6728
kendisi görevdeyken bir tane bile "oyuncuların parası ödenmiyor" şeklinde kriz haberi hatırlamıyorum. niye şu anki kriz haberlerinde sürekli kendisinin ismi, duygun yarsuvat ile yan yana geçiyor? bu nasıl aciz bir karalama kampanyasıdır? evet sıçmıştı ama şikecilerin, onların yardakçılarının ağzına s.çmıştı. kendisi şu an görevde olsaydı bence bu kriz süreci bu kadar uzun sürmezdi.
fatih terim, başbakanla milli takım pazarlığı yapar. aysal sözleşme uzatmayı teklif eder, terim kabul etmez. aysal-terim ikisi de suçlu olur.
aysal gider, yarsuvat gelir. oyunculara paraları ödenmez. yarsuvat ve aysal suçlu olur. bu nasıl bir saçmalıktır?
yakında elektrikler kesilir tedaş ile birlikte aysal da suçlu olur. laf olsun diye mutlaka asıl suçlunun yanına ismi iliştiriliyor. ben bu kafayı hükümeti eleştirirken alakasızca muhalefete veya geçmiş hükümetlere de bok atan tiplerin kafasına benzetiyorum. böyleleri ne diyor? "eskiden karneyle yağ alırdık, şimdi istediğimiz marketten alışveriş yapabiliyoruz, hükümet yiyor ama çalışıyor, eskiler ne yaptı?" diyor. ulan sapla samanı niye karıştıyorsun? o zamanki şartlarla bu zamanki şartlar aynı mı keko? bir sürü faktör var. işte bu aslında kimin ne bok olduğunu ayırt edemeyecek kadar sığ insanlar kafası. olayları iyi analiz edemeyenlerin kafası. bahçe fıskıyesi gibi herkese bok atmayı marifet sayıyor böyleleri.
bir olayda 10 tane asıl suçlu olmaz. 1 tane asıl suçlu ve sorumlu vardır. suçluyu ve sorumluları, sebep ve sonuçları iyi analiz etmeden genellemeye çalışmak gizliden gizliye art niyetliliktir. ünal aysal'a karşı da böyle bir art niyetlilik mevcut. adamın duruşu bazılarına fazla batılı, fazla eğitimli geliyor. bu toplum avam sever. kurumsallaşma lafıyla dalga geçilmesinin sebebi de bu. kulağının arkasındaki kalemle hesap yapan esnaf taraftarın gözüne battı bu adamın kurumsallık anlayışı. "içimizden biri bu ünal aysal" diyemediler. çünkü bu insanlar yıllardır küfür eden, racon kesen, "ders almam,ders veririm" diyen fatih terim gibi bir insanı liderleri olarak benimsediler. o yüzden masumane "eleman" lafına bu kadar taktılar. o yüzden terim'in kovulmasını hazmedemediler. şimdi de her borç, mali kriz haberlerinde aysal ismini ağızlarına, yazılarına sakız ediyorlar.
ünal aysal bu kulübe geldiğinde futbol takımın adı kümede kal galatasaray'dı. kulüp öyle kötü haldeydi ki aysal gelmeden önce fatih terim "aslolan" galatasaray'ı reddetmişti. herkes "şu deliğe önce bir aysal girsin, sonrasına bakarız" modundaydı. kimse sorumluluk alma cesaretini gösteremedi. destanlar yazan fatih terim bile yan çizdi. ne zaman aysal göreve başladı, o zaman camiaya özgüven ve cesaret geldi. çöp haldeki futbol takımı baştan aşağı yenilendi. takımın en büyük yıldızı arda turan'ın gitmesine rağmen, futbol takımı üst üste 2 sene şampiyon oldu. basketbolda 23 sene sonra şampiyonluk geldi. avrupa'da ş.liginde çeyrek final oynadık. şimdilerde ise insanlar ünal aysal'ın bu yaptıklarını nankörce görmezden gelip, bütün bu başarıları fatih terim'e mal ediyorlar. "sıçtı şimdi de sıvamaya geliyor" diyorlar. insan bunları söylerken azcık utanır. sevapları olduğu kadar bülent tulun ısrarı, ederinden yüksek ücretlerle yapılan transferler, yanlış hoca seçimleri gibi günahları da olan bir başkandı ama hiçbir saniye a.polat gibi, d.yarsuvat gibi kulübü sahipsiz hissettirmedi bana.
fatih terim, başbakanla milli takım pazarlığı yapar. aysal sözleşme uzatmayı teklif eder, terim kabul etmez. aysal-terim ikisi de suçlu olur.
aysal gider, yarsuvat gelir. oyunculara paraları ödenmez. yarsuvat ve aysal suçlu olur. bu nasıl bir saçmalıktır?
yakında elektrikler kesilir tedaş ile birlikte aysal da suçlu olur. laf olsun diye mutlaka asıl suçlunun yanına ismi iliştiriliyor. ben bu kafayı hükümeti eleştirirken alakasızca muhalefete veya geçmiş hükümetlere de bok atan tiplerin kafasına benzetiyorum. böyleleri ne diyor? "eskiden karneyle yağ alırdık, şimdi istediğimiz marketten alışveriş yapabiliyoruz, hükümet yiyor ama çalışıyor, eskiler ne yaptı?" diyor. ulan sapla samanı niye karıştıyorsun? o zamanki şartlarla bu zamanki şartlar aynı mı keko? bir sürü faktör var. işte bu aslında kimin ne bok olduğunu ayırt edemeyecek kadar sığ insanlar kafası. olayları iyi analiz edemeyenlerin kafası. bahçe fıskıyesi gibi herkese bok atmayı marifet sayıyor böyleleri.
bir olayda 10 tane asıl suçlu olmaz. 1 tane asıl suçlu ve sorumlu vardır. suçluyu ve sorumluları, sebep ve sonuçları iyi analiz etmeden genellemeye çalışmak gizliden gizliye art niyetliliktir. ünal aysal'a karşı da böyle bir art niyetlilik mevcut. adamın duruşu bazılarına fazla batılı, fazla eğitimli geliyor. bu toplum avam sever. kurumsallaşma lafıyla dalga geçilmesinin sebebi de bu. kulağının arkasındaki kalemle hesap yapan esnaf taraftarın gözüne battı bu adamın kurumsallık anlayışı. "içimizden biri bu ünal aysal" diyemediler. çünkü bu insanlar yıllardır küfür eden, racon kesen, "ders almam,ders veririm" diyen fatih terim gibi bir insanı liderleri olarak benimsediler. o yüzden masumane "eleman" lafına bu kadar taktılar. o yüzden terim'in kovulmasını hazmedemediler. şimdi de her borç, mali kriz haberlerinde aysal ismini ağızlarına, yazılarına sakız ediyorlar.
ünal aysal bu kulübe geldiğinde futbol takımın adı kümede kal galatasaray'dı. kulüp öyle kötü haldeydi ki aysal gelmeden önce fatih terim "aslolan" galatasaray'ı reddetmişti. herkes "şu deliğe önce bir aysal girsin, sonrasına bakarız" modundaydı. kimse sorumluluk alma cesaretini gösteremedi. destanlar yazan fatih terim bile yan çizdi. ne zaman aysal göreve başladı, o zaman camiaya özgüven ve cesaret geldi. çöp haldeki futbol takımı baştan aşağı yenilendi. takımın en büyük yıldızı arda turan'ın gitmesine rağmen, futbol takımı üst üste 2 sene şampiyon oldu. basketbolda 23 sene sonra şampiyonluk geldi. avrupa'da ş.liginde çeyrek final oynadık. şimdilerde ise insanlar ünal aysal'ın bu yaptıklarını nankörce görmezden gelip, bütün bu başarıları fatih terim'e mal ediyorlar. "sıçtı şimdi de sıvamaya geliyor" diyorlar. insan bunları söylerken azcık utanır. sevapları olduğu kadar bülent tulun ısrarı, ederinden yüksek ücretlerle yapılan transferler, yanlış hoca seçimleri gibi günahları da olan bir başkandı ama hiçbir saniye a.polat gibi, d.yarsuvat gibi kulübü sahipsiz hissettirmedi bana.