4048
hala saldırılara maruz kalan karakterli ve becerikli teknik direktör. daha önce çok savunuldu ama ben bir kez daha savunmak istiyorum.
kendisi daha sezonun başında bu takıma geldi. ne yaz kampını ne transferleri kendisi yaptırdı. ayrıca bir takım için en tehlikeli şey daha sezonun başında teknik direktörün değişmesidir. hele bu giden teknik direktör bu takımın efsane teknik direktörüyse. her neyse. yaz kampı yapıldı. transferler yapıldı sezon başladı ve teknik direktör değişti. değişmeden önce de şampiyonlar liginde iç sahada 6 gol yenip moraller ve öz güven sıfırlandı. mancini ne galatasaray'ı bilir ne burak'ı ne selçuk'u bilir. sneijder ve drogba'dan başkasını biliyorsa gel söv. takımın kırılma noktası bu hoca değişikliğiydi. ya batacağız ya çıkacağız. hatta benim aklıma ilk önce 2010-2011 sezonu geldi. rijkaard daha sezon başında gönderildi. her ne kadar takım çöp olsa da sonra sezonun devamı malum. sonra ne oldu? ayağının tozuyla juventus deplasmanına çıktı. kırılmak üzere olan takımı bantladı. gruplardan çıkarttı. iç sahada kazanmaya başladı. kör topal ilerlemeye çalıştık. zaten fener de şikeyle son dakikayla hakemle puan farkını açtı ve şampiyonluk ihtimalini de çoktan ortadan kaldırdı. devre arasında yaptığı transferlerin bir kısmında ünal aysal'ın menacer sevdası etkili oldu. cemaili ve pandev transferlerinden de belli. iç sahada efsane maçlar izletti. yıllardır alınmayan türkiye kupasını aldı. 2. yapıp bizi şampiyonlar ligine soktu. baktı ki bu zihniyetle yürümeyecek bu işler. daha çok para kazanmak için zorlayıp rezil etmedi hem kendisini hem bizi. tazminat almadan taa mayıs ayında çekti gitti. yani yeni teknik direktöre transfer sezonunu ve yaz kampını bırakarak gitti. bu yüzden ben kendisini olumlu hatırlayacağım. ayrıca prandelli ile aynı kefeye konması da son derece komik. yaz kampını + transferleri yaptıran adam 15 maçın bir tanesinde düzgün oynatamadı bu takımı. şampiyonlar liginde bizi averaj takımı yaptı. iç sahada bile kazanma ihtimali düşük ve gayet de yenilen bir galatasaray bıraktı. yani buffon ve de sanctis ikisi de italyan sonuçta.
kendisi daha sezonun başında bu takıma geldi. ne yaz kampını ne transferleri kendisi yaptırdı. ayrıca bir takım için en tehlikeli şey daha sezonun başında teknik direktörün değişmesidir. hele bu giden teknik direktör bu takımın efsane teknik direktörüyse. her neyse. yaz kampı yapıldı. transferler yapıldı sezon başladı ve teknik direktör değişti. değişmeden önce de şampiyonlar liginde iç sahada 6 gol yenip moraller ve öz güven sıfırlandı. mancini ne galatasaray'ı bilir ne burak'ı ne selçuk'u bilir. sneijder ve drogba'dan başkasını biliyorsa gel söv. takımın kırılma noktası bu hoca değişikliğiydi. ya batacağız ya çıkacağız. hatta benim aklıma ilk önce 2010-2011 sezonu geldi. rijkaard daha sezon başında gönderildi. her ne kadar takım çöp olsa da sonra sezonun devamı malum. sonra ne oldu? ayağının tozuyla juventus deplasmanına çıktı. kırılmak üzere olan takımı bantladı. gruplardan çıkarttı. iç sahada kazanmaya başladı. kör topal ilerlemeye çalıştık. zaten fener de şikeyle son dakikayla hakemle puan farkını açtı ve şampiyonluk ihtimalini de çoktan ortadan kaldırdı. devre arasında yaptığı transferlerin bir kısmında ünal aysal'ın menacer sevdası etkili oldu. cemaili ve pandev transferlerinden de belli. iç sahada efsane maçlar izletti. yıllardır alınmayan türkiye kupasını aldı. 2. yapıp bizi şampiyonlar ligine soktu. baktı ki bu zihniyetle yürümeyecek bu işler. daha çok para kazanmak için zorlayıp rezil etmedi hem kendisini hem bizi. tazminat almadan taa mayıs ayında çekti gitti. yani yeni teknik direktöre transfer sezonunu ve yaz kampını bırakarak gitti. bu yüzden ben kendisini olumlu hatırlayacağım. ayrıca prandelli ile aynı kefeye konması da son derece komik. yaz kampını + transferleri yaptıran adam 15 maçın bir tanesinde düzgün oynatamadı bu takımı. şampiyonlar liginde bizi averaj takımı yaptı. iç sahada bile kazanma ihtimali düşük ve gayet de yenilen bir galatasaray bıraktı. yani buffon ve de sanctis ikisi de italyan sonuçta.
