2036
öncelikle bir an önce takımdan gitmesi gerektiğine inanıyorum, son konuşmalarından sonra ve bu ortamda başarılı olabilmesi neredeyse imkansız.
fakat şunu da belirtmek gerekir ki son 10 yılda fatih terim dönemini çıkardığımız zaman teknik direktör istikrarı konusunda bir anadolu kulübünden farksızız.
her zaman işler kötü gittiğinde hocanın kellesini istedik ve çoğunda da yönetim bu konuda harekete geçip kararını verdi.
giden hiçbir hoca ağzını açıp bir şey söylemediği için şu ana kadar hep hocalar suçluydu tabi bizde hep hatayı hocalarda aradık.
ancak prandelli'nin konuşmalarına baktığımız vakit ( ne kadar kötü hoca olursa olsun) ünal aysal yönetiminin şu an ki durumla ilgili ne kadar suçlu olduğu apaçık bir şekilde ortada.
galatasaray'a gelen yönetimler hep vaatlerle geldi ve hiçbirisi bu vaatleri gerçekleştiremeden takımı hep daha kötü halde bıraktı gitti.
daha kötü halden kastım tabi ki ekonomik olarak, sportif açıdan bir klişe olarak şunu söylemek isterim ki galatasaray'ın formasını koysan zaten zirveye oynar bir şekilde ancak ekonomik istikrarı sağlayamadığımız için şampiyonluklardan sonra genellikle geriye gittik.
şöyle bir geriye gidelm;
lucescu geldi, ikinci sezonunda şampiyonlukta yaşadı ancak bir sonraki sene takım ciddi manada kötüye gittiği için gönderildi.
eric gerets geldi, şampiyon yaptı takımı ancak bir sonraki sene yine ciddi sıkıntılar yaşadık ve gönderdik.
kalli geldi şampiyon yaptı ( cevat güler'in desteğini yok sayıyorum evet) ertesi sezon yine hüsran.
fatih terim geldi şampiyon yaptı iki sezon üstüste sonuç yine ortada hüsran ki ne hüsran.
şimdi şampiyon olup 1 adım ileri gidiyoruz ancak ertesi sezon yönetim hatalarıyla iki adım geriye gidiyoruz. yıllardır bu iş böyle.
bu yüzden artık hocaları eleştirmek yerine yönetime yönelmeli galatasaray taraftarı, çünkü yönetimin yaptığı işler sorgulanmıyor hiçbir şekilde. hoca gönderildiği an herkesin gazı alınmış oluyor ortam güllük gülistanlık bir hale bürünüyor.
muhtemelen prandelli'de gidecek birkaç hafta sonra, yine gazımız alınmış olacak bizimde.
ya sonra ?
fakat şunu da belirtmek gerekir ki son 10 yılda fatih terim dönemini çıkardığımız zaman teknik direktör istikrarı konusunda bir anadolu kulübünden farksızız.
her zaman işler kötü gittiğinde hocanın kellesini istedik ve çoğunda da yönetim bu konuda harekete geçip kararını verdi.
giden hiçbir hoca ağzını açıp bir şey söylemediği için şu ana kadar hep hocalar suçluydu tabi bizde hep hatayı hocalarda aradık.
ancak prandelli'nin konuşmalarına baktığımız vakit ( ne kadar kötü hoca olursa olsun) ünal aysal yönetiminin şu an ki durumla ilgili ne kadar suçlu olduğu apaçık bir şekilde ortada.
galatasaray'a gelen yönetimler hep vaatlerle geldi ve hiçbirisi bu vaatleri gerçekleştiremeden takımı hep daha kötü halde bıraktı gitti.
daha kötü halden kastım tabi ki ekonomik olarak, sportif açıdan bir klişe olarak şunu söylemek isterim ki galatasaray'ın formasını koysan zaten zirveye oynar bir şekilde ancak ekonomik istikrarı sağlayamadığımız için şampiyonluklardan sonra genellikle geriye gittik.
şöyle bir geriye gidelm;
lucescu geldi, ikinci sezonunda şampiyonlukta yaşadı ancak bir sonraki sene takım ciddi manada kötüye gittiği için gönderildi.
eric gerets geldi, şampiyon yaptı takımı ancak bir sonraki sene yine ciddi sıkıntılar yaşadık ve gönderdik.
kalli geldi şampiyon yaptı ( cevat güler'in desteğini yok sayıyorum evet) ertesi sezon yine hüsran.
fatih terim geldi şampiyon yaptı iki sezon üstüste sonuç yine ortada hüsran ki ne hüsran.
şimdi şampiyon olup 1 adım ileri gidiyoruz ancak ertesi sezon yönetim hatalarıyla iki adım geriye gidiyoruz. yıllardır bu iş böyle.
bu yüzden artık hocaları eleştirmek yerine yönetime yönelmeli galatasaray taraftarı, çünkü yönetimin yaptığı işler sorgulanmıyor hiçbir şekilde. hoca gönderildiği an herkesin gazı alınmış oluyor ortam güllük gülistanlık bir hale bürünüyor.
muhtemelen prandelli'de gidecek birkaç hafta sonra, yine gazımız alınmış olacak bizimde.
ya sonra ?