5848
başkanlığı bırakacağı konuşulan başkanımız. hala bırakacak, alacak fiillerinin kullanılması ilginç. hepimiz biliyoruz ki galatasaray'da başkanlar ve yönetim kurulları tayin ediliyor; kendi başlarına örgütlenip seçime girip başa gelmiyorlar. aysal'a da artık kenara çekiliyorsun yerine x'i koyuyoruz demişler belli ki. hayırlısı diyelim...
kimseyi eleştirmeye, akıl yoluna davet etmeye gerek yok; bizim bu ülkede futbol takip etmemiz bile birey olarak ne kadar akıl yoksunu olduğumuzu gösteriyor zaten.
şahsi düşüncem. aysal hakkındaki tartışmaların artık galatasaray'a zarar verdiği yönünde. çok kolay adam harcıyoruz. millet olarak böyleyiz. ne kadar değişiklik o kadar istikrarsızlık ve zarar demektir kanaatimce. derinler değişim zamanı dediler; değişim olacak.
ben tüm bu olanlara bu sene ilk defa kombine yenilemeyerek tepkimi gösterdim. forma vs. de almadım. bu saçmalığa daha fazla alet edilmeye niyetim yok. önce kendi camiama bu mesajı vermek istedim. zaten dışardakiler iyice azıttı. ülkenin durumu belli. siz pasolig alanların her biri bu adamların değirmenine su taşıyorsunuz. içeride ve dışarıda haksızlık, düzensizlik görünce hiç hayıflanmayın.
---------
bu şartlar altında onlarca soru çıkıyor yazar yorumlarından. benim de bazen sorduğum sorular oluyor kimseden cevap gelmiyor. içimde ukte kalıyor bu sorular. gördüğüm en son sorulardan bir grubuna kendimce cevaplar vermek isterim. belki aynı soruları soran tüm galatasaraylıların akıllarında birkaç ampül yakarlar.
ab pasaportlu oyuncular yabancı sayılmayacak olayı vardı. ne oldu?
dosya hazırlandı. zamanın bakanı egemen bağış'a teslim edildi. kendisi de dosyayı ab'nin ilgili makamlarına iletmekle yükümlüydü. sonradan anlaşıldı ki yükümlülüğünü yerine getirmedi. dosya öylece bakanlıkta kaldı.
5+3 kalksın dedik dedik durduk. ne oldu?
tff tarafından kendilerine bildirilen plan çerçevesinde sıkı sıkıya uygulanması istendi. üzerine pasolig gibi ekstralar geldi. eski tff başkanı göksel gümüşdağ -emine erdoğan'ın yeğeninin eşi - için başakşehir diye bi takım kuruldu. devletin cebinden stat yapıldı. böyle bir ortamda, evet, 5+3 dedik durduk, bişi olmadı...
basketbolda alenen şike yapıldı final serisinde bağırdık çağırdık. ne oldu?
aysal ve yönetim çok büyük cesaret örneği göstererek takımı son maça çıkarmadı. ateşi yaktı; taraftar uyudu. bu sene satılan basket kombine sayısı 2000.
tff yönetimini istifaya davet ettik, istifa ettirmeye çalıştık. ne oldu?
statta yeter demirören diye bağırarak olmadığını anlaması gerekir taraftarın. galatasaray yönetimi kanuni çerçeve içinde bildirilerde bulunabilir. gerekli yerlere şikayetleini iletebilir. bunun ülkemizde boşa kürek çekmekten ibaret olduğu açık. ama yönetimin de eli kolu bağlı. resmi olarak sorumlu olduğu merciler var. taraftar ise bağımsız.
biraz daha sert protestolara/taşkınlığa yönelebilir. biz bunu yapmadık.
medyada aziz yıldırım hegomanyasını yenemedik.
şike davasının sonunda kötüler ittifaklarını daha da güçlendirdi. aziz hegomonyasını yıkmak klavyeden çıktığı kadar kolay değil.
ne oldu ne oldu, kısaca olan oldu...
--------
kimseyi eleştirmeye, akıl yoluna davet etmeye gerek yok; bizim bu ülkede futbol takip etmemiz bile birey olarak ne kadar akıl yoksunu olduğumuzu gösteriyor zaten.
şahsi düşüncem. aysal hakkındaki tartışmaların artık galatasaray'a zarar verdiği yönünde. çok kolay adam harcıyoruz. millet olarak böyleyiz. ne kadar değişiklik o kadar istikrarsızlık ve zarar demektir kanaatimce. derinler değişim zamanı dediler; değişim olacak.
ben tüm bu olanlara bu sene ilk defa kombine yenilemeyerek tepkimi gösterdim. forma vs. de almadım. bu saçmalığa daha fazla alet edilmeye niyetim yok. önce kendi camiama bu mesajı vermek istedim. zaten dışardakiler iyice azıttı. ülkenin durumu belli. siz pasolig alanların her biri bu adamların değirmenine su taşıyorsunuz. içeride ve dışarıda haksızlık, düzensizlik görünce hiç hayıflanmayın.
---------
bu şartlar altında onlarca soru çıkıyor yazar yorumlarından. benim de bazen sorduğum sorular oluyor kimseden cevap gelmiyor. içimde ukte kalıyor bu sorular. gördüğüm en son sorulardan bir grubuna kendimce cevaplar vermek isterim. belki aynı soruları soran tüm galatasaraylıların akıllarında birkaç ampül yakarlar.
ab pasaportlu oyuncular yabancı sayılmayacak olayı vardı. ne oldu?
dosya hazırlandı. zamanın bakanı egemen bağış'a teslim edildi. kendisi de dosyayı ab'nin ilgili makamlarına iletmekle yükümlüydü. sonradan anlaşıldı ki yükümlülüğünü yerine getirmedi. dosya öylece bakanlıkta kaldı.
5+3 kalksın dedik dedik durduk. ne oldu?
tff tarafından kendilerine bildirilen plan çerçevesinde sıkı sıkıya uygulanması istendi. üzerine pasolig gibi ekstralar geldi. eski tff başkanı göksel gümüşdağ -emine erdoğan'ın yeğeninin eşi - için başakşehir diye bi takım kuruldu. devletin cebinden stat yapıldı. böyle bir ortamda, evet, 5+3 dedik durduk, bişi olmadı...
basketbolda alenen şike yapıldı final serisinde bağırdık çağırdık. ne oldu?
aysal ve yönetim çok büyük cesaret örneği göstererek takımı son maça çıkarmadı. ateşi yaktı; taraftar uyudu. bu sene satılan basket kombine sayısı 2000.
tff yönetimini istifaya davet ettik, istifa ettirmeye çalıştık. ne oldu?
statta yeter demirören diye bağırarak olmadığını anlaması gerekir taraftarın. galatasaray yönetimi kanuni çerçeve içinde bildirilerde bulunabilir. gerekli yerlere şikayetleini iletebilir. bunun ülkemizde boşa kürek çekmekten ibaret olduğu açık. ama yönetimin de eli kolu bağlı. resmi olarak sorumlu olduğu merciler var. taraftar ise bağımsız.
biraz daha sert protestolara/taşkınlığa yönelebilir. biz bunu yapmadık.
medyada aziz yıldırım hegomanyasını yenemedik.
şike davasının sonunda kötüler ittifaklarını daha da güçlendirdi. aziz hegomonyasını yıkmak klavyeden çıktığı kadar kolay değil.
ne oldu ne oldu, kısaca olan oldu...
--------