3
alex telles ile aynı yaşta olan, aynı takımdan çıkan ve aynı bonservis ücretiyle yakın tarihlerde avrupa'ya transer yapan sol bek.
ligde ve avrupa'da oldukça başarılı işler yapan leverkusen'in düzenli olarak forma giyen oyuncusu kendisi. birkaç maçında denk geldiğim kadarıyla, kısa boylu ve zayıf bir oyuncu. dolayısıyla hızıyla ve tekniğiyle ön plana çıkıyor. özellikle patlayıcılığı dikkat çekici ama epey zayıf olduğundan bire birde yakalanmaması gerek fark yaratmak için. bunun dışında defansif olarak ise telles'in en az bir gömlek aşağısı. yine fiziksel zafiyetlerinden ötürü net müdahaleler yapamıyor.
bu sezon şampiyonlar ligi 2. turunda atletico madrid'e karşı oynadığı maçta takımının kalesinde gördüğü tehlikelerin çoğunda kendisinin hataları vardı. zamansız müdahaleleriyle yaptığı fauller, kornerden gelen topu ön direkte ıska geçip gole davetiye çıkarma gibi işler yaptı.
ex takım arkadaşı alex telles'in aynı seviyede*, üstelik avrupa'ya adım attıktan yalnızca bir ay sonra çıktığı geçen sezonki chelsea maçında takımının en iyilerinden olduğunu da es geçmeyelim.
şöyle bir mantık kuralım. telles galatasaray'a geldiğinden beri sıkça eleştiriliyor. vay böyle sol bek mi olurmuş, ne defans biliyormuş ve hücum, ayakta kalamıyormuş... çocuğun ağzına sıçtık her fırsatta. benim izlediğim bu wendell telles'ten iyi oyuncu değil. leverkusen gibi başarılı bir takımda nasıl banko oynuyor her maç? oynuyor çünkü adamlar potansiyel denen şeyin varlığından haberdar. yatırım yaptıkları bir oyuncuyu inadına her maç oynatıyorlar ki gelişsin, üstüne koysun, tecrübe kazansın ve daha iyi bir oyuncuya dönüşsün. bir an düşündüm, wendell'i biz, telles'i onlar alsaydı ne olurdu diye. bire bir aynı şey olurdu sadece isimler değişirdi. biz wendell'in savunma yapmayı bilmemesinden, zayıf oluşundan, goller yedirmesinden bahsedip ağzına sıçıp çocuğa rahat vermezken telles her geçen gün kendini geliştiriyor ve adından bahsettiriyor olurdu çok büyük ihtimalle.
bakalım wendell büyüyünce ne olacak.
ligde ve avrupa'da oldukça başarılı işler yapan leverkusen'in düzenli olarak forma giyen oyuncusu kendisi. birkaç maçında denk geldiğim kadarıyla, kısa boylu ve zayıf bir oyuncu. dolayısıyla hızıyla ve tekniğiyle ön plana çıkıyor. özellikle patlayıcılığı dikkat çekici ama epey zayıf olduğundan bire birde yakalanmaması gerek fark yaratmak için. bunun dışında defansif olarak ise telles'in en az bir gömlek aşağısı. yine fiziksel zafiyetlerinden ötürü net müdahaleler yapamıyor.
bu sezon şampiyonlar ligi 2. turunda atletico madrid'e karşı oynadığı maçta takımının kalesinde gördüğü tehlikelerin çoğunda kendisinin hataları vardı. zamansız müdahaleleriyle yaptığı fauller, kornerden gelen topu ön direkte ıska geçip gole davetiye çıkarma gibi işler yaptı.
ex takım arkadaşı alex telles'in aynı seviyede*, üstelik avrupa'ya adım attıktan yalnızca bir ay sonra çıktığı geçen sezonki chelsea maçında takımının en iyilerinden olduğunu da es geçmeyelim.
şöyle bir mantık kuralım. telles galatasaray'a geldiğinden beri sıkça eleştiriliyor. vay böyle sol bek mi olurmuş, ne defans biliyormuş ve hücum, ayakta kalamıyormuş... çocuğun ağzına sıçtık her fırsatta. benim izlediğim bu wendell telles'ten iyi oyuncu değil. leverkusen gibi başarılı bir takımda nasıl banko oynuyor her maç? oynuyor çünkü adamlar potansiyel denen şeyin varlığından haberdar. yatırım yaptıkları bir oyuncuyu inadına her maç oynatıyorlar ki gelişsin, üstüne koysun, tecrübe kazansın ve daha iyi bir oyuncuya dönüşsün. bir an düşündüm, wendell'i biz, telles'i onlar alsaydı ne olurdu diye. bire bir aynı şey olurdu sadece isimler değişirdi. biz wendell'in savunma yapmayı bilmemesinden, zayıf oluşundan, goller yedirmesinden bahsedip ağzına sıçıp çocuğa rahat vermezken telles her geçen gün kendini geliştiriyor ve adından bahsettiriyor olurdu çok büyük ihtimalle.
bakalım wendell büyüyünce ne olacak.
