128
http://www.sabriugan.com.tr/...alatasaray-ayni-tas/
kişisel internet sitesinde cesare prandelli sonrası çıktığımız ilk karşılaşma olan 29 kasım 2014 gaziantepspor galatasaray maçı ile ilgili özetlik bir yazı yazmış. objektif olarak maçı izleyen galatasaraylılar gibi o da aynı tas aynı hamam olduğumuzu görmüş fakat yazının son bölümünde yazdıkları daha dikkat çekici:
--- alıntı ---
“teknik” hata
okan buruk: “golden önce faul yoktu” dedi..
vardı.
mehmet özdilek: “ikinci golde kalecimize faul vardı” dedi..
yoktu.
teknik adamlar pozisyonlardan çok emin değilse sıcağı sıcağına kesin konuşmamalı…
29 kasım 2014 kasımpaşaspor çaykur rizespor maçında babel köpüğü temizledikten sonra sarı kart görünce aklıma takıldı.
barajı belirlemek tamam ama topun etrafına köpük sıkmanın çok da manası yok.
böyle sarı kart olmamalı.
yeri gelmişken yazmadan geçmek olmaz, alper ulusoyskoru etkileyen önemli hatalar yaptı…
--- alıntı ---
hem ryan babel'in sarı kartı ile ilgili hem de teknik adamlarla alakalı söylediklerine yüzde yüz katılıyorum.
sahadaki iki takımdan birinin başındasın, yani o an için hem taraflısın hem de yakın ya da uzak bir mesafeden pozisyonu görmeye çalışıyorsun, saniyelik olay önünden biri geçse pozisyonun yarısı kaçar, bırak önünden birinin geçmesini bir ses, ışık bile senin farklı görmeni sağlayabilir o pozisyonu. böyle durumlarda görüntüyü en azından tekrar izlemeden yorum yapmaması gerekiyor teknik adamların. hatta biliyorum bir zorunluluk ama bana kalırsa maç sonu koridorlarda sıcağı sıcağına maçı yayınlayan kanala demeç vermemeliler. bir futbolcularla maçı kendi aralarında soyunma odalarında yorumlamalı, hatta izin veriliyorsa ve gerekli teknik ekipman varsa soyunma odalarında, teknik adam basın toplantısına çıkmadan önce kafasında soru işareti olan pozisyonlara futbolcularıyla beraber bakabilmeli. basın toplantısında açıklamalarını yaptıktan sonra ancak o zaman maçı yayınlayan kanalla görüşmeliler.
fakat bu durumun tam tersi oluyor, maç bitiyor, "ya hakem penaltıyı vermedi","ben böyle hakemi bilmem ne yapayım", "emek hırsızlığı" vs.laflarla artık kendi taraftarlarını da gaza getiriyorlar dolayısıyla, sonra bir bakıyorsun "aaa öyle değilmiş". ama millet senin demecin yüzünden birbirini gırtlaklayabiliyor sokakta. bunu hiç düşünmüyorlar.
birkaç maçta denk geldiği için örneğini veriyorum slaven bilic tam bir şey diyecekken, kendileri aleyhine verilen kararın görüntüsü ekrana getirildi ve adam penaltıymış, kırmızı kartmış artık o anda pozisyon her neyse idi söyledi. en azından tüm teknik adamlara bu şekilde maç sırasında en çok itiraz ettikleri pozisyonlar gösterilmeli diye düşünüyorum. tabi her şeyden önce kulüplerimizin başında soğuk kanlı, sağduyulu ve rakibine saygılı bir kaç teknik adam daha görmemiz gerekiyor.
kişisel internet sitesinde cesare prandelli sonrası çıktığımız ilk karşılaşma olan 29 kasım 2014 gaziantepspor galatasaray maçı ile ilgili özetlik bir yazı yazmış. objektif olarak maçı izleyen galatasaraylılar gibi o da aynı tas aynı hamam olduğumuzu görmüş fakat yazının son bölümünde yazdıkları daha dikkat çekici:
--- alıntı ---
“teknik” hata
okan buruk: “golden önce faul yoktu” dedi..
vardı.
mehmet özdilek: “ikinci golde kalecimize faul vardı” dedi..
yoktu.
teknik adamlar pozisyonlardan çok emin değilse sıcağı sıcağına kesin konuşmamalı…
29 kasım 2014 kasımpaşaspor çaykur rizespor maçında babel köpüğü temizledikten sonra sarı kart görünce aklıma takıldı.
barajı belirlemek tamam ama topun etrafına köpük sıkmanın çok da manası yok.
böyle sarı kart olmamalı.
yeri gelmişken yazmadan geçmek olmaz, alper ulusoyskoru etkileyen önemli hatalar yaptı…
--- alıntı ---
hem ryan babel'in sarı kartı ile ilgili hem de teknik adamlarla alakalı söylediklerine yüzde yüz katılıyorum.
sahadaki iki takımdan birinin başındasın, yani o an için hem taraflısın hem de yakın ya da uzak bir mesafeden pozisyonu görmeye çalışıyorsun, saniyelik olay önünden biri geçse pozisyonun yarısı kaçar, bırak önünden birinin geçmesini bir ses, ışık bile senin farklı görmeni sağlayabilir o pozisyonu. böyle durumlarda görüntüyü en azından tekrar izlemeden yorum yapmaması gerekiyor teknik adamların. hatta biliyorum bir zorunluluk ama bana kalırsa maç sonu koridorlarda sıcağı sıcağına maçı yayınlayan kanala demeç vermemeliler. bir futbolcularla maçı kendi aralarında soyunma odalarında yorumlamalı, hatta izin veriliyorsa ve gerekli teknik ekipman varsa soyunma odalarında, teknik adam basın toplantısına çıkmadan önce kafasında soru işareti olan pozisyonlara futbolcularıyla beraber bakabilmeli. basın toplantısında açıklamalarını yaptıktan sonra ancak o zaman maçı yayınlayan kanalla görüşmeliler.
fakat bu durumun tam tersi oluyor, maç bitiyor, "ya hakem penaltıyı vermedi","ben böyle hakemi bilmem ne yapayım", "emek hırsızlığı" vs.laflarla artık kendi taraftarlarını da gaza getiriyorlar dolayısıyla, sonra bir bakıyorsun "aaa öyle değilmiş". ama millet senin demecin yüzünden birbirini gırtlaklayabiliyor sokakta. bunu hiç düşünmüyorlar.
birkaç maçta denk geldiği için örneğini veriyorum slaven bilic tam bir şey diyecekken, kendileri aleyhine verilen kararın görüntüsü ekrana getirildi ve adam penaltıymış, kırmızı kartmış artık o anda pozisyon her neyse idi söyledi. en azından tüm teknik adamlara bu şekilde maç sırasında en çok itiraz ettikleri pozisyonlar gösterilmeli diye düşünüyorum. tabi her şeyden önce kulüplerimizin başında soğuk kanlı, sağduyulu ve rakibine saygılı bir kaç teknik adam daha görmemiz gerekiyor.