5616
problemi formsuzluk falan değil, bunu anlamak da bu kadar zor değil amına koyim. adamın halinden, duruşundan, suratındaki ifadesizlikten belli canının oynamak istemediği, futbola veya galatasaray'da oynamaya karşı tutkusunu kaybettiği. bu gerçek ayan beyan ortadayken ne mancini, ne de prandelli kesik atamıyor ve bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.
selçuk'u yuhalayanlara "aferin iyi bok yediniz" diyenler de bir zahmet taraftarın futbolcunun performansından memnuniyetsizliğini göstermesinin yollarını açıklayıversin. çiçek mi atalım, rakı sofrası kurup derdini mi dinleyelim aq ne yapalım yani? yoksa direk sahaya inip adamı mı dövelim? tahammül sınırı çoktan aşıldı artık, selçuk'un verimli kullanamadığı, geri oynadığı veya kaybettiği her topta normal olarak bir homurdanma oluyor çünkü selçuk 2 senedir gram katkı veremiyor takıma. "bir sıkıntısı var" argümanını da anlamıyorum aq. yahu senin işin futbolculuk, eşek yüküyle yılda 10 trilyon para kazanıyorsun, sıkıntın/problemin varsa bir zahmet sahaya yansıtmayacaksın onu. ben kız arkadaşımla problemimi, evdeki sıkıntımı bırak 2 seneyi, 2 hafta işe yansıtsam anında resti yerim. selçuk buna rağmen zamlı maaşlı yeni sözleşme aldı aq. bırakın artık bu "futbolcu yuhalanmaz, kötü etkileniyorlar" ayaklarını.
sözün özü sezon başında kendisine yıllık 3 milyondan yeni sözleşme önerenler, selçuk'u hala savunmaya çalışanlar ve onu ilk 11'den kesemeyen her hoca gözümde galatasaray hainidir. takıma zarar veren adamı inatla sahaya sürmenin bir mantığını göremiyorum ben. koskoca galatasaray da selçuk efendi'ye muhtaç değil. belki o yabancı sınırından dolayı kendisine muhtaç olduğumuzu falan düşünebilir ama selçuk gider, umut gelir, furkan gelir, bir şekilde galatasaray yine 11 kişiyle sahaya çıkar. bu saatten sonra kendisinin toparlanacağına, eski haline döneceğine de ihtimal vermiyorum ben. ilk fırsatta takımdan gönderilmesi bizim için şüphesiz en doğrusu. kendi açımdan da şunu söyleyeyim, servet öküzünden bu yana bu derece bilendiğim ve kendimi nefret etmekten alıkoyamadığım bir galatasaray futbolcusu olmamıştı. selçuk otursun, ilk sene kendisini taparcasına seven taraftarları nasıl bu noktaya getirdiğini düşünsün.
selçuk'u yuhalayanlara "aferin iyi bok yediniz" diyenler de bir zahmet taraftarın futbolcunun performansından memnuniyetsizliğini göstermesinin yollarını açıklayıversin. çiçek mi atalım, rakı sofrası kurup derdini mi dinleyelim aq ne yapalım yani? yoksa direk sahaya inip adamı mı dövelim? tahammül sınırı çoktan aşıldı artık, selçuk'un verimli kullanamadığı, geri oynadığı veya kaybettiği her topta normal olarak bir homurdanma oluyor çünkü selçuk 2 senedir gram katkı veremiyor takıma. "bir sıkıntısı var" argümanını da anlamıyorum aq. yahu senin işin futbolculuk, eşek yüküyle yılda 10 trilyon para kazanıyorsun, sıkıntın/problemin varsa bir zahmet sahaya yansıtmayacaksın onu. ben kız arkadaşımla problemimi, evdeki sıkıntımı bırak 2 seneyi, 2 hafta işe yansıtsam anında resti yerim. selçuk buna rağmen zamlı maaşlı yeni sözleşme aldı aq. bırakın artık bu "futbolcu yuhalanmaz, kötü etkileniyorlar" ayaklarını.
sözün özü sezon başında kendisine yıllık 3 milyondan yeni sözleşme önerenler, selçuk'u hala savunmaya çalışanlar ve onu ilk 11'den kesemeyen her hoca gözümde galatasaray hainidir. takıma zarar veren adamı inatla sahaya sürmenin bir mantığını göremiyorum ben. koskoca galatasaray da selçuk efendi'ye muhtaç değil. belki o yabancı sınırından dolayı kendisine muhtaç olduğumuzu falan düşünebilir ama selçuk gider, umut gelir, furkan gelir, bir şekilde galatasaray yine 11 kişiyle sahaya çıkar. bu saatten sonra kendisinin toparlanacağına, eski haline döneceğine de ihtimal vermiyorum ben. ilk fırsatta takımdan gönderilmesi bizim için şüphesiz en doğrusu. kendi açımdan da şunu söyleyeyim, servet öküzünden bu yana bu derece bilendiğim ve kendimi nefret etmekten alıkoyamadığım bir galatasaray futbolcusu olmamıştı. selçuk otursun, ilk sene kendisini taparcasına seven taraftarları nasıl bu noktaya getirdiğini düşünsün.