135
tıpkı birinci dünya savaşı gibi birkaç görünen ve perde arkasında kalan nedenleri var bunun.
görünürdeki nedenleri arasında 2008 de kaybettiğim benden 10 yaş büyük ve rol modelim olan iyi galatasaraylı, iyi adam, mümtaz şahsiyet rahmetli ağabeyim var. sonra da doğduğum ve 7 yaşıma kadar oturduğum sonra da 4-5 yıl öncesine kadar neredeyse her gün uğradığım semtte bir gökmen abi var idi. tartışmasız semtin en popüler adamıydı, arabası, saçı başı, giyim-kuşamı ile moda tabiriyle tam bir fenomen bir futbolcu eskisi. yıl 1972 ben dört o 25-30 yaşlarında nasıl bir galatasaraylı anlatamam size. arada rahmetli metin kurt'un, muzaffer'in hatta bir seferinde kaleci yasin'in gelip kendisini ziyaret etmişliği var o derece. bütün semtin (adını söyleyip lüzumsuz bir polemik başlatmak istemiyorum şimdi) çocukları silme galatasaraylı. hatta sonradan fenerbahçe takımında (ekseriye yedek olsa da) kalecilik çok sonra da kaleci antrenörlüğü yapmış biri var o bile o zaman galatasaraylı. şimdi soy adını bile hatırlamadığım bu adam sayesinde tutuyorum ben bu takımı.
ama artık yetişkin olduktan sonra kendime "neden galatasaraylıyım?" sorusunu sorunca aldığım cevaplar arasında en samimi olanı şunlardır:
galatasaray umut kelimesinin karşılığıdır benim için.
kendi göbeğini kendi kesebilme öz güveninin kısa tarifi.
şartlar ne olursa olsun, ne büyüklükte bir rekabetin içinde olursam olayım kaybetme korkusu duymuyor olmanın açıklamasıdır.
üzerinde çalıştığım iş proje ne aşamada olur ise olsun, sürenin ne kadarı geçmiş olmuşsa olsun, ne kadar aksilik çıkarsa çıksın işleri yoluna koymanın bir yolunun mutlaka olduğunun işareti, başaramamış olsam da elimden geleni yaptığıma dair en sahici inancın ham maddesidir benim için galatasaray.
ve bu yukarıdakilerin hiçbirisi hamasi laflar ve ya güzellemeler değil üzerinde saniye bile düşünmeden içimden gelmiş duyguların yazılmış halidir bilginize.
görünürdeki nedenleri arasında 2008 de kaybettiğim benden 10 yaş büyük ve rol modelim olan iyi galatasaraylı, iyi adam, mümtaz şahsiyet rahmetli ağabeyim var. sonra da doğduğum ve 7 yaşıma kadar oturduğum sonra da 4-5 yıl öncesine kadar neredeyse her gün uğradığım semtte bir gökmen abi var idi. tartışmasız semtin en popüler adamıydı, arabası, saçı başı, giyim-kuşamı ile moda tabiriyle tam bir fenomen bir futbolcu eskisi. yıl 1972 ben dört o 25-30 yaşlarında nasıl bir galatasaraylı anlatamam size. arada rahmetli metin kurt'un, muzaffer'in hatta bir seferinde kaleci yasin'in gelip kendisini ziyaret etmişliği var o derece. bütün semtin (adını söyleyip lüzumsuz bir polemik başlatmak istemiyorum şimdi) çocukları silme galatasaraylı. hatta sonradan fenerbahçe takımında (ekseriye yedek olsa da) kalecilik çok sonra da kaleci antrenörlüğü yapmış biri var o bile o zaman galatasaraylı. şimdi soy adını bile hatırlamadığım bu adam sayesinde tutuyorum ben bu takımı.
ama artık yetişkin olduktan sonra kendime "neden galatasaraylıyım?" sorusunu sorunca aldığım cevaplar arasında en samimi olanı şunlardır:
galatasaray umut kelimesinin karşılığıdır benim için.
kendi göbeğini kendi kesebilme öz güveninin kısa tarifi.
şartlar ne olursa olsun, ne büyüklükte bir rekabetin içinde olursam olayım kaybetme korkusu duymuyor olmanın açıklamasıdır.
üzerinde çalıştığım iş proje ne aşamada olur ise olsun, sürenin ne kadarı geçmiş olmuşsa olsun, ne kadar aksilik çıkarsa çıksın işleri yoluna koymanın bir yolunun mutlaka olduğunun işareti, başaramamış olsam da elimden geleni yaptığıma dair en sahici inancın ham maddesidir benim için galatasaray.
ve bu yukarıdakilerin hiçbirisi hamasi laflar ve ya güzellemeler değil üzerinde saniye bile düşünmeden içimden gelmiş duyguların yazılmış halidir bilginize.