6
22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçından evvel düzenlenen basın toplantısında, bu maçın çok önemli bir maç olduğunu, hafta sonu oynanan derbi mücadelesinde aldığımız galibiyetin takıma moral ve güven verdiğini, bu maç ile ilgili de iyi bir oyun beklediğini, 1 ekim 2014 arsenal galatasaray maçının bizim için bir dönüm noktası olduğunu ve o maçın bize bir ders öğrettiğini söylemiş.
ben de buradan kendisine soruyorum; nasıl bir ders çıkarıldı ki 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçında defans öğretmeye çalıştığınız takım(ki 2 senedir roberto mancini dönemiyle başlayan bir çalışma bu), hala defans arkasına atılan toplara çare bulamadı ? o atılan topların herhangi birisi emmanuel emenike yerine bırak danny welbeck'i, kendi taraftarının çok kızdığı, antrenman tesislerinde senin de çalıştırdığın burak yılmaz'a atılsaydı gol olurdu. alınan galibiyet de bile rakibin defans oyuncusunun kırmızı kart görmesinin bir payı var, tabi ki tüm alkışlar wesley sneijder'in müthiş gollerine, fakat eğri oturup doğru konuşalım, ne cesare prandelli'nin oyuncu seçimi, taktiksel dizilimi, defansif oyun tarzı ne de oyuncuların genel ve bireysel performansları o maçtan bu yana bir şey öğrenildiğini göstermiyor hoca.
gün geliyor fernando muslera müthiş oynuyor, gün geliyorwesley sneijder. bu durum da bir ders öğrenilmesiyle alakalı değil, rakibin oyuncu kalitesine bağlı olarak değişiyor, karşı takım arsenalolunca farklı*, fenerbahçeolunca farklı, anderlechtolunca farklı, sivassporolunca farklı bir sonuç çıkıyor.
teknik ekipten yana pek bir ümidim olmasa da anlık patlatmalara sahip olan futbolcularımızdan ümitliyim. felipe melo,hamit altıntop, burak yılmaz, olcan adın ve tabi ki wesley sneijder hatta form durumuyla bizi kahreden selçuk inan dahil. anlık patlama derken melo'nun taraftarı nasıl hırslandırdığını biliyoruz fakat benim demek istediğim her şey bir anda yapılan bir ortaya, bir pas kesmeye, bir uzun topa, ansızın çekilecek bir şuta bakabiliyor bu tip maçlarda, umarım 22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçı bu oyunculardan birinin patlamasıyla bizim lehimize sonuçlanır aksi takdirde (ara: 21 ekim 2014) şampiyonlar ligi maçlarında çıkan sonuçlardan biri bizi bekler.
ben de buradan kendisine soruyorum; nasıl bir ders çıkarıldı ki 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçında defans öğretmeye çalıştığınız takım(ki 2 senedir roberto mancini dönemiyle başlayan bir çalışma bu), hala defans arkasına atılan toplara çare bulamadı ? o atılan topların herhangi birisi emmanuel emenike yerine bırak danny welbeck'i, kendi taraftarının çok kızdığı, antrenman tesislerinde senin de çalıştırdığın burak yılmaz'a atılsaydı gol olurdu. alınan galibiyet de bile rakibin defans oyuncusunun kırmızı kart görmesinin bir payı var, tabi ki tüm alkışlar wesley sneijder'in müthiş gollerine, fakat eğri oturup doğru konuşalım, ne cesare prandelli'nin oyuncu seçimi, taktiksel dizilimi, defansif oyun tarzı ne de oyuncuların genel ve bireysel performansları o maçtan bu yana bir şey öğrenildiğini göstermiyor hoca.
gün geliyor fernando muslera müthiş oynuyor, gün geliyorwesley sneijder. bu durum da bir ders öğrenilmesiyle alakalı değil, rakibin oyuncu kalitesine bağlı olarak değişiyor, karşı takım arsenalolunca farklı*, fenerbahçeolunca farklı, anderlechtolunca farklı, sivassporolunca farklı bir sonuç çıkıyor.
teknik ekipten yana pek bir ümidim olmasa da anlık patlatmalara sahip olan futbolcularımızdan ümitliyim. felipe melo,hamit altıntop, burak yılmaz, olcan adın ve tabi ki wesley sneijder hatta form durumuyla bizi kahreden selçuk inan dahil. anlık patlama derken melo'nun taraftarı nasıl hırslandırdığını biliyoruz fakat benim demek istediğim her şey bir anda yapılan bir ortaya, bir pas kesmeye, bir uzun topa, ansızın çekilecek bir şuta bakabiliyor bu tip maçlarda, umarım 22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçı bu oyunculardan birinin patlamasıyla bizim lehimize sonuçlanır aksi takdirde (ara: 21 ekim 2014) şampiyonlar ligi maçlarında çıkan sonuçlardan biri bizi bekler.