466
önceki gece televizyonun başına geçmiş maç saatinin başlamasını bekliyordum.kar nedeniyle maç ertelenince herkesin kafasında acaba ne olacak düşüncesi vardı.ertesi gün twitterda biletli biletsiz bütün taraftarlarımız stada davet ediliyordu.işi gücü bıraktık biz de arenanın yollarına düştük.stadın orada yerler bir karış kar kaplıydı.üstelik bileti olmayan seyircileri içeri almıyorlardı. moralimiz bir hayli bozulmuştu.anlamsız bekleyiş yerini strese bırakmaya başlamıştı ki güney tribününün kapısından taraftarları içeriye almaya başladılar. koşa koşa girdik stada. inanılmaz bir soğuk vardı arenada. ellerim tir tir titriyordu. beklenen gol de bir türlü gelmeyince tezahüratlarla ısıttık kendimizi. derken sneijder çıktı sahneye. önümdeki kaleye öyle bir şut gönderdi ki gol olduktan sonraki bir dakika hayatımdan silindi resmen. kendime geldiğimde altmış yaşlarında bir teyzeye sarılıyordum. maç 85. dakikaya ne kadar hızlı geldiyse 85ten sonraki 5 dakika da hiç bitmek bilmedi. kalbimin bu heyecana dayanmayacağını anlayınca çıktım tribünden. tuvaletlerin etrafında dolaşmaya başladım. bir ileri bir geri yürürken sonunda bitirdi hakem maçı. ne mükemmel bir maçtı.ömrümden ömür gitti. maçtan sonra metroya binmemiz iki saat sürdü ama hiç lafı olur muydu bu galibiyetten sonra.taraftarıyla, futbolcusuyla, hocasıyla ne büyük kulüpsün be sen galatasaray'ım.