1230
kendisine fatih terim ve sneijder hakkındaki yorumu dolayısıyla güdülen ön yargılar hala sözlüğümüzde var malesef. kendisinin yaptığı mevcut katkıyı, pozitif havayı, ''bitik gördüğümüz'' futbolcudan performans alma olayını atıyorum tuchel yapmış olsa her hafta methiyeler düzerdik kendisinin başlığında. hiç hakkını vermiyoruz hamza hocanın.
istatistiksel olarak 9 maçta 7 galibiyet 2 beraberlik gibi kötü olmayan bir performans sergiletmiştir. 9 maçta 7 galibiyet demek, 34 maçta kabaca 26 galibiyet demek. hemen bakıyorum son kazandığımız 3 şampiyonlukta sırasıyla 24* 23** 21* galibiyet almışız. şu an bu açıdan fena gitmediğini hatta iyi gittiğini söylemek gerekir. 9 maçta 20 gol atmışız. bu istatistik belki biraz daha iyi olabilir galatasaray gibi bir takım için, ama yediğimiz gollerde düşüş var mancini ve prandelli dönemine göre. 9 maçta 7 gol yemişiz. prandelli sadece trabzon ve başakşehirden bu kadar yedi.
yanlışlarından da bahsedelim; kesinlikle oyuncu değişikliklerinde biraz geç kalıyor, hazırlık kampında burak'ın sakatlandığı maçta onun yerine adam alamamıştı. sanırım hala olası bir sakatlık ihtimalini düşünüyor. hakkıdır düşünebilir. taktiksel olarak da maç bazında hatalı bulduğum iç sahadaki bursaspor maçı var. şunu şunu yapsın diyemem ondan fazla bilemem bu yaşımda, ama galatasaray o an ligin en iyi oynayan ekibine karşı da oynasa sahasında bu kadar ezilmemeliydi. eskişehir maçı için ise kötü futbol deniyor. bir kere futbolcu olsam o sahaya çıktığım anda futbol oynayasım gelmez zaten. boş tribünler zemin, hava... eskişehirde bir takımın ''şiir'' gibi oynayarak kazanma ihtimali yok. ne es-es'in dirençli ve genç kadro yapısı buna müsade etmiyor ne de şartlar. buna karşı da hocam, ortasahayı kalabalık tutarak bir oyun anlayışı tercih etti ve bence yerindeydi, belki yekta gibi bitmiş okeye dönen bir adam artık denenmemeli diyebilirim sadece. bir de ''burak'la göz göze geldik ve onu oyuna aldım'' demesi biraz dokundu. teknik direktör biraz daha otoriter bir karar verebilirdi. ama bunu açık yüreklilikle dile getirmesi bile çok iyi.
vicdanen ise bir kaç şeye değinmek istiyorum. öncelikle işe yaramaz, kabiliyetsiz gözle baktığımız, ve şu anda da ilk 11'in önemli oyuncuları olarak gördüğüm burak emre ve sabri'nin performanslarında gözle görülür bir artış oldu. burak ve emre önceki yıllara göre ''farklı tipte'' bir oyuncu görevi görürken, sabri ise biraz daha güvenilir ve dengeli bir oyuncuya çevrildi. kafalarımızdaki hayali kadrolarda bu üç oyuncuyu da ''gs topçusu değil'' diye düşünebilirsiniz, ama bu üç oyuncu da mevcut mali şartlar ve sınırlar altında türkiye'de bulabileceğiniz en iyi ve tecrübeli adamlar. selçuk ve burak için prandelli, mancini döneminde sürekli hain yakıştırması yapıp hamza hoca gelince az biraz kıpırdanma olunca hemen ''yeniçeri'' damgasını yapıştırdık. ben bu kıpırdanmayı hamzaoğlu'nun karakterine bağlıyorum. şimdi düşünün iyi bir insan var çalıştığınız şirketin yabancı uyruklu müdürü* *. ikili iletişiminiz tercümanlar aracılığı ile anca sağlanabilmekte, ve bu adam sizin çalışma prensiplerinizden, alışkanlıklarınızdan çok daha farklı methodlar uygulatıyor işyerinde. haliyle performansınız düşer, tartışabilirsiniz, sonra barışadabilirsiniz, elinizden geleni yapmaya çalışırsınız olmaz. işte hamzaoğlu bu iyi niyetli ama ülke şartlarına ve mantalitesine ters adam(lar)ın yerine geldi. ve hepsinden ayrı olarak karakteri ve motivatorlüğü çok daha farklı. mimik ve jestlerinden bile anlayabilirsiniz. adam takıma geldiği gibi gruplaşmayı* bitirdi. herkesi birbiriyle daha çok vakit geçirttirdi, toplantılarda beraber oturtması bile güzel bir adım. sonra, sadece ''yerli hoca geldi'' diye iyi oynayacak kadar karaktersiz bir oyuncu grubumuz olduğunu düşünmüyorum. aynı başarıyı hikmet karaman gelse yapabilecek miydi? mustafa denizli'nin garantisi var mıydı?bu performans artışı yerli olmasından ziyade, hamza hamzaoğlu olmasından kaynaklı. hem geldiğinden beri net bir şekilde performansı düşen oyuncumuz yok, artan yabancılar da dahil çok isim var. sadece semih ve selçuk gibi ''idare eder'' oynayan bir kaç oyuncumuz var. futboldışı olduğunu düşündüğüm bu sorunlarını aştıktan sonra selçuk ve semih de eskisi gibi olacaktır. ve hamzaoğlunun şampiyon olsun, olmasın kesinlikle kalmasından yanayım. daha kendi takımını bile oluşturamadı mali sebeplerden ötürü, istediği bir tane bile oyuncuyu aldırmadı/alamadı. biz kimlere kimlere sabrettik, içlerinden en umut vadedenine mi sabretmeyeceğiz? sabredelim ve bekleyelim lütfen, bu ülkeye belki de en büyük kupayı getirecek olan bu güzel insanı kaybetmeyelim.
istatistiksel olarak 9 maçta 7 galibiyet 2 beraberlik gibi kötü olmayan bir performans sergiletmiştir. 9 maçta 7 galibiyet demek, 34 maçta kabaca 26 galibiyet demek. hemen bakıyorum son kazandığımız 3 şampiyonlukta sırasıyla 24* 23** 21* galibiyet almışız. şu an bu açıdan fena gitmediğini hatta iyi gittiğini söylemek gerekir. 9 maçta 20 gol atmışız. bu istatistik belki biraz daha iyi olabilir galatasaray gibi bir takım için, ama yediğimiz gollerde düşüş var mancini ve prandelli dönemine göre. 9 maçta 7 gol yemişiz. prandelli sadece trabzon ve başakşehirden bu kadar yedi.
yanlışlarından da bahsedelim; kesinlikle oyuncu değişikliklerinde biraz geç kalıyor, hazırlık kampında burak'ın sakatlandığı maçta onun yerine adam alamamıştı. sanırım hala olası bir sakatlık ihtimalini düşünüyor. hakkıdır düşünebilir. taktiksel olarak da maç bazında hatalı bulduğum iç sahadaki bursaspor maçı var. şunu şunu yapsın diyemem ondan fazla bilemem bu yaşımda, ama galatasaray o an ligin en iyi oynayan ekibine karşı da oynasa sahasında bu kadar ezilmemeliydi. eskişehir maçı için ise kötü futbol deniyor. bir kere futbolcu olsam o sahaya çıktığım anda futbol oynayasım gelmez zaten. boş tribünler zemin, hava... eskişehirde bir takımın ''şiir'' gibi oynayarak kazanma ihtimali yok. ne es-es'in dirençli ve genç kadro yapısı buna müsade etmiyor ne de şartlar. buna karşı da hocam, ortasahayı kalabalık tutarak bir oyun anlayışı tercih etti ve bence yerindeydi, belki yekta gibi bitmiş okeye dönen bir adam artık denenmemeli diyebilirim sadece. bir de ''burak'la göz göze geldik ve onu oyuna aldım'' demesi biraz dokundu. teknik direktör biraz daha otoriter bir karar verebilirdi. ama bunu açık yüreklilikle dile getirmesi bile çok iyi.
vicdanen ise bir kaç şeye değinmek istiyorum. öncelikle işe yaramaz, kabiliyetsiz gözle baktığımız, ve şu anda da ilk 11'in önemli oyuncuları olarak gördüğüm burak emre ve sabri'nin performanslarında gözle görülür bir artış oldu. burak ve emre önceki yıllara göre ''farklı tipte'' bir oyuncu görevi görürken, sabri ise biraz daha güvenilir ve dengeli bir oyuncuya çevrildi. kafalarımızdaki hayali kadrolarda bu üç oyuncuyu da ''gs topçusu değil'' diye düşünebilirsiniz, ama bu üç oyuncu da mevcut mali şartlar ve sınırlar altında türkiye'de bulabileceğiniz en iyi ve tecrübeli adamlar. selçuk ve burak için prandelli, mancini döneminde sürekli hain yakıştırması yapıp hamza hoca gelince az biraz kıpırdanma olunca hemen ''yeniçeri'' damgasını yapıştırdık. ben bu kıpırdanmayı hamzaoğlu'nun karakterine bağlıyorum. şimdi düşünün iyi bir insan var çalıştığınız şirketin yabancı uyruklu müdürü* *. ikili iletişiminiz tercümanlar aracılığı ile anca sağlanabilmekte, ve bu adam sizin çalışma prensiplerinizden, alışkanlıklarınızdan çok daha farklı methodlar uygulatıyor işyerinde. haliyle performansınız düşer, tartışabilirsiniz, sonra barışadabilirsiniz, elinizden geleni yapmaya çalışırsınız olmaz. işte hamzaoğlu bu iyi niyetli ama ülke şartlarına ve mantalitesine ters adam(lar)ın yerine geldi. ve hepsinden ayrı olarak karakteri ve motivatorlüğü çok daha farklı. mimik ve jestlerinden bile anlayabilirsiniz. adam takıma geldiği gibi gruplaşmayı* bitirdi. herkesi birbiriyle daha çok vakit geçirttirdi, toplantılarda beraber oturtması bile güzel bir adım. sonra, sadece ''yerli hoca geldi'' diye iyi oynayacak kadar karaktersiz bir oyuncu grubumuz olduğunu düşünmüyorum. aynı başarıyı hikmet karaman gelse yapabilecek miydi? mustafa denizli'nin garantisi var mıydı?bu performans artışı yerli olmasından ziyade, hamza hamzaoğlu olmasından kaynaklı. hem geldiğinden beri net bir şekilde performansı düşen oyuncumuz yok, artan yabancılar da dahil çok isim var. sadece semih ve selçuk gibi ''idare eder'' oynayan bir kaç oyuncumuz var. futboldışı olduğunu düşündüğüm bu sorunlarını aştıktan sonra selçuk ve semih de eskisi gibi olacaktır. ve hamzaoğlunun şampiyon olsun, olmasın kesinlikle kalmasından yanayım. daha kendi takımını bile oluşturamadı mali sebeplerden ötürü, istediği bir tane bile oyuncuyu aldırmadı/alamadı. biz kimlere kimlere sabrettik, içlerinden en umut vadedenine mi sabretmeyeceğiz? sabredelim ve bekleyelim lütfen, bu ülkeye belki de en büyük kupayı getirecek olan bu güzel insanı kaybetmeyelim.