hakan ünsal

kendi köşesinde avrupa'da bir futbolcunun bonservisi için 7-8 milyon euro ve futbolcunun kendisine de 2-3 milyon para verilirse her oyuncunun alınabileceğini ifade ederek galatasaray yönetiminin yaptığı transferlerin pek de matah bir şey olmadığını ima eden spor yorumcusu (!). öncelikle bu yorumcu arkadaşa sahalara dönmesi doğrultusunda bir tavsiyem olacak. sahalar dön sevgili hakan ünsal, küç-çük hakan. dön sahalara da kaba yer mi yaman el mi yaman bey mi yaman bir öğreniver. oradan oturup konuşmak kolay. bir kere para meselesine gelince, türk takımlarının hiçbiri arap menşeili takımlarla maddiyat noktasında boy ölçüşemezler, bu bir. ikincisi, kariyerli ve avrupa'nın üst düzey liglerinde oynayan hiçbir futbolcu kolay kolay türkiye'ye gelmez. kendisine fenerbahçe'nin poulsen'ın kıçında o kadar dolanmasına önüne "dünya"ları sermesi değil sadece "fenerbahçe cumhuriyeti"nin tüm kapılarını açmasına rağmen gelmediğini hatırlatır ve hafiften de bir makas rica ederim. hakan ünsal'cım o kadar sene top oynadın, avrupa'nın en üst düzey kupasında boy gösterdin; nafileymiş be. bu işleri neredeyse hiç anlamamışsın. o adamların gelme nedenlerinden en önemlisi rijkaard'ın galatasaray'da yer almasıdır. rijkaard olmayaydı gelen bu adamları zor getirirdi galatasaray. rijkaard'ı galatasaray'a getiren ne peki? galatasaray'ın bir tarihinin olması ve ona adam gibi bir proje sunmasıdır. avrupalılar ve amerikalılar projeye bakarlar. ben seni istiyorum, de hade gelle olmaz bu işler. söylediğinin niçin kısmını adam gibi dolduramadığın vakit yüzüne bakıp gülümserken gizliden gizliye de seni çaya tez elden göndermenin hesaplarını yaparlar onlar. dolayısıyla rijkaard'ı ve hem yardımcısı hem de hocası neeskens'i galatasaray'da çalışmaya ikna etmek vizyon ister, profesyonel yöneticilik ve kişisel kabiliyet gerektirir. bu işler öyle hangi takımın kaba yer yalayıcısı olduğu artık alenen tescillenmiş ntv semalarında galatasaray'a atıp tuttukça para kazanmaya, ikramiye almaya benzemez.