478
galatasaraylılığımdan önce gelen tek kişidir kendisi. ancak bugün yas günü değil, 76 yıl önce bayrağı bize bıraktığı gündür. biz ise 76 yıldır bu göreve hazır olamamanın ezikliğiyle 10 kasımları ağlayarak geçiriyoruz.
"atatürk'ü yatak odasına girenler değil, kafasının içine girenler tanır" der falih rıfkı. doğru der, zira ne kadar arkadaş canlısı da olsa, yalnız kalmayı ve insanlarla arasına mesafe koymayı seven biriydi (zaten ölürken bile yapayalnızdı). onunla kurulacak tek sağlam bağ, zihin ve fikir birliğinden gelebilirdi.
yarın 09:05'te atatürk'ün kafasına girememiş milyonlarca insan, yalnızca minnet borcu ve onunla kurduğu fiziksel temas yüzünden gözyaşları dökecek.
atatürk 76 yıl önce öldüğünde, bayrağı kendinden sonrakilere devretti. peki o insanlar ne yaptı? kafasının içine girmeyi başaramadı. bugün atatürkçülük 1938 şartlarında kalmış hantal bir ideoloji haline geldi bu beceriksizler yüzünden. peki atatürk bu konuya nasıl bakıyordu?
atatürk, "paşam bu partinin doktrini yok" diyen yakup kadri'ye "elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz" yanıtını vermiştir.
peki onun ardından gelenler ne yaptı? hareketi hantallaştırdı, dondurdu, bitirdi.
(benim notum: atatürkçülük hiçbir ideolojinin, hiçbir sistemin esiri değildir. mevcut şartlara en uygun, insanlcıl, adil çözüm önerisini getirmeyi amaç edinmiş herkes atatürk'ün manevi mirasçısıdır. bu işler rozete tapmakla olmaz.)
atatürkçüyüm diyen herkes, ülkenin 1938 şartlarında olmadığının farkına varmalı ve atatürk'ün tek mirasının akıl ve bilim olduğunu anlamalı. "bir gün söylediklerim bilimle çelişirse, bilimi tercih edin" diyen adamın her sözünü din dogması gibi kabul ederek atatürk'e mustafa armağan'dan çok zarar verdiğinizin farkına varın.
zaten falih rıfkı, "atatürk, bizim elimizden, yirminci asrın en büyük milli kahramanı milletinin elinden, bir büyük deha insanlığın elinden gidiyordu" derken, ondan sonra o kafaya girecek hiçkimsenin olmadığını bilmenin kaygısını taşımıyor muydu?
yarın saygı duruşu sırasında, atatürk'ün düşünce mirasını 1 adım bile ileri götürmeyi düşünmeyip sadece öldüğüne üzülen insanları gördükçe yine kahrolacağım. yarın bayrağı devralışımızın 76. yıldönümü, belki adım atmaya başlarız bunca yıldan sonra.
"hala bir kurtarıcı bekliyorsanız, size hiçbir şey öğretememişim demektir" sözünü şimdi daha iyi anlıyor musunuz "seni arıyoruz"cu tayfa?
"atatürk'ü yatak odasına girenler değil, kafasının içine girenler tanır" der falih rıfkı. doğru der, zira ne kadar arkadaş canlısı da olsa, yalnız kalmayı ve insanlarla arasına mesafe koymayı seven biriydi (zaten ölürken bile yapayalnızdı). onunla kurulacak tek sağlam bağ, zihin ve fikir birliğinden gelebilirdi.
yarın 09:05'te atatürk'ün kafasına girememiş milyonlarca insan, yalnızca minnet borcu ve onunla kurduğu fiziksel temas yüzünden gözyaşları dökecek.
atatürk 76 yıl önce öldüğünde, bayrağı kendinden sonrakilere devretti. peki o insanlar ne yaptı? kafasının içine girmeyi başaramadı. bugün atatürkçülük 1938 şartlarında kalmış hantal bir ideoloji haline geldi bu beceriksizler yüzünden. peki atatürk bu konuya nasıl bakıyordu?
atatürk, "paşam bu partinin doktrini yok" diyen yakup kadri'ye "elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz" yanıtını vermiştir.
peki onun ardından gelenler ne yaptı? hareketi hantallaştırdı, dondurdu, bitirdi.
(benim notum: atatürkçülük hiçbir ideolojinin, hiçbir sistemin esiri değildir. mevcut şartlara en uygun, insanlcıl, adil çözüm önerisini getirmeyi amaç edinmiş herkes atatürk'ün manevi mirasçısıdır. bu işler rozete tapmakla olmaz.)
atatürkçüyüm diyen herkes, ülkenin 1938 şartlarında olmadığının farkına varmalı ve atatürk'ün tek mirasının akıl ve bilim olduğunu anlamalı. "bir gün söylediklerim bilimle çelişirse, bilimi tercih edin" diyen adamın her sözünü din dogması gibi kabul ederek atatürk'e mustafa armağan'dan çok zarar verdiğinizin farkına varın.
zaten falih rıfkı, "atatürk, bizim elimizden, yirminci asrın en büyük milli kahramanı milletinin elinden, bir büyük deha insanlığın elinden gidiyordu" derken, ondan sonra o kafaya girecek hiçkimsenin olmadığını bilmenin kaygısını taşımıyor muydu?
yarın saygı duruşu sırasında, atatürk'ün düşünce mirasını 1 adım bile ileri götürmeyi düşünmeyip sadece öldüğüne üzülen insanları gördükçe yine kahrolacağım. yarın bayrağı devralışımızın 76. yıldönümü, belki adım atmaya başlarız bunca yıldan sonra.
"hala bir kurtarıcı bekliyorsanız, size hiçbir şey öğretememişim demektir" sözünü şimdi daha iyi anlıyor musunuz "seni arıyoruz"cu tayfa?