474
yabancı sınırı hakkında çok güzel yazmış aklı başında yazar.
--- alıntı ---
milli takım koçu terim, salı gecesi mikrofonlara türk futbolundaki büyük resimle ilgili çarpıcı bir özet yaptı: “takımda çok sayıda yıldızımız olduğu iddia ediliyor ama gerçek böyle değil. bizde herkes kağıt üstünde yıldız! ama sahada yıldız yok. yıldız dediğin sorumluluk almalı. yıldız dediğinin performans istikrarı olmalı.”
tabii ki bu görüntünün tek bir nedeni yok, ama nedenler içinde en çarpıcısı şu: sahada çok silik gözüken bu adamlar, aynaya baktıklarında muhteşem bir futbolcu görüyorlar! zira türkiye’de kendilerine maddi-manevi yüklenen değer akıl dışı. sokakta gördükleri hürmete sözümüz yok, değiştirme şansımız da yok hatta. ama pekâlâ banka hesaplarının kabarıklığını değiştirebilirdik; avrupa’da euro cinsinden beş yüz bin etmeyen oyuncuya, lira cinsinden beş milyon ödemeyebilirdik.
bir yabancı sınırlaması sevdasına tutulduk, bütün dünyanın aştığı bir meseleyi ömür billah aşamadık maalesef. ülke futbolunda serbest piyasa ekonomisi lafta kaldığı, yerliler lehinde bir ayrımcılık olduğu için, isviçre’de 200 bin euro maaş alamayacak adam türkiye’de 3 milyon lirayı rahatlıkla cebe atınca asla yurt dışına gitmeyi düşünmedi. malaga’da forma savaşına girmektense, hoffenheim’da üç yüz-beş yüze talim etmektense fenerbahçe’de-galatasaray’da-konya’da-mersin’de kazandığı milyonları bırakmadı. viyana sokaklarında dolaşarak vizyonunun gelişeceğini öngöremedi, birmingham’a gidip ingilizce öğrenmek ve dünyayla entegre olmak istemedi. izlanda’nın bile şu anda avrupa’da 70 küsür futbolcusu oynarken, süper lig’in ihraç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. yurt dışına gidip, öğrenip, değişip kimse ulusal takıma gelişmiş olarak dönmüyor. ulusal takım bu uygulamayla türkleri kazanayım derken kaybediyor aslında...yurt dışına gidip gelişip milli formaya katılacak türkleri...
sınırlamanın endirekt zararı da gurbetçilerle ilgili... yabancı sınırı, kulüpleri çifte pasaportlulara yönlendiriyor, sadece bu sezon almanya’dan türkiye’ye gelen futbolcu sayısı 50’nin üstünde. bu kadar talep olunca türkiye’ye gelme yaşı 19-20’ye kadar düştü; bir bundesliga ekibinin ikinci takımında 20 maç oynamış oyuncu milyonluk sözleşmeler yapıyor anadolu takımlarıyla. doğal olarak onların da gelişimleri yarım kalıyor, alman tedrisatı tamamlanamıyor, ve dahi küçük yaşta kazandıkları milyonlarla başları dönüyor. olmadan oldum sanıyor hepsi. ve bir kez daha, milli takım kazanacak zannederken kaybediyor aslında. gurbetçileri de kaybediyor...
yabancı sınırını açarsak yerliler oynayamaz diyorlar ezberden. halbuki, o yabancilarla bu ligde rekabet edemeyecek yerli, zaten uluslararasi maçta da onu yenemeyecektir ki!* bu ligde caner, skulason’dan formayı alamayacaksa, milli maçta türkiye nasıl yensin ki izlanda’yı?
sen kuzey kore tarzı kapalı bir ekonomiyle batıyla yarışmak istiyorsun. ve yarışamıyorsun doğal olarak. çünkü küçük resimden çıkıp büyük resime baktığında her türlü kaybediyorsun, zarar görüyorsun, kaynaklarını kendi elinde yok ediyorsun...
--- alıntı ---
--- alıntı ---
milli takım koçu terim, salı gecesi mikrofonlara türk futbolundaki büyük resimle ilgili çarpıcı bir özet yaptı: “takımda çok sayıda yıldızımız olduğu iddia ediliyor ama gerçek böyle değil. bizde herkes kağıt üstünde yıldız! ama sahada yıldız yok. yıldız dediğin sorumluluk almalı. yıldız dediğinin performans istikrarı olmalı.”
tabii ki bu görüntünün tek bir nedeni yok, ama nedenler içinde en çarpıcısı şu: sahada çok silik gözüken bu adamlar, aynaya baktıklarında muhteşem bir futbolcu görüyorlar! zira türkiye’de kendilerine maddi-manevi yüklenen değer akıl dışı. sokakta gördükleri hürmete sözümüz yok, değiştirme şansımız da yok hatta. ama pekâlâ banka hesaplarının kabarıklığını değiştirebilirdik; avrupa’da euro cinsinden beş yüz bin etmeyen oyuncuya, lira cinsinden beş milyon ödemeyebilirdik.
bir yabancı sınırlaması sevdasına tutulduk, bütün dünyanın aştığı bir meseleyi ömür billah aşamadık maalesef. ülke futbolunda serbest piyasa ekonomisi lafta kaldığı, yerliler lehinde bir ayrımcılık olduğu için, isviçre’de 200 bin euro maaş alamayacak adam türkiye’de 3 milyon lirayı rahatlıkla cebe atınca asla yurt dışına gitmeyi düşünmedi. malaga’da forma savaşına girmektense, hoffenheim’da üç yüz-beş yüze talim etmektense fenerbahçe’de-galatasaray’da-konya’da-mersin’de kazandığı milyonları bırakmadı. viyana sokaklarında dolaşarak vizyonunun gelişeceğini öngöremedi, birmingham’a gidip ingilizce öğrenmek ve dünyayla entegre olmak istemedi. izlanda’nın bile şu anda avrupa’da 70 küsür futbolcusu oynarken, süper lig’in ihraç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. yurt dışına gidip, öğrenip, değişip kimse ulusal takıma gelişmiş olarak dönmüyor. ulusal takım bu uygulamayla türkleri kazanayım derken kaybediyor aslında...yurt dışına gidip gelişip milli formaya katılacak türkleri...
sınırlamanın endirekt zararı da gurbetçilerle ilgili... yabancı sınırı, kulüpleri çifte pasaportlulara yönlendiriyor, sadece bu sezon almanya’dan türkiye’ye gelen futbolcu sayısı 50’nin üstünde. bu kadar talep olunca türkiye’ye gelme yaşı 19-20’ye kadar düştü; bir bundesliga ekibinin ikinci takımında 20 maç oynamış oyuncu milyonluk sözleşmeler yapıyor anadolu takımlarıyla. doğal olarak onların da gelişimleri yarım kalıyor, alman tedrisatı tamamlanamıyor, ve dahi küçük yaşta kazandıkları milyonlarla başları dönüyor. olmadan oldum sanıyor hepsi. ve bir kez daha, milli takım kazanacak zannederken kaybediyor aslında. gurbetçileri de kaybediyor...
yabancı sınırını açarsak yerliler oynayamaz diyorlar ezberden. halbuki, o yabancilarla bu ligde rekabet edemeyecek yerli, zaten uluslararasi maçta da onu yenemeyecektir ki!* bu ligde caner, skulason’dan formayı alamayacaksa, milli maçta türkiye nasıl yensin ki izlanda’yı?
sen kuzey kore tarzı kapalı bir ekonomiyle batıyla yarışmak istiyorsun. ve yarışamıyorsun doğal olarak. çünkü küçük resimden çıkıp büyük resime baktığında her türlü kaybediyorsun, zarar görüyorsun, kaynaklarını kendi elinde yok ediyorsun...
--- alıntı ---