12
ligde evlerinde oynadıkları ilk maçın biletlerini numaralı dışında stadın geri kalanını ücretsiz yapmışlar, hanımı çocuğu alıp gittik. rakipleri ise süper ligden yeni düşen fc aarau idi. çekişmeli maç olacağı bekleniyordu da, 70 km yol yaptım, maç 0-0 bitti, pozisyon dahi yaşanmadı.
bedava biletlere rağmden 4 küsür bin seyirci vardı statta. 1/4'i türk diyebiliriz, klasik gurbetçi taraftarı yani. statta wil ve aarau formasından çok galatasaray ve fenerbahçe forması görünüyordu, kale arkasını saymazsak.
ilk maçta yeni transferlerin hiçbiri henüz izin alamadığından oynayamamıştı. bu maça santos ve nobre hazır denmesine rağmen sadece tanıdıklardan kağan söylemezgiller ve mert nobre çıktı. egemen'in hala lisans işleri halledilememiş, endoğan ve santos sanırım kadroda yoktu.
herneyse, isviçreli basın ve halkın gözü wil'de. ilk maçta winterthur türkçe pankart asıp gönderme yaptı, dün ise aarau taraftarı jingle bells melodisiyle "beşiktaş beşiktaş galatasaray, fenerbahçe istanbul, wir hassen die türkei" tezahüratını tekrarlayıp durdu. türkçesi ise "bjk bjk, gs, fb istanbul, türkiyeden nefret ediyoruz" anlamına geliyor. wil taraftarı ise şaşkın, sonuçta bu tarz durumlarla karşılaşmıyorlardı doğal olarak. ayrıca tribunde o kadar çok türk var ki, özellikle lig tv'den gördükleri adamları canlı izleyebilmek için gelenler, resmen statta iki ayrı dünyalar oluşmuş durumda.
iki üç türk gençlerinden oluşan gruplar vardı, kendi başlarına tezahürat yapan, wil'li oyuncular çalım attıktan sonra "ooooh" çeken. aralarından fb formalı reyiz zaten maç sonunda sahaya dalıp nobre'yi öptü, ıstırdı ve hatta yaladı bile yani.
takım henüz karmakarışık. yeni transferler daha maçlara çıkmadığından pek birşey söylenemez. fakat egemen ve santos çağ atlatacaktır takıma.
nobre kaptan olarak çıktı maça. çok uğraşsade pek besleyemediler kendisini. kağan ise berbat oynadı.
şimdi selçuk şahin'i de almışlar. herkesin dilinde wil ve türkiye var. yanımdaki isviçreliler "sen türke benziyorsun, sen de girip oynasana" diye takıldılar arka sıradaki bir gence. trende wil ve mng'yi konuşan adam duydum. şu an herifler bildiğin bizi temsil ediyor. inşallah iyi kullanırız diyeceğim de, pek öyle görünmüyor gibi.
bedava biletlere rağmden 4 küsür bin seyirci vardı statta. 1/4'i türk diyebiliriz, klasik gurbetçi taraftarı yani. statta wil ve aarau formasından çok galatasaray ve fenerbahçe forması görünüyordu, kale arkasını saymazsak.
ilk maçta yeni transferlerin hiçbiri henüz izin alamadığından oynayamamıştı. bu maça santos ve nobre hazır denmesine rağmen sadece tanıdıklardan kağan söylemezgiller ve mert nobre çıktı. egemen'in hala lisans işleri halledilememiş, endoğan ve santos sanırım kadroda yoktu.
herneyse, isviçreli basın ve halkın gözü wil'de. ilk maçta winterthur türkçe pankart asıp gönderme yaptı, dün ise aarau taraftarı jingle bells melodisiyle "beşiktaş beşiktaş galatasaray, fenerbahçe istanbul, wir hassen die türkei" tezahüratını tekrarlayıp durdu. türkçesi ise "bjk bjk, gs, fb istanbul, türkiyeden nefret ediyoruz" anlamına geliyor. wil taraftarı ise şaşkın, sonuçta bu tarz durumlarla karşılaşmıyorlardı doğal olarak. ayrıca tribunde o kadar çok türk var ki, özellikle lig tv'den gördükleri adamları canlı izleyebilmek için gelenler, resmen statta iki ayrı dünyalar oluşmuş durumda.
iki üç türk gençlerinden oluşan gruplar vardı, kendi başlarına tezahürat yapan, wil'li oyuncular çalım attıktan sonra "ooooh" çeken. aralarından fb formalı reyiz zaten maç sonunda sahaya dalıp nobre'yi öptü, ıstırdı ve hatta yaladı bile yani.
takım henüz karmakarışık. yeni transferler daha maçlara çıkmadığından pek birşey söylenemez. fakat egemen ve santos çağ atlatacaktır takıma.
nobre kaptan olarak çıktı maça. çok uğraşsade pek besleyemediler kendisini. kağan ise berbat oynadı.
şimdi selçuk şahin'i de almışlar. herkesin dilinde wil ve türkiye var. yanımdaki isviçreliler "sen türke benziyorsun, sen de girip oynasana" diye takıldılar arka sıradaki bir gence. trende wil ve mng'yi konuşan adam duydum. şu an herifler bildiğin bizi temsil ediyor. inşallah iyi kullanırız diyeceğim de, pek öyle görünmüyor gibi.