8
(içine kendimi de dahil ettiğim, ne denli alzheimer'lı bir toplum olduğumuza dair ağır eleştiri içerir)
artık şaşırtmayandır,
artık hiçbir toplumsal tutarsızlığa şaşıramaz hale geldik evet,işin garip tarafı,bizleri öyle bir hale getirdiler ki hepimiz sosyal-inekler haline gelmiş vaziyetteyiz.gündem yaratıyorlar ve tepkilerimiz aynı ineklerin verdiği süt gibi periyodik ve reaksiyonel hale geldi.yazıyoruz,güzel.farkındayız,o da güzel.ancak che'nin de dediği gibi "değiştirmemiz lazım." bizse eleştirileri," sosyal demokrasi " safsatası sınırlarında yapıp sadece ufak tefek göz aldatmacası reformlara kanaat ediyoruz.ve bu kanaatkarlık sadece bir sonraki olaya kadar önümüze konulan besi kıvamında,sosyal-inek oluşumuz tam olarak buna denk geliyor.
ve daha da unutkan,daha da toplumsal bilinçten bihaber bireyler eksponansiyel bir artışla yeşeriyor toplumda.
korkutucu olan da tam olarak bu sanırım;sokaklarda sabrın tiryakisi,ruhsuz bir kalabalıktan başka birşey olamamak.
soruyorum şimdi tff bu 3 milyonu brezilya futbol federasyonuna değil de ermenek ve soma maduru ailelere yardım için kullansaydı ne değişecekti ?
aradan tam 3 yıl geçmiş olmasına rağmen halen doğru düzgün evleri olmayan van depremzedeleri daha mı az üşüyecekti ? ya da ali samiyen rezidansda ölen 10 işçi evlerine geri dönüp sıcak bir öpücük kondurabilecekler miydi eşlerine,çocuklarına ? bir çoğu tarım arazileri çöp olmuş,madende çalışmak zorunda bırakılmış somalı ailelere geri verebilecek miydi 300 işçiyi ? (sayısını bir allah biliyor) çıkabilecek miydi galatasaray maçını izleyebilmek için ömer asafların babaları o kara mahzenden ? bırakın allahaşkına.
gelelim asıl mevzu olan şu 3 milyon € olayına,bununla ilgili geçen hafta şöyle bir yazı yazmıştım.
(bkz: #1593938)
--- alıntı ---
marx “meta fetişizmi”ni yazarken basit bir ekonomik çıkarım yapmıyordu,bir madde-görüntü ilişkisinin modern toplumlardaki tezahürünün kapitalizmle ilişkisini anlatıyordu.özetle,kapitalizm yayıldıkça ve şeylerin kendilerine ait kullanım değerlerini (suyun susuzluğu gidermesi, ekmeğin karnı doyurması gibi) birer değişim değerine dönüştürdüğünden bahseder marx (artık su yalnızca su değil, farklı maddeler karşısında bir değişim değeri olarak ifade edilebilir. bir bardak suyun yarım ekmek etmesi gibi).yani,artık şeyler basitçe kendileri değildir, başka şeylerle kurdukları bir madde ötesi ilişkiye dönüşürler. zira kapitalizmin dominasyonu her şeyi değişim değerine indirgemeye meyillidir, zira ana mantığının altında bu yatar. su artık yalnızca su değil, fiyatıdır, markasıdır, görüntüsüdür.yani sevgili renkdaşlarım,marx'ın tabiriyle marco reus'un değerini yıllık forma satışları ve reklam gelirleri belirlemeye başladıysa kapitalizm,futbolun da iliklerine işlemiş bir kanser haline dönüşmüş,halkın oyunu olmaktan çıkmış,bir yeni orta sınıf/yeni küçük burjuvazi sınıfının eğlencesi haline dönüşmüş bir meta haline gelmiştir.
--- alıntı ---
özetle,bugün futbol ve halk arasındaki uçurum git gide açılıyor,küçük ve basit hayatları olan,güzel insanlar için çok büyük önem arzeden takım tutma olgusu,birilerinin maç sonrası gidilecek mekandaki loca kapatma harçlığı vaziyetine dönüşmüş,sistem kokuşmamış çürümüş artık, bizse halen fatih terimi yok selçuğun formsuzluğunu,yok gökhan törenin şımarıklıklarını konuşuyoruz,hepsinin canı cehenneme açıkcası !!! bugün bu ruhsuz milli takım futbolcularının (içinde tenzih edilesi oyuncular tabii ki var,takım olamamışlık mevzubahis) kendi takımlarından ve dolaylı olarak milli takımdan aldıkları maaşlar ciddi anlamda 10.000 - 20.000 işçi kapasiteli bir iş sahasına denk geliyor.
ha demiyorum ki kapatalım bütün şubeleri sikerler lan deyip takım falan tutmayalım,ancak ülkedeki sosyal-tutarsızlıklar hayatın herbir noktasına sirayet etmişken bizlerin ama brezilyaya 3 milyon € yeaaa demesi,nehrin akışını değiştirmek isteyip,nehre ufak bir taş sallamak gibi geliyor.niyet yetmiyor sevgili dostlar.
bilmiyorum,belki bunu galatasaray sözlük ağlama duvarına yazmalıydım,ancak ben geçmişteki futbolu özlüyorum,futbolcuların maç sonrası oturup taraftarıyla bira içtiği hani,antrenmana toplu taşımayla giden,kendinden önce bizi sevenleri üzmeyelim baba şiarıyla hareket eden o halk kahramanlarını,bilmiyorum ister " altın çağ safsatasına tutulmuşsun " deyin, ister " ocak dışısın ".
ancak bu toplum,bu oyun,bu milli takım, artık tad vermiyor.
edit : düzenleme
edit 2 : imla by transferlazim
artık şaşırtmayandır,
artık hiçbir toplumsal tutarsızlığa şaşıramaz hale geldik evet,işin garip tarafı,bizleri öyle bir hale getirdiler ki hepimiz sosyal-inekler haline gelmiş vaziyetteyiz.gündem yaratıyorlar ve tepkilerimiz aynı ineklerin verdiği süt gibi periyodik ve reaksiyonel hale geldi.yazıyoruz,güzel.farkındayız,o da güzel.ancak che'nin de dediği gibi "değiştirmemiz lazım." bizse eleştirileri," sosyal demokrasi " safsatası sınırlarında yapıp sadece ufak tefek göz aldatmacası reformlara kanaat ediyoruz.ve bu kanaatkarlık sadece bir sonraki olaya kadar önümüze konulan besi kıvamında,sosyal-inek oluşumuz tam olarak buna denk geliyor.
ve daha da unutkan,daha da toplumsal bilinçten bihaber bireyler eksponansiyel bir artışla yeşeriyor toplumda.
korkutucu olan da tam olarak bu sanırım;sokaklarda sabrın tiryakisi,ruhsuz bir kalabalıktan başka birşey olamamak.
soruyorum şimdi tff bu 3 milyonu brezilya futbol federasyonuna değil de ermenek ve soma maduru ailelere yardım için kullansaydı ne değişecekti ?
aradan tam 3 yıl geçmiş olmasına rağmen halen doğru düzgün evleri olmayan van depremzedeleri daha mı az üşüyecekti ? ya da ali samiyen rezidansda ölen 10 işçi evlerine geri dönüp sıcak bir öpücük kondurabilecekler miydi eşlerine,çocuklarına ? bir çoğu tarım arazileri çöp olmuş,madende çalışmak zorunda bırakılmış somalı ailelere geri verebilecek miydi 300 işçiyi ? (sayısını bir allah biliyor) çıkabilecek miydi galatasaray maçını izleyebilmek için ömer asafların babaları o kara mahzenden ? bırakın allahaşkına.
gelelim asıl mevzu olan şu 3 milyon € olayına,bununla ilgili geçen hafta şöyle bir yazı yazmıştım.
(bkz: #1593938)
--- alıntı ---
marx “meta fetişizmi”ni yazarken basit bir ekonomik çıkarım yapmıyordu,bir madde-görüntü ilişkisinin modern toplumlardaki tezahürünün kapitalizmle ilişkisini anlatıyordu.özetle,kapitalizm yayıldıkça ve şeylerin kendilerine ait kullanım değerlerini (suyun susuzluğu gidermesi, ekmeğin karnı doyurması gibi) birer değişim değerine dönüştürdüğünden bahseder marx (artık su yalnızca su değil, farklı maddeler karşısında bir değişim değeri olarak ifade edilebilir. bir bardak suyun yarım ekmek etmesi gibi).yani,artık şeyler basitçe kendileri değildir, başka şeylerle kurdukları bir madde ötesi ilişkiye dönüşürler. zira kapitalizmin dominasyonu her şeyi değişim değerine indirgemeye meyillidir, zira ana mantığının altında bu yatar. su artık yalnızca su değil, fiyatıdır, markasıdır, görüntüsüdür.yani sevgili renkdaşlarım,marx'ın tabiriyle marco reus'un değerini yıllık forma satışları ve reklam gelirleri belirlemeye başladıysa kapitalizm,futbolun da iliklerine işlemiş bir kanser haline dönüşmüş,halkın oyunu olmaktan çıkmış,bir yeni orta sınıf/yeni küçük burjuvazi sınıfının eğlencesi haline dönüşmüş bir meta haline gelmiştir.
--- alıntı ---
özetle,bugün futbol ve halk arasındaki uçurum git gide açılıyor,küçük ve basit hayatları olan,güzel insanlar için çok büyük önem arzeden takım tutma olgusu,birilerinin maç sonrası gidilecek mekandaki loca kapatma harçlığı vaziyetine dönüşmüş,sistem kokuşmamış çürümüş artık, bizse halen fatih terimi yok selçuğun formsuzluğunu,yok gökhan törenin şımarıklıklarını konuşuyoruz,hepsinin canı cehenneme açıkcası !!! bugün bu ruhsuz milli takım futbolcularının (içinde tenzih edilesi oyuncular tabii ki var,takım olamamışlık mevzubahis) kendi takımlarından ve dolaylı olarak milli takımdan aldıkları maaşlar ciddi anlamda 10.000 - 20.000 işçi kapasiteli bir iş sahasına denk geliyor.
ha demiyorum ki kapatalım bütün şubeleri sikerler lan deyip takım falan tutmayalım,ancak ülkedeki sosyal-tutarsızlıklar hayatın herbir noktasına sirayet etmişken bizlerin ama brezilyaya 3 milyon € yeaaa demesi,nehrin akışını değiştirmek isteyip,nehre ufak bir taş sallamak gibi geliyor.niyet yetmiyor sevgili dostlar.
bilmiyorum,belki bunu galatasaray sözlük ağlama duvarına yazmalıydım,ancak ben geçmişteki futbolu özlüyorum,futbolcuların maç sonrası oturup taraftarıyla bira içtiği hani,antrenmana toplu taşımayla giden,kendinden önce bizi sevenleri üzmeyelim baba şiarıyla hareket eden o halk kahramanlarını,bilmiyorum ister " altın çağ safsatasına tutulmuşsun " deyin, ister " ocak dışısın ".
ancak bu toplum,bu oyun,bu milli takım, artık tad vermiyor.
edit : düzenleme
edit 2 : imla by transferlazim