12
kendisi hakkında zavallı diyende olmuş, akbaba diyende bir renkdaşımız da memnuniyetsiz diye geçiştirmiş. hepsinin ve bundan sonra nick altı girecek olan arkadaşların canı sağ olsun.
burası sanal bir platform, kimisi gerçekten kalemini konuşturur, kimisi ise söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen bir çok şeyi es geçer veyahut istediği, arz-ı endam etmek istediği şekilde aktaramaz.
benim galatasaray sevdam çok ama çok küçük yaşlarda başladı ve orta okulda kaçıp gittiğim bir galatasaray bursaspor mücadelesi ile ölümsüzleşti. daha sonraları bu sevda uğruna kimi zaman stad önünde bayrak satıp , kimi zamanda rahmetli baba annem dahil evdeki herkese şu boyuna takılan sarı kırmızı nesneler var ya hani ( şimdi adını hatırlamadığım) işte onlardan ördürüp satarak destekledim ben bu camiayı. ali sami yen köprü altında kaçan son otobüsün ardından çok koştum, yakaladığım yerde kapıyı açmasını beklerken şoförün, sebepsiz yere çok jop yedim zamanın çevik kuvvetinden ve o zaman anladım ki bu jop plastik falan değil bildiğin odun. kimi gün geldi sabahın kör vaktinde sırasına girdiğim maç kuyruğunda kimi zaman ali sami yen mazgallarında ölümler atlattım.
gün geldi hafta içi oynanan kupa maçlarında davulumu erken saatte alıp maç saatini beklerken çarşı geliyor çarşı tezahüratlarını duyup, kaçmak mı ? kalmak mı ? sorusuna defalarca yanıt aradım ve her defasında gayrettepe yolunu tutmak var iken ben otopark tarafına yürümeyi tercih ettim.
ben yaptım ben ettim demek hiç hoşnut olmadığım bir şey, ama yaş yavaş yavaş kemale ermeye başlıyor. yolun yarısını çoktan devirdik bile, kısmetse 2 ay içerisinde bir erkek çocuğum dünyaya gelecek ve yıllar öncesinden söz verdiğim gibi adını hamza koyacağım.
zamanla bir likte her şey değişiyor, zaman bir çok şeyin üstüne kül örtüyor fakat bendeki galatasaray sevdası hiç ama hiç değişmedi. bir çok şey gitti, yapmam dediğim bir çok şeyi yaptım, gitmem dediğim bir çok yere gittim veyahut barışmam dediğim bir çok insan ile barıştım. her şeyden bir şeyler eksildi, her şeyden bir parça gitti ama 1988 yılında ali sami yen eski açıkta soğuk beton tribünler üzerinde çarpıldığım galatasaray sevdasından gram eksilmedi.
40 yıla yakın yaşantım boyunca bir değil on ömre sığmayacak şeyler yaşadım. yaşadığım güzelliklerin bir çoğunun pay sahibi galatasaray ' dır. nice şampiyonluklar, nice zaferler, uefa kupası, süper kupa şampiyonlar ligi çeyrek finalı hagi, hakan şükür, dean saunders, falco götz, gütschow, popecsu, ali sami yen yeni açık, ergün penbe ' nin inanılmaz sakinlik performansı, şimdilerde ki yorumlarını hiç haz etmesem de türkiyede belki görebileceğim en iyi sol bek hakan ünsal, büyük kaptan bülent korkmaz yaz yaz bitmez.
velhasıl kelam uzun lafın kısası renkdaşlar ortak sevdamızın adı galatasaray ( burada koskocaman büyük harf ile yazıyorum ama sözlük banamısın demiyor )
başta ben olmak üzere kişilere hiç ama hiç kulak asmayın. aslolan aşktır ve aşkın adı galatasaray dır.
burası sanal bir platform, kimisi gerçekten kalemini konuşturur, kimisi ise söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen bir çok şeyi es geçer veyahut istediği, arz-ı endam etmek istediği şekilde aktaramaz.
benim galatasaray sevdam çok ama çok küçük yaşlarda başladı ve orta okulda kaçıp gittiğim bir galatasaray bursaspor mücadelesi ile ölümsüzleşti. daha sonraları bu sevda uğruna kimi zaman stad önünde bayrak satıp , kimi zamanda rahmetli baba annem dahil evdeki herkese şu boyuna takılan sarı kırmızı nesneler var ya hani ( şimdi adını hatırlamadığım) işte onlardan ördürüp satarak destekledim ben bu camiayı. ali sami yen köprü altında kaçan son otobüsün ardından çok koştum, yakaladığım yerde kapıyı açmasını beklerken şoförün, sebepsiz yere çok jop yedim zamanın çevik kuvvetinden ve o zaman anladım ki bu jop plastik falan değil bildiğin odun. kimi gün geldi sabahın kör vaktinde sırasına girdiğim maç kuyruğunda kimi zaman ali sami yen mazgallarında ölümler atlattım.
gün geldi hafta içi oynanan kupa maçlarında davulumu erken saatte alıp maç saatini beklerken çarşı geliyor çarşı tezahüratlarını duyup, kaçmak mı ? kalmak mı ? sorusuna defalarca yanıt aradım ve her defasında gayrettepe yolunu tutmak var iken ben otopark tarafına yürümeyi tercih ettim.
ben yaptım ben ettim demek hiç hoşnut olmadığım bir şey, ama yaş yavaş yavaş kemale ermeye başlıyor. yolun yarısını çoktan devirdik bile, kısmetse 2 ay içerisinde bir erkek çocuğum dünyaya gelecek ve yıllar öncesinden söz verdiğim gibi adını hamza koyacağım.
zamanla bir likte her şey değişiyor, zaman bir çok şeyin üstüne kül örtüyor fakat bendeki galatasaray sevdası hiç ama hiç değişmedi. bir çok şey gitti, yapmam dediğim bir çok şeyi yaptım, gitmem dediğim bir çok yere gittim veyahut barışmam dediğim bir çok insan ile barıştım. her şeyden bir şeyler eksildi, her şeyden bir parça gitti ama 1988 yılında ali sami yen eski açıkta soğuk beton tribünler üzerinde çarpıldığım galatasaray sevdasından gram eksilmedi.
40 yıla yakın yaşantım boyunca bir değil on ömre sığmayacak şeyler yaşadım. yaşadığım güzelliklerin bir çoğunun pay sahibi galatasaray ' dır. nice şampiyonluklar, nice zaferler, uefa kupası, süper kupa şampiyonlar ligi çeyrek finalı hagi, hakan şükür, dean saunders, falco götz, gütschow, popecsu, ali sami yen yeni açık, ergün penbe ' nin inanılmaz sakinlik performansı, şimdilerde ki yorumlarını hiç haz etmesem de türkiyede belki görebileceğim en iyi sol bek hakan ünsal, büyük kaptan bülent korkmaz yaz yaz bitmez.
velhasıl kelam uzun lafın kısası renkdaşlar ortak sevdamızın adı galatasaray ( burada koskocaman büyük harf ile yazıyorum ama sözlük banamısın demiyor )
başta ben olmak üzere kişilere hiç ama hiç kulak asmayın. aslolan aşktır ve aşkın adı galatasaray dır.