1248
takımımız kendisi yönetiminde hücuma çıkamıyor doğru, ancak kanımca nedeni göremiyor ve çözümü de yanlış yerde arıyor doğal olarak. asıl sorun burda. asıl umutsuzluk yaratan sıkıntı bu.
takımımız hücuma çıkamıyor çünkü sıkıştığında ileri iteleyip geri pas alabileceği bir santraforu yok.
onun yerine bay beton var; hani popescu'nun her takım halinde çalışmadan sonra fazladan bireysel olarak pas çalıştığı, sonradan kendi adınını alan ünlü popescu duvarı gibi. aynısı.
attığınızdan bile hızlı size geri gelir burak'a attığınız top.
ne aldığı topu tutabilir, ne yumuşatıp nazikçe geri verebilir, ne yılan gibi dönüp kanattan akmakta olan adamın koşu yoluna bırakabilir, ne kafayla kendi boşalttığı alana koşu yapan sahte 9'u veya kanat oyuncusunu veya 10 numarayı topla buluşturabilir, ne yumuşatıp dönüp kaleye köşelere şut çıkarabilir.
e sen takımı inatla, bu yetenek yoksunu kanserojeni gol pozisyonuna sokacağım diye, -ki o da kaleciyle karşıya bırakacaksın da, yakınında rahatsız eden olmayacak da, tercihen kafayla değil çünkü kafa ile dengesiz sonuçlar verdiğinden ayakla olacak da- uyarlamaya çalışmakta ısrar edersen o takım hızlı hücuma çıkamaz.
istersen savunmanın ortasına de rossi, önlerine de sneijder'i koy (dünyanın en iyi tek topçusu olduğundan onu örnek verdim) yine hızlı hücuma çıkamaz o takım.
kankasıyla uyumu sebebiyle tarihe geçen formsuzluğuna rağmen, olur ha maçta bir pozisyon olur da bir top atar qanqasına diye selçuk'ta ısrar etmesi, sağ bekte ısrarla oynatıp artık adeta bilerek, sırf ıslıklansın da günah keçisi yaparım, "takımı desteklemek gerekirken oyuncu ıslıklanmasını anlamıyorum" diyerek gerçekten sorunlardan kaçabilirim diye ortaya veysel'i atması ile nereye hızlı çıkıyorsun hücuma?
sneijder'i savunmanın önüne koyarsın; kabul.
ama sneijder kafasını kaldırdığında ilerde van persie vardır, sağdan robben gidiyordur veya ne bileyim, uçta diego milito vardır, yakaladı mı affetmeyen, ayağında klas top tutan, eto'o vardır, aldı mı giden, peşine üç adam takan falan, olur.
ve sneijder'i öyle değerlendireceksen, mesela milan'da ancelotti pirlo'yu kullanırdı öyle, önüne gattuso'yla seedorf'u, yetmez, onların da önüne kaka'yı, yetmez, onun da önüne sheva'yı koyardı. isimlere bak. hadi diyelim total verim bakımından melo'muzun gattuso'nun çılgın zamanından eksiği yok. lan, selçuk, seedorf'un yaptığının yirmide birini yapsa şurda hemen zaten yediği naneler unutulup "xeljuq the king" ilan edilir.
buna karşılık argümanlardan biri "başka adam mı var?"
bilmiyoruz işte. denemiyor çünkü. tamam yabancı sınırı da var falan ama hiç denemiyor adam.
18 ekim 2014 tarihli fenerbahçe maçı'nda, son 10-15 dakika, cemali'yi çıkardıktan sonra örneğin çıkar burak'ı al pandev'i be adam. zaten sakat oynatmışsın adamı. ve olcan'ın önüne bıraktığından hariç bir (sayıyla 1) olumlu hareketi yok herifin. kalmışsın mucizelere. al bari. umut'u da almışsın. o yardırır zaten maşallah at gibi. adam iki top tutsun, iki şut atsın, iki orta yapar, bi' çalım atar adam eksiltir?
bak almışsın emre'yi işte. orda da olcan'ı çıkarıyor :(
rakibin 10 kişi. gömülmek üzere. rakibin üzerine üzerine giden, pozisyon yaratan, adam eksilten tek adamın olcan. çıkar selçuk efendiyi, al emre'yi? dene be adam?
abuk-sabuk 3-5-2 ile arsenal karşısına çıkıp fantazi denemeyi biliyor.
denesin, veysel yerine furkan'ı, selçuk yerine emre'yi veya hamit'i, burak yerine herhangi bir canlıyı, denesin, denediğini görelim, diyelim ki adam uğraşıyor.
formsuz topçuyu oynatan hocalara saygımı yitiriyorum güzel arkadaşlar.
kim olduğunu hatırlayamıyorum, bulamadım da şimdi ama çok güzel ifade etmişti "dalga geçtiğimiz ismail kartal, takımını prandelli'den iyi hazırlıyorsa orda bir şeyleri sorgulamamız gerekir" gibisinden. bulunca düzenleyeceğim giriyi.
daha da uzar bu konu aslında da.
hayırlısı...
yerinde olsam yekta'yı veya ne bileyim takımdan gereksiz birilerini görevlendirir, sneijder'in ayaklarını bakıma aldırırdım. onlara dua etsin...
takımımız hücuma çıkamıyor çünkü sıkıştığında ileri iteleyip geri pas alabileceği bir santraforu yok.
onun yerine bay beton var; hani popescu'nun her takım halinde çalışmadan sonra fazladan bireysel olarak pas çalıştığı, sonradan kendi adınını alan ünlü popescu duvarı gibi. aynısı.
attığınızdan bile hızlı size geri gelir burak'a attığınız top.
ne aldığı topu tutabilir, ne yumuşatıp nazikçe geri verebilir, ne yılan gibi dönüp kanattan akmakta olan adamın koşu yoluna bırakabilir, ne kafayla kendi boşalttığı alana koşu yapan sahte 9'u veya kanat oyuncusunu veya 10 numarayı topla buluşturabilir, ne yumuşatıp dönüp kaleye köşelere şut çıkarabilir.
e sen takımı inatla, bu yetenek yoksunu kanserojeni gol pozisyonuna sokacağım diye, -ki o da kaleciyle karşıya bırakacaksın da, yakınında rahatsız eden olmayacak da, tercihen kafayla değil çünkü kafa ile dengesiz sonuçlar verdiğinden ayakla olacak da- uyarlamaya çalışmakta ısrar edersen o takım hızlı hücuma çıkamaz.
istersen savunmanın ortasına de rossi, önlerine de sneijder'i koy (dünyanın en iyi tek topçusu olduğundan onu örnek verdim) yine hızlı hücuma çıkamaz o takım.
kankasıyla uyumu sebebiyle tarihe geçen formsuzluğuna rağmen, olur ha maçta bir pozisyon olur da bir top atar qanqasına diye selçuk'ta ısrar etmesi, sağ bekte ısrarla oynatıp artık adeta bilerek, sırf ıslıklansın da günah keçisi yaparım, "takımı desteklemek gerekirken oyuncu ıslıklanmasını anlamıyorum" diyerek gerçekten sorunlardan kaçabilirim diye ortaya veysel'i atması ile nereye hızlı çıkıyorsun hücuma?
sneijder'i savunmanın önüne koyarsın; kabul.
ama sneijder kafasını kaldırdığında ilerde van persie vardır, sağdan robben gidiyordur veya ne bileyim, uçta diego milito vardır, yakaladı mı affetmeyen, ayağında klas top tutan, eto'o vardır, aldı mı giden, peşine üç adam takan falan, olur.
ve sneijder'i öyle değerlendireceksen, mesela milan'da ancelotti pirlo'yu kullanırdı öyle, önüne gattuso'yla seedorf'u, yetmez, onların da önüne kaka'yı, yetmez, onun da önüne sheva'yı koyardı. isimlere bak. hadi diyelim total verim bakımından melo'muzun gattuso'nun çılgın zamanından eksiği yok. lan, selçuk, seedorf'un yaptığının yirmide birini yapsa şurda hemen zaten yediği naneler unutulup "xeljuq the king" ilan edilir.
buna karşılık argümanlardan biri "başka adam mı var?"
bilmiyoruz işte. denemiyor çünkü. tamam yabancı sınırı da var falan ama hiç denemiyor adam.
18 ekim 2014 tarihli fenerbahçe maçı'nda, son 10-15 dakika, cemali'yi çıkardıktan sonra örneğin çıkar burak'ı al pandev'i be adam. zaten sakat oynatmışsın adamı. ve olcan'ın önüne bıraktığından hariç bir (sayıyla 1) olumlu hareketi yok herifin. kalmışsın mucizelere. al bari. umut'u da almışsın. o yardırır zaten maşallah at gibi. adam iki top tutsun, iki şut atsın, iki orta yapar, bi' çalım atar adam eksiltir?
bak almışsın emre'yi işte. orda da olcan'ı çıkarıyor :(
rakibin 10 kişi. gömülmek üzere. rakibin üzerine üzerine giden, pozisyon yaratan, adam eksilten tek adamın olcan. çıkar selçuk efendiyi, al emre'yi? dene be adam?
abuk-sabuk 3-5-2 ile arsenal karşısına çıkıp fantazi denemeyi biliyor.
denesin, veysel yerine furkan'ı, selçuk yerine emre'yi veya hamit'i, burak yerine herhangi bir canlıyı, denesin, denediğini görelim, diyelim ki adam uğraşıyor.
formsuz topçuyu oynatan hocalara saygımı yitiriyorum güzel arkadaşlar.
kim olduğunu hatırlayamıyorum, bulamadım da şimdi ama çok güzel ifade etmişti "dalga geçtiğimiz ismail kartal, takımını prandelli'den iyi hazırlıyorsa orda bir şeyleri sorgulamamız gerekir" gibisinden. bulunca düzenleyeceğim giriyi.
daha da uzar bu konu aslında da.
hayırlısı...
yerinde olsam yekta'yı veya ne bileyim takımdan gereksiz birilerini görevlendirir, sneijder'in ayaklarını bakıma aldırırdım. onlara dua etsin...