16
süreci tersine çevirebileceğini zanneden bir garip spor kulübü. süreci tersine çeviremiyorsan ve süreçten sen zararlıysan kulüp yönetimi olarak maksimum kâr ile ya da fayda ile çıkman gerekir. adamların seneye sözleşmeleri bitiyor. sen ise tüm anlaşma ısrarlarına ve çabalarına cevap vermeyip illa ki benim dediğim olsun derdindesin. müzakerede maksimum kazançla çıkmanın faydaları vardır. örneğin sezer ve ufuk'un üç yıllık sözleşmeleri daha olsaydı o zaman eli güçlü olan ve müzakarede daha kazançlı olan taraf manisaspor olacaktı. oysa şimdi manisaspor'un bu iki futbolcu transferinde elinin güçlü olduğunu, müzakereyi kendi lehine yönlendirecek eylem özgürlüğünden uzak olduğunu görüyoruz. buna rağmen manisaspor'un bu iş adamı ya da kulüp yöneticisi ciddiyetinden ve rasyonaliteden uzak bu da davranışı bir çocuğun küsüp banane ben oynamıyorum tepkisinden farksızdır.
kılıçlar çekilmiş her taraflar kendi avantajları neyi gerektiriyorsa o yola başvurmuştur. bundan sonra kimsenin geriye dönmeyeceği açıktır. ancak buna oyun teorisi örneği gözüyle de bakılamaz. zira oyun teorisinde az çok kazançta kayıpta ya da avantajlı konum ile avantajsız konum arasında bir mütekabiliyet vardır. oysa burada yoktur. manisaspor yönetim kurulunun aklını başına alıp üç-beş bakmadan oyuncuların transferini çok kısa sürede halletmesi gerekiyor. yoksa nereden baksanız çok sayıda futbolcu ve belli bir maddi gelirden uzak kalacaklar.
bernard lewis'in dediği gibi ortadoğu aydınları ya da diplomatları çizgi filmlerdeki karakterlere benzerler. nasıl ki çizgi film kahramanı iki dağ arasında kendini bir tarafa atarken ortada kala kalır ve çok kısa bir süre sonra ayaklarının altının boş olduğunu farketmesiyle son derece hızlı bir biçimde yere çakılıyorsa bizim insanlarımız da böyledir. atlarken zemini bileceksin, rast gele atlarsan sonradan atlayışın bir hata olduğunu farketmen hiçbir şey değiştirmez. sen paniğin ve korkunla daha beter yere çakılırsın. hepsi budur. aklını başına al manisa yönetimi, kalk silkin ve maksimum karla süreci kotar.
kılıçlar çekilmiş her taraflar kendi avantajları neyi gerektiriyorsa o yola başvurmuştur. bundan sonra kimsenin geriye dönmeyeceği açıktır. ancak buna oyun teorisi örneği gözüyle de bakılamaz. zira oyun teorisinde az çok kazançta kayıpta ya da avantajlı konum ile avantajsız konum arasında bir mütekabiliyet vardır. oysa burada yoktur. manisaspor yönetim kurulunun aklını başına alıp üç-beş bakmadan oyuncuların transferini çok kısa sürede halletmesi gerekiyor. yoksa nereden baksanız çok sayıda futbolcu ve belli bir maddi gelirden uzak kalacaklar.
bernard lewis'in dediği gibi ortadoğu aydınları ya da diplomatları çizgi filmlerdeki karakterlere benzerler. nasıl ki çizgi film kahramanı iki dağ arasında kendini bir tarafa atarken ortada kala kalır ve çok kısa bir süre sonra ayaklarının altının boş olduğunu farketmesiyle son derece hızlı bir biçimde yere çakılıyorsa bizim insanlarımız da böyledir. atlarken zemini bileceksin, rast gele atlarsan sonradan atlayışın bir hata olduğunu farketmen hiçbir şey değiştirmez. sen paniğin ve korkunla daha beter yere çakılırsın. hepsi budur. aklını başına al manisa yönetimi, kalk silkin ve maksimum karla süreci kotar.