1869
bu ülkede sevmek harammış sözlük.
bir tanecik canımdan çok sevdiğim galatasaray'ım var. bugün bir kez daha gördük ki, herkes bilenmiş bu camiaya. rakip takım yöneticileri, basın, medya devlet... bilmiyorum belki de ünal aysal'ın aday olmayacağını söylemesinin üzerinden henüz çok geçmediğinden böyle karamsar düşünüyorumdur belki ama ben galatasaray'ı bir çaresizliğin içine doğru sürüklendiğini hissediyorum. birileri tek sevdamıza gözünü fena dikmiş durumda, elimizden alacaklar sanki. bitirmeye çalışıyorlar. ve tüm bunlar benim içime bir yumrum gibi oturuyor. şu an yazarken bile boğazım düğüm düğüm şerefsizim.
hani geçen gün onur kıvrak dedi ya, "ben bu futbolu artık oynamak istemiyorum." diye. hah, işte ben de artık bu futbolu izlemek istemiyorum. zira bu futbol değil. siyaset denen pisliğin içinde boğulmuş, saha içinde değil, saha dışında güçlü olanın kazandığı bir kavgaya dönüşmüş durumda. hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri olan futbolun adını artık duyduğum zaman midemin bulanmasına sebebiyet verenlerin allah bin bir türlü belasını versin.
beni hayata bağlayan yegane şeylerin başında gelir galatasaray. hafta sonlarını iple çekmemin, "ulan bugün cimbom'un maçı var be!" deyip mutlu olmamın tek sebebidir galatasaray. 90 dakikalığına bütün derdi, tasayı bir kenara bırakıp, umutla sarıldığım kıymetlimdir galatasaray. tek bir sevdamız, tek bir amacımız var; o da galatasaray. onu da alın elimizden amına koyayım. onu da alın da rahatlayın. zaten o da giderse, bu muz cumhuriyetinde geçirdiğimiz her dakika ziyan. uruguay'a taşınabiliriz cümleten bence.
neyse. bi anlık içimden gelenleri yazayım dedim. çok da enseyi karartmamak lazım. ne de olsa şartlar nasıl olursa olsun cimbom başı dik yürür. biz taraftarlara düşen şey de artık an itibariyle bütün oklar bize yönelmişken, tek vücut olup takımımızı koşulsuz bir şekilde desteklemek. artık rica ediyorum şu "aysalcı, terimci, selçukçu, burakçı" saçmalıklarına bir son verelim. eleştirileri dozunda yapalım. eleştiri adı altında ne oyuncularımıza ne de yöneticilerimize karalama kampanyası yapmayalım. bunun kimseye yararı yok çünkü. biz birbirimizi yediğimiz sürece, bazılarının emellerine ulaşmasını hızlandırmış oluruz ancak. bunu gerçekten istiyorsanız devam edin. ama sizin de tek gayeniz galatasaray'sa lütfen bu çağrıma kulak verin.
saygılar...
bir tanecik canımdan çok sevdiğim galatasaray'ım var. bugün bir kez daha gördük ki, herkes bilenmiş bu camiaya. rakip takım yöneticileri, basın, medya devlet... bilmiyorum belki de ünal aysal'ın aday olmayacağını söylemesinin üzerinden henüz çok geçmediğinden böyle karamsar düşünüyorumdur belki ama ben galatasaray'ı bir çaresizliğin içine doğru sürüklendiğini hissediyorum. birileri tek sevdamıza gözünü fena dikmiş durumda, elimizden alacaklar sanki. bitirmeye çalışıyorlar. ve tüm bunlar benim içime bir yumrum gibi oturuyor. şu an yazarken bile boğazım düğüm düğüm şerefsizim.
hani geçen gün onur kıvrak dedi ya, "ben bu futbolu artık oynamak istemiyorum." diye. hah, işte ben de artık bu futbolu izlemek istemiyorum. zira bu futbol değil. siyaset denen pisliğin içinde boğulmuş, saha içinde değil, saha dışında güçlü olanın kazandığı bir kavgaya dönüşmüş durumda. hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri olan futbolun adını artık duyduğum zaman midemin bulanmasına sebebiyet verenlerin allah bin bir türlü belasını versin.
beni hayata bağlayan yegane şeylerin başında gelir galatasaray. hafta sonlarını iple çekmemin, "ulan bugün cimbom'un maçı var be!" deyip mutlu olmamın tek sebebidir galatasaray. 90 dakikalığına bütün derdi, tasayı bir kenara bırakıp, umutla sarıldığım kıymetlimdir galatasaray. tek bir sevdamız, tek bir amacımız var; o da galatasaray. onu da alın elimizden amına koyayım. onu da alın da rahatlayın. zaten o da giderse, bu muz cumhuriyetinde geçirdiğimiz her dakika ziyan. uruguay'a taşınabiliriz cümleten bence.
neyse. bi anlık içimden gelenleri yazayım dedim. çok da enseyi karartmamak lazım. ne de olsa şartlar nasıl olursa olsun cimbom başı dik yürür. biz taraftarlara düşen şey de artık an itibariyle bütün oklar bize yönelmişken, tek vücut olup takımımızı koşulsuz bir şekilde desteklemek. artık rica ediyorum şu "aysalcı, terimci, selçukçu, burakçı" saçmalıklarına bir son verelim. eleştirileri dozunda yapalım. eleştiri adı altında ne oyuncularımıza ne de yöneticilerimize karalama kampanyası yapmayalım. bunun kimseye yararı yok çünkü. biz birbirimizi yediğimiz sürece, bazılarının emellerine ulaşmasını hızlandırmış oluruz ancak. bunu gerçekten istiyorsanız devam edin. ama sizin de tek gayeniz galatasaray'sa lütfen bu çağrıma kulak verin.
saygılar...