yahu. 1 tane. şu ana kadar elimizde olan tüm veriler avrupada bizi bir felaketin beklediğini göstermiyor mu? doğru değilse doğru değil, saçmalıyorsun deyin. ne hız, ne kuvvet, ne hareketli ya da duran top organizasyonu. tüm planımız sneijder'in doğuştan gelen ve hollanda eğitim sistemiyle gelişen kafasındaki oyun setleri, muslera'nın de kedi refleksleri, o kadar.
malesef galatasaray'ı bu oyun ve oyuncu yapısıyla iyi günler beklemiyor. kısmet de bir yere kadar. özellikle şampiyonlar ligi maçlarında çok üzülecek ve yine sefillerin maytap konusu olacağız. bu çok net. avrupa refleksi falan, geçin bunları, sabri'yle chedjou'yla selçuk ya da burak yılmaz'la olmaz o işler. sneijder, muslera ve podolski de takım olamadıktan sonra mucize yaratamazlar.
kulüp açık bir şekilde hamle yapmak için 15 ağustos'u bekliyor. belli ki vasıfsız yönetim ve vizyonsuz hamza ffp'den allah gibi korkuyor ve çare üretemiyor çünkü vasıfları ve akılları yok malesef. oradan erteleme için olumlu bir sonuç çıkarsa belli ki birkaç adam alınacak ama o adamların kalitesi avrupa'da tüm liglerin başladığı ve takımların kadrolarına son şeklini verdikleri bu dönemde ne kadar olabilir, büyük bir soru işareti?
allah bu yönetim ve hocayla tüm galatasaray taraftarına sabır versin. zira taraftarın endişesini ne gören ne de ona göre hareket eden birileri var.
