11
sevmediğim cümle, serzeniş şekli. hem benim galatasaray sevgim hor görülüyormuş iması var hem de başımdan bunla ilgili talihsiz bir olay geçmişliği. tarih 6 kasım 2002. malum maç. hiç bir galatasaray maçını kaçırmayan ben totem olsun diye maç saatine matematik hocasını çağrıyorum ertesi gün ki geometri sınavım için. derse başlıyoruz da kafa maçta. üçgenin iç açı dereceleri toplamını sorsa 1905 falan diyecek noktadayım. hiç bir soruyu çözemiyorum. derken fanatik fenerli olan alt ve karşı komşudan goool sesleri geliyor. yedik diyorum içimden iyice gidiyor kafa. hoca da durumun farkında istersen bırakalım oglum diyor eziyet ediyorsun hem bana hem kendine. yok hocam diyorum devam edelim. bi 25 30 dakka sonra bir gol sesi daha. atıyorum kalemi bakıyorum hocaya hadi hocam sen uza bu iş olmayacak gibisinden. anlıyor sağolsun halimi sınavda başarılar diyor üzme kendini diyor gidiyor.
içeri geçiyorum. aslında çok fanatik olan ama bana kötü örnek teşkil etmemek için hep içine atan aslan babam oturma odasında maçı izliyor. çok gergin. ben de bi o kadar gergin sağ çapraz önünde tv ye yakın olan koltuğa çöküyorum. ilk yarı hayal meyal aklımda. 2. yarı başlıyor galatasaray toparlanıyor atak üstüne atak. aklıma direk 2-0 dan 2-2 yaptığımız20 eylül 1998 fenerbahçe galatasaray maçı geliyor. atarız lan diyorum. yakalarız beraberliği.. 50 de arifin topu direkten dönüyor 10 dakka sonra ortega atılıyor ha geldi gelecek gol derken 3 ü yiyoruz o saçma cenabetliğimiz ile. umudum sinire ve öfkeye dönüşüyor arkamda tamamen unuttuğum babamında öyle olmalı ki bu uzun hikayenin o cumle ile kesiştiği olay gerçekleşiyor.
3. golden 7-8 dakka sonra 4. golu yiyoruz. o sırada hatırladığım kamera fatih terim'i gosteriyor fatih de sinirli yakmış bi sigara çaresiz. iyice darlanıyorum lan sigara içeceğine bişeyler yap aıımıuuaa... cümlemi tamamlamadan arkamdan o ses geliyor : sen mi kurtaracaksın lan galatasaray'ı !!! kafamı dönmemle hem benim fevri tavırlarıma hem de maça içten içe sinirlenmiş babamın kucuk bir sehpayı bana doğru fırlattığını göruyorum. o gunden once de sonra da daha bi fiske vurmuşluğu yoktur şu ömründe bana küçük olaylar dışında. artık o bile nasıl dolmuşsa. eğiliyorum sehpa omzumdan sekip duvarda parçalanıyor. ne babama ne galatasaraya ama o an dünyaya öyle bir küfür ve isyan ediyorum ki. koşuyorum odama. gözler dolu ama ağlamıyorum. altıma bi eşofman üstüme bi svetşört çekip atıyorum kendimi sokağa annemin yapma etme yavrum bu saatte nereye feryatları arasında..
çıkıyorum dışarı. neye üzüleyim neye sinirleneyim bilmiyorum. o kadar doluyum ki. geçiyorum çalılar ağaçlar arasında bir çardağa. elimde telefonum. apartmandan devam eden gol sesleri. oturup hüngür hüngür ağlıyorum saatlerce. galatasaray'a da babama da o kadar kırgınım ki. saatler geçiyor giriyorum eve zıbarıyorum gidiyorum okula. sınavdan 77 çakıyorum o sinirle çalışmadan nasıl oluyorsa. sınıfta bakışlarım ile ''çıt çıkmıcak'' modundayım. sınıftakiler gidip goy goylarını yan sınıflarda yapıyorlar. bi şekilde atlatıyoruz o kötü günleri. babamla da 1 ay kadar konusmuyoruz. sonra gelip alıyor gonlumu. tek bir şey söylüyorum ona; babamsın kızarsın da seversin de yeri geldi mi döversin de ama ne olursun galatasaray maçlarında sevincimi üzüntümü heyecanımı sen mi kurtaracaksın galatasaray'ı diyip bana kızacak kadar basite indirgeme. ben kurtaramasam da bırak napıyorsam yapayım yaşayım duygularımı...
o günden sonra evde ne zaman maç izlesek babam kapar odanın kapısını. beni dövmek için değil lan. annem rahatsız olmadan beraber hayvan gibi yaşayalım heyecanımızı bağralım çağralım sövelim diye..
bu da böyle bir anımdır.
içeri geçiyorum. aslında çok fanatik olan ama bana kötü örnek teşkil etmemek için hep içine atan aslan babam oturma odasında maçı izliyor. çok gergin. ben de bi o kadar gergin sağ çapraz önünde tv ye yakın olan koltuğa çöküyorum. ilk yarı hayal meyal aklımda. 2. yarı başlıyor galatasaray toparlanıyor atak üstüne atak. aklıma direk 2-0 dan 2-2 yaptığımız20 eylül 1998 fenerbahçe galatasaray maçı geliyor. atarız lan diyorum. yakalarız beraberliği.. 50 de arifin topu direkten dönüyor 10 dakka sonra ortega atılıyor ha geldi gelecek gol derken 3 ü yiyoruz o saçma cenabetliğimiz ile. umudum sinire ve öfkeye dönüşüyor arkamda tamamen unuttuğum babamında öyle olmalı ki bu uzun hikayenin o cumle ile kesiştiği olay gerçekleşiyor.
3. golden 7-8 dakka sonra 4. golu yiyoruz. o sırada hatırladığım kamera fatih terim'i gosteriyor fatih de sinirli yakmış bi sigara çaresiz. iyice darlanıyorum lan sigara içeceğine bişeyler yap aıımıuuaa... cümlemi tamamlamadan arkamdan o ses geliyor : sen mi kurtaracaksın lan galatasaray'ı !!! kafamı dönmemle hem benim fevri tavırlarıma hem de maça içten içe sinirlenmiş babamın kucuk bir sehpayı bana doğru fırlattığını göruyorum. o gunden once de sonra da daha bi fiske vurmuşluğu yoktur şu ömründe bana küçük olaylar dışında. artık o bile nasıl dolmuşsa. eğiliyorum sehpa omzumdan sekip duvarda parçalanıyor. ne babama ne galatasaraya ama o an dünyaya öyle bir küfür ve isyan ediyorum ki. koşuyorum odama. gözler dolu ama ağlamıyorum. altıma bi eşofman üstüme bi svetşört çekip atıyorum kendimi sokağa annemin yapma etme yavrum bu saatte nereye feryatları arasında..
çıkıyorum dışarı. neye üzüleyim neye sinirleneyim bilmiyorum. o kadar doluyum ki. geçiyorum çalılar ağaçlar arasında bir çardağa. elimde telefonum. apartmandan devam eden gol sesleri. oturup hüngür hüngür ağlıyorum saatlerce. galatasaray'a da babama da o kadar kırgınım ki. saatler geçiyor giriyorum eve zıbarıyorum gidiyorum okula. sınavdan 77 çakıyorum o sinirle çalışmadan nasıl oluyorsa. sınıfta bakışlarım ile ''çıt çıkmıcak'' modundayım. sınıftakiler gidip goy goylarını yan sınıflarda yapıyorlar. bi şekilde atlatıyoruz o kötü günleri. babamla da 1 ay kadar konusmuyoruz. sonra gelip alıyor gonlumu. tek bir şey söylüyorum ona; babamsın kızarsın da seversin de yeri geldi mi döversin de ama ne olursun galatasaray maçlarında sevincimi üzüntümü heyecanımı sen mi kurtaracaksın galatasaray'ı diyip bana kızacak kadar basite indirgeme. ben kurtaramasam da bırak napıyorsam yapayım yaşayım duygularımı...
o günden sonra evde ne zaman maç izlesek babam kapar odanın kapısını. beni dövmek için değil lan. annem rahatsız olmadan beraber hayvan gibi yaşayalım heyecanımızı bağralım çağralım sövelim diye..
bu da böyle bir anımdır.