3442
kendisiyle ilgili en büyük endişem takım içindeki otoritesi adına bazı futbolcularımıza bel bağlama gafletinde bulunma ihtimali.
kolay değil, galatasaray büyük camia ve türk hocalarımız ( yabancılar da dahil) için gelinebilecek üst makamlardan biri. yabancı hocalara göre türk antrenörlerin düşmemesi gereken hata ise markanın, camianın büyüklüğünden korkup, altında ezilir miyim düşüncesiyle hareket etmek.
yineliyorum kolay değil. bir takım yolları denemek gerekiyor kalıcı olmak için. kimi hocalar taktik anlayışılarıyla, disipliniyle, yıllarca süren görüp geçirmişliğin vermiş olduğu tecrübeyle gelmiş olduğu takımın üzerinde bir takım değişiklikler yaparak, şansı da yanındaysa iyi işler çıkararak oyuncular üzerinde, taraftar ekseninde sözünü dinletmeyi başarabilir. zaten kamuoyunca bilinen bir şey var ki bazı isimlerin (hakikaten ben buyum demiş, artık hocalığı kanıtlanmış ) kredisi uzun olur ve aksi durumlarda kendisine birden fazla şans verilir.
verilen şanslar da bir yere kadar... özellikle türkiye'de.
bunların yanında bir de çok fazla sistemle oynama yanlısı olmadan, acil çözülmesi gereken sorunları çözüp yaraya merhem olan hocalar var. genelde ligi bilen belli bir yaşın üstündeki kurtlaşmış türk hocaların hepsi bu örnekte yer alabilir. vücuda bir zehir girmiştir ve acil panzehire ihtiyac vardır.
bence prandelli sonrası hamzaoğlu da tam olarak kanayan yaranın geçici merhemiydi. bir şekilde kabuk bağladı o yara ve şansın da yardımıyla sezon çifte kupayla kapatıldı. harika olay.
gerçekten de o kadar harika mı peki ?
yani çifte kupa eyvallah, muazzam iş. izlediğim kadarıyla ise şans faktörü hamzaoğlu'nun merhemindeki en gizli tarifti. çok fazla kurcalamaya gerek yok bu başarının altını. maalesef çok kritik, işte hamza hoca farkı diyebileceğimiz bir oyun anlayışı, taktik dehalık göremedim. bu durum da beni ister istemez gelecek adına kaygılandırmaya başladı ve belki de doğru hoca değil düşüncelerini aklıma sokmayı başardı.
uzun uzadıya yazmayı da çok istiyorum fakat bir yerlerde sonlandırmam gerekiyor bu yazımı. hem kimseyi kendi boş cümlelerimle sıkmamak ama fikrimi de doğru beyan edebilmek adına, hem de bir an önce temas etmem gereken noktaya gelmek için sizi yazımın başında bahsettiğim cümleye doğru çekmek istiyorum.
hamza hoca takımda radikal değişiklikler yapmayacak belki. yeter ki takım içinde sözü geçmesi için bazı futbolculara bel bağlamasın. benim açımdan en büyük hamza hamzaoğlu devrimi böyle olur. bu kabul... birkaç isimle işbirliği içerisine girerse takımda önü alınamaz bir huzursuzluk ortamı başgösterecek. bir nevi fenerbahçe sendromu. kaldı ki bu sezon fenerbahçe bu sorunu çözmüş gibi gözüküyor. başkanın ve hocanın takım içindeki bazı isimlere haddinden fazla yetki verme durumu ortadan kalktı onlarda. en azından şu anki izlenimim bu yönde. onlar adına harika hamle.
umarım bu hataya düşülmez.
kolay değil, galatasaray büyük camia ve türk hocalarımız ( yabancılar da dahil) için gelinebilecek üst makamlardan biri. yabancı hocalara göre türk antrenörlerin düşmemesi gereken hata ise markanın, camianın büyüklüğünden korkup, altında ezilir miyim düşüncesiyle hareket etmek.
yineliyorum kolay değil. bir takım yolları denemek gerekiyor kalıcı olmak için. kimi hocalar taktik anlayışılarıyla, disipliniyle, yıllarca süren görüp geçirmişliğin vermiş olduğu tecrübeyle gelmiş olduğu takımın üzerinde bir takım değişiklikler yaparak, şansı da yanındaysa iyi işler çıkararak oyuncular üzerinde, taraftar ekseninde sözünü dinletmeyi başarabilir. zaten kamuoyunca bilinen bir şey var ki bazı isimlerin (hakikaten ben buyum demiş, artık hocalığı kanıtlanmış ) kredisi uzun olur ve aksi durumlarda kendisine birden fazla şans verilir.
verilen şanslar da bir yere kadar... özellikle türkiye'de.
bunların yanında bir de çok fazla sistemle oynama yanlısı olmadan, acil çözülmesi gereken sorunları çözüp yaraya merhem olan hocalar var. genelde ligi bilen belli bir yaşın üstündeki kurtlaşmış türk hocaların hepsi bu örnekte yer alabilir. vücuda bir zehir girmiştir ve acil panzehire ihtiyac vardır.
bence prandelli sonrası hamzaoğlu da tam olarak kanayan yaranın geçici merhemiydi. bir şekilde kabuk bağladı o yara ve şansın da yardımıyla sezon çifte kupayla kapatıldı. harika olay.
gerçekten de o kadar harika mı peki ?
yani çifte kupa eyvallah, muazzam iş. izlediğim kadarıyla ise şans faktörü hamzaoğlu'nun merhemindeki en gizli tarifti. çok fazla kurcalamaya gerek yok bu başarının altını. maalesef çok kritik, işte hamza hoca farkı diyebileceğimiz bir oyun anlayışı, taktik dehalık göremedim. bu durum da beni ister istemez gelecek adına kaygılandırmaya başladı ve belki de doğru hoca değil düşüncelerini aklıma sokmayı başardı.
uzun uzadıya yazmayı da çok istiyorum fakat bir yerlerde sonlandırmam gerekiyor bu yazımı. hem kimseyi kendi boş cümlelerimle sıkmamak ama fikrimi de doğru beyan edebilmek adına, hem de bir an önce temas etmem gereken noktaya gelmek için sizi yazımın başında bahsettiğim cümleye doğru çekmek istiyorum.
hamza hoca takımda radikal değişiklikler yapmayacak belki. yeter ki takım içinde sözü geçmesi için bazı futbolculara bel bağlamasın. benim açımdan en büyük hamza hamzaoğlu devrimi böyle olur. bu kabul... birkaç isimle işbirliği içerisine girerse takımda önü alınamaz bir huzursuzluk ortamı başgösterecek. bir nevi fenerbahçe sendromu. kaldı ki bu sezon fenerbahçe bu sorunu çözmüş gibi gözüküyor. başkanın ve hocanın takım içindeki bazı isimlere haddinden fazla yetki verme durumu ortadan kalktı onlarda. en azından şu anki izlenimim bu yönde. onlar adına harika hamle.
umarım bu hataya düşülmez.